Konu: Kapkara bir Ankara daha! (Meltem Gürle / Radikal Kitap)

  1. #1
    Admin
    Üyelik Tarihi
    May 2015
    Nereden
    dünyanın sonu
    Mesajlar
    3,411

    Seviye: 51 
    Tecrübe: 12,824,288
    Sonraki Seviye: 13,849,320

    Beğenmiş
    14,656
    Beğenilmiş
    10,483
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    1 Konu

    Kapkara bir Ankara daha

    Levent Cantek ve Berat Pekmezci'nin daha önce Dumankara ve özellikle de Emanet Şehir'de okuru davet ettiği "kara roman" atmosferi, üçlemenin bu son kitabında iyice kuvvetlenmiş ve kıvamını bulmuş.

    11.12.2015 MELTEM GÜRLE



    Benim gibi "kara roman" meraklılarının derin bir aşkla sevdiği Fransız yazar Leo Malet'nin Kara Üçlemesi'nin ilk ayağı olan Hayat Berbat (La Vie est degueulasse, 1948), Paris'in gettolarında yaşayan ve buradaki yeraltı dünyasında kendilerine bir yer bulmaya çalışan yoksul gençlerin çıkışsız hayatlarını anlatır.

    Leo Malet, diğerlerinde olduğu gibi, bu romanda da kahramanını, hiç kimsenin ve hiçbir şeyin güvenilir olmadığı tekinsiz bir dünyanın içine yerleştirir. Daha romanın başında anlarız ki, dünya tehlikelerle dolu kötü bir yerdir. Birileri için umut varsa bile, bu romanın kişileri onların arasında değildir. Kahramanlar, arada bir görünüp kaybolan küçük bir sevincin ya da umudun peşinden koşsalar bile, sonunda hep aynı kaderi paylaşırlar: Hayat berbattır ve bir çıkış yolu yoktur. Hayat Berbat'ın başkişisi Jean romanın sonunda "Yaşamayı o kadar isterdim ki!" der. Bu söz yalnızca hikâyedeki muhatabının değil, okurun da içine işler. Bütün mesele budur çünkü: Yaşam bazılarına verilmemiştir. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar mahvolmaya mahkûmdurlar.

    Ankara Üçlemesi'nin son ayağı olan Uzak Şehir'i okurken Hayat Berbat'ın aklıma gelmesi de bu laf yüzünden olsa gerek. Levent Cantek ve Berat Pekmezci'nin daha önce Dumankara ve özellikle de Emanet Şehir'de okuru davet ettiği "kara roman" atmosferi, üçlemenin bu son kitabında iyice kuvvetlenmiş ve kıvamını bulmuş gibi görünüyor. Emanet Şehir'de bizi 1950'lerin Ankara'sına götüren Cantek, bu sefer hikâyesini günümüze ve başkentin arka sokakları ile varoşlarına taşımış. Böylece hikâyenin merkezi, Emanet Şehir'deki orta sınıf mensubu aydınların çevresinden çıkıp toplumun en alt katmanını oluşturan "umutsuzların" hayatına doğru kaymış: Eskortlar, satıcılar, müşteriler ve gece esnafları ile Ankara'nın yeni yeraltı dünyası. Uzak Şehir'in kahramanı Volkan'ın bana Hayat Berbat'ın ana karakteri Jean'ı hatırlatması da bundan herhalde. Varoşlarda büyümüş bu genç adam da "yaşamak" isteyen biri çünkü. O da kendine yeraltı dünyasında bir yer bulmaya çalışıyor. Ve o da Jean gibi, aslında "kötü" olmaktan başka hiçbir şansı olmadığını biliyor. Roman, Volkan'ın babasından ona kalan yegâne miras olan onurlu hayatı neden terk ettiğini anlatmasıyla açılıyor: "Yoksula dünyayı sormuşlar eşitmişiz demiş. Babam söylerdi bunu, ezberletmek ister gibi durup durup söylerdi. Eşit olacağız, insandan yana olacağız. İnsan ne için yaşarsa o olur. İnsan, insan için yaşarsa iyi olur. Başkalarına yardım et. Kimse, kimseden üstün değildir. Ve bir sürü palavra... Babam on yıl önce öldü. Dürüst bir insandı ama... Yoksullarla paylaştığımız eşitlikten başka bir şey bırakmadı bana."

    Volkan'ın ağzından bir "dış ses" olarak okura aktarılan bu manifesto, "eski dünya"nın ve onun değerlerinin artık sonsuza dek yok olduğunu söylüyor bize. Bu da bir noir senaryosu içinde olduğumuz hissini kuvvetlendiriyor. Çünkü ancak orada, kahramanın hayatına dair iyi ve güzel ne varsa, artık tamamen yok olmuş bir geçmiş zamana aittir. Bunun bir "dış ses" tarafından okura ya da izleyiciye aktarılması ise, bu zamanın bir daha geri dönülemeyecek bir şekilde kaybedildiği hissini iyice kuvvetlendirir. Levent Cantek'in kahramanı (ya da karşı-kahramanı) Volkan da, daha hikâyenin başında bu geçmiş zamana veda etmiş biri olarak çıkıyor karşımıza. Hikâye açıldığında, onu çürümüş ve yozlaşmış bir sistemin içinde, bir suç ağının tam göbeğinde görüyoruz. Başka koşullar altında "namuslu" biri olabilecekken, sadece bu sosyal sınıfa ve bu mahalleye ait olduğu için değil, artık tamamen "mallaşmış" bir dünyaya doğduğu için de yoldan çıktığını hissediyoruz. Onun için, orta sınıf bir roman kişisinden farklı olarak, yalnızca kişisel hırsları yüzünden ayağı kayan ve düşen biri değil Volkan. Ait olduğu tarihsel dönemin ve sınıfın bütün lanetini üzerinde taşıdığı için, Leo Malet'nin Jean'i gibi trajik bir karakter o aslında. Ne yaparsa yapsın kaybetmeye mahkûm. Ama yine de talihini değiştirmek için oyunda kalacak. Hem de sonuna kadar.

    Uzak Şehir'in tümüne yayılan umutsuzluk en çok da buradan geliyor. Volkan bir yandan çabalıyor. Ama bir taraftan da çabasının boşuna olduğunun farkında. Diğer karakterlerden farklı olarak varoluşsal bir yalnızlığın ağırlığını taşıyor. Etrafı insanlarla çevrili olsa bile, o her zaman onların biraz uzağında duruyor. Ailesiyle, çocukluk arkadaşlarıyla ve hatta sevgilisi Selcan'la bile arasında bir mesafe var. Bazen bir şeyi kaybederse, her şeyi birden kaybetmiş olur insan. Volkan bunu biliyor. Babasının temsil ettiