Toplam 2 Eklenti bulunuyor.
Gordon - Pazar Bantları S155 - Uzaylı İstilacılar (Alien Intruder)
Büyülü Çizgi'nin ekonomik koşullar sebebi ile tamamlayamadığı Flash Gordon'un Pazar Maceraları (Sunday Strips), Dan Barry çizimleri ile devam ediyor.
İlk macera olan Uzaylı İstilacılar (S154 - Alien Intruder, 04.01.1981 - 12.04.1981) ile bir hevesle giriştiğimiz yolculuğumuza başlıyoruz. Yol uzun olmasına rağmen, aslında Büyülü Çizgi formatı göz önüne alındığında 2-3 kitaplık bir macera var elimizde. Ancak 3 kişilik bir ekip ile yapabildiğimiz en hızlı şekilde yapmaya gayret edeceğiz. Tabi ki sizin göstereceğiniz ilgide, bizim bu hevesli uğraşımızda süreyi kısaltacak veya artıracak belirleyici ana faktör olacaktır.
Sözü daha da fazla uzatmadan ilk maceraya balıklama dalalım...
fındıkfındık
palio68
sbasak
Hepinize iyi okumalar...
[Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da
üye olmak için TIKLAYINIZ.]
* Görüntüyü açabilmek için konuya Like verilmeli *
Çok teşekkürler. Yayının bitmesi beni büyük hayal kırıklığını uğratmıştı. Umarım tamamlarsınız.
''Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece,,
Aşık Veysel - Uzun İnce Bir Yoldayım Hikayesi
Anadolu'nun bir köyünde sakin bir akşam karı koca uyumak için yatağa girerler.. Kadının gözüne bir türlü uyku girmez, çünkü o gece özeldir.
O gece kocasını terkedecektir. Hem de sevgilisi ile köyden kaçarak. Kocasının uyumasından bayağı bir zaman sonra pencerede beklediği
taşın sesini duyar kadın. Ayakkabılarını giyip, önceden hazırladığı eşyalarını alıp bahçede bekleyen sevgilisinin yanına gider ve koşarak oradan kaçarlar.
Koşarlarken kadının ayağını bir şey rahatsız eder, ayakkabısının içinde bir şey vardır ama kadın mecburdur koşmaya ayağını rahatsız eden şey için durma
lüksü yoktur. Anadolu'dur burası.. Töredir, cinayettir geride bıraktıkları. Belli bir mesafe uzaklaştıktan sonra nefeslenmek için dururlar.
Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki : "Evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor, çıkartıp bakar..
O da ne? Ayakkabısının içinde bir tomar para!!! Kocası her şeyin farkında. Biliyor ki gidecek, "Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı
yıkadı, ütüledi. Bana emeği geçti.."O Yoksul köylü; bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden karısının, giderek kendinden uzaklaşan adımlarını
attığı ayakkabısının içine koymuştur. Bu hareketi yapan kişi ne üniversite mezunudur ne de yüksek lisans yapmıştır. Hatta hayatında tek bir kitap bile okumamış,
okuyamamıştır. O güzel insanı, O onurlu davranışı sergileyen, O terk edilen adamı.
HEPİNİZ TANIYORSUNUZ..
Bizlerde çıktık bir uzun ince yola bakalım talep ve ilgi neleri getirip peşi sıra götürecek, Çizgili kitap dostlarına hayırlı olsun dileklerimizle keyifli okumalar.
Gordon,
Renkli, Türkçe
ve Türkiye'de ilk....daha ne olsun ki?
Teşekkürler.
Eee ... bizde yarım kalmaz, tamamlanır diyorsunuz. İyi de ediyorsunuz. Güzel çalışma, emek için teşekkürler dostlarım fındıkfındık,palio68 ve sbasak ellerinize sağlık.
Büyük Ozan büyük Aşık , Aşık Veysel.Bu toprakların yetiştirdiği en büyük filozoflardan birisidir bana göre.Her türküsü büyük hikmetler barındıran büyük bir değerdir Veysel.Onun tabiat betimlemeleri , insanlık vurgusu , eşitlik özlemleri ve içimizi yakan melodileri ile sade ülkemizin değil insanlık tarihinin en önemli değerlerindendir Ulu Ozan Veysel.
Elinde sazı ile aşkın derinliklerinde yüreklerin dehlizlerinde dolaşan bir aşk seyyahıdır Veysel.
Aşkın bile sözlerinde sarhoş olduğu aşkın deli divane olduğu aşk ve sevgi ozanıdır Veysel.
Her sözüne ciltlerce kitap yazılabilecek hikmetli sözleriyle filozofların filozofudur Veysel.
Aşkı göremeyen sevgiyi yüreğinde hissedemeyen gözler kördür gerçekte .
Veysel denilince ne yazsak eksik ne söylesek yetersiz kalır onu anlatmaya.
Bilginin ötesinde bilincin ta içinde sevdalı yüreğiyle aşkın sonsuzluğunda kendisini insanlığa adamış
AŞIK BİR VEYSEL , AŞIK VEYSEL.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ozanlığın , aşıklık geleneğinin halen devam ettiği nadir coğrafyalardan birisidir Anadolu.
Her karış toprağında büyük acıların bulunduğu insanlığın başkenti Anadolu.
Ne kadar şanslıyız Anadolu'da yaşamaktan ve ne kadar büyük bir sorumluluk taşıyoruz insanlığa karşı.
-------------------------------------------------------------
Gordon paylaşımı konusunda ise büyük bir emek ürünü olarak hazırlanmış ve sanatseverlere sunulmuş değerli sanat sever dostların katkıları ile oluşturulmuş müthiş bir eser.
Teşekkürlerimizin yetersiz kalacağına kaniyim.
Ancak böyle emek dolu bir paylaşımda katkısı bulunan saygıdeğer dostların anlayışla karşılayacağından da bir o kadar eminim.
Sanat insanları birleştirir ve yüceltir.
Bütün insanların mutlu , huzurlu ,gelecekten endişe duymadan , rahatça yaşamlarını sürdürmelerini diliyorum.
O kadar usandık ki kandan , gözyaşından , savaşlardan , acılardan , ezilen insanların yüreğimizi delip geçen bakışlarından , vatanından kendisini bilinmez memleketlere sürgün etmek zorunda kalanlardan.
Umarım bütün dünyaya huzur hakim olur.
Umarım bütün dünyaya mutluluk egemen olur.
Umarım bütün dünyaya dostluk egemen olur.
Senelerce çizgi roman çevirdim, ancak ilk zamanlar büyük keyifle başladığım bu maratondan son yıllarda cidden soğudum, bu eseri örnek alırsak; bir indirmeye bakıyorum, bir yazılan mesajlara ve verilen Like'lara; indirmenin hiçbir şeyi değil.
Yani tıkır tık indiriliyor ama değil bir mesaj yazıp teşekkür edilmesi; bir Like bile verilmiyor, buna değer mi?
Tarama, çeviri, balonlama, düzelme, vb...; eksiksiz hepsi o kadar önemli ki vaktinizi yani ömrünüzü veriyorsunuz ve zaman ki en değerli parametre. Kimseyi bilemem ama ben; "Hiç karşılıksız ve bir teşekkür bile edilmeden indirip alanlara ömrümü vermeye değer mi?" demeye başlayalı en az iki yıl oluyor.
Aslında bunu beklememin tek nedeni; taktir beklemek hiç mi hiç değil, zaten bu benim yaradılışıma ters. Sadece teşvik bekliyorum, kısacası bu nedenle çeviri işinden soğudum, eğer böyle olmasıydı; yine keyif alabilseydim; günde bir tane çevirirdim, şimdi ise içimden gelmiyor.
Ben zaten orijinallerini okuyorum, neyin mücadelesini veriyorum?
Hem hiçbir karşılık beklemeksizin; çok net bir şekilde ömründen verip, açıkça canını ortaya koyarak kabile için savaşacaksın, hem sen harpten döndüğünde; kabiledekiler seni gördükleri zaman yüzlerini çevirecekler, bu adama ağır gelmez mi ve savaşmaya değer mi?
Ellerinize sağlık sbasak ve palio68 üstadlarım, emeklerinizi yakından biliyorum, benim için de savaşıyorsunuz ve ben hakkınızı ödeyemem smile
Bu güzel çalışma için sağ olun arkadaşlar ve umarım devamı gelir... İzninizle küçük bir iki yanlışlığı düzeltmek isterim. Sayı numarası S155 olacak S154 değil... Kapak resmimi de serüvene ait değil... FLASH GORDON #1 [1966 VG] "RETURN WITH FLASH TO THE STRANGE PLANET MONGO" ya ait... Başarılar dilerim.
S154 - "Sea Dragons of Venus" (8/24/80 to 12/28/80)
S155 - "Alien Intruder" (1/4/81 to 4/12/81)
Nathan Never da yarım kaldı. Gordon da. Yayınevleri, hiç baştan basmayın bence. 48 yaşındayım, 7 yaşımda tanıştığım Gordon'u yine tamamlayamadım. Hayal kırıklığım büyük. Umarım bu arkadaşlar başarılı olur. Gönülden tebrikler.
Alıntı:
Bu güzel çalışma için sağ olun arkadaşlar ve umarım devamı gelir... İzninizle küçük bir iki yanlışlığı düzeltmek isterim. Sayı numarası S155 olacak S154 değil... Kapak resmimi de serüvene ait değil... FLASH GORDON #1 [1966 VG] "RETURN WITH FLASH TO THE STRANGE PLANET MONGO" ya ait... Başarılar dilerim.
S154 - "Sea Dragons of Venus" (8/24/80 to 12/28/80)
S155 - "Alien Intruder" (1/4/81 to 4/12/81)
Gazete bantları olduğu için kapakları yok, onları biz uyduruyoruz üstadım smile
Tüm arkadaşların ellerine sağlık..
Büyülü Dükkan'ın Flash Gordon ve Kızılmaske ile girdiği yayın dünyasında çok özel bir iz bıraktığı muhakkak,...
Ertuğrul Edirne gibi bir üstadın ellerinden çıkan kapak resimleri bile bu sürecin ne denli kıymetli ve belki de kim-
senin cesaret edemediği iki kahramana can veren yayın evi, ne yazık ki çizgi severlerin her zamanki gibi ilgisizli-
ği yüzünden bu iki kahramanın yayınlarına devam edecek maddi gücü kendinde bulamadı...
Hal böyleyken Büyülü Dükkan'ın bıraktığı yerden bu işe devam etmek gerçekten cesaret işi zira bu çizgi üstü ha-
reketi anlamlandırabilecek, yorum katabilecek bir çizgi potansiyelimiz, daha doğrusu bireysel olarak çizgisel kül-
türümüz ne yazık ki yeterli değil bu meselelerde,.. Çizgi sektörü, her ne kadar 2010'lardan itibaren büyük bir ge-
lişim gösterse de, bu süreci böyle yorumlasak dahi, bazı şeylerin değişmediği gerçeğiyle her zaman yüz yüze ka-
lacağımız da aşikar. Emek veren her üç dostumuzu da her şeye rağmen gösterdikleri bu çizgisel cesaret için kut-
luyorum, kendi adıma devam etmesini can-ı gönülden isterim bir çizgi sever olarak, ama bu ahval ve şerait için-
de devam ederek üzülmelerini de hiç istemem...
Forumda yayınlanmadan önce inceleme şansı bulduğum için kendimi çok şanslı adlediyorum diğer yandan, yazıp
çizmeye henüz fırsat bulsam da devam etme konusunda takdir tabi ki sizlerin...
Burada bitse bile, büyük iş diye söylemiştim bu işin ta en başında, elinize sağlık dostlarım, içten teşekkürlerimle.
2 yılda sadece 4 mesaj yazan birisi için çok iddialı konuşmuş sayın virtualman. Yayınevleri bastıkları eseri boşuna sona erdirmiyor, satın alan sayısı az olduğu için yayına son veriyor. Ozan abinin söylemek istediği asıl konu da bu zaten. Her emek gibi bu konuda da ilgisizlikten şikayetçi. Neyse, uzatmayayım. Bakonlamacı arıyorsanız ben hazırım. Bir sonraki çeviriyi memnuniyetle balonlayabilirim. Eser için çok teşekkürler.
Alıntı:
... 7 yaşımda tanıştığım Gordon'u ...
Forumdaki gönderileri okurken yukarıdaki satır "aaa, ben de" dedirtti bana ve aklıma aşağıdaki anım geldi; paylaşmak istedim.
1971-72 yılları, Tatvan'dayız, okumayı yeni sökmüşüm, haliyle ne bulsam okuyorum.
İlçeye yeni bir kırtasiyeci açıldı, hikaye kitapları falan da satıyor.
Bir gün, hikayeler arasında "Gordon" çizgi romanı gördüm, 75 kuruş, aldım, hemen okudum.
Bu olağanüstü dünyaya giriş yapmak beni anında Gordon bağımlısı yaptı.
Neyse, bir hafta geçmiş yeni sayı çıkmış, annemden 75 kuruşu aldım, doğru kırtasiyeye.
O gün dükkanda satıcının babası var; ben "Gordon istiyorum" deyip parayı uzatınca, amca bana bir tabaka "karton" verdi.
Çocuğum, utandım, aldım kartonu eve geldim.
Sonra, o kartondan Gordon'daki harika makinaların benzerlerini kesip biçip yapmaya çalıştım.
Gordon, beni hem çizgi romana, hem bilimkurguya, hem de maket yapmaya başlattığı için çok farklı bir konumdadır.
Sadece emekleri için değil, anıları canlandırıp bizi çocukluğumuza götüren arkadaşlara çocuk samimiyetiyle teşekkürler.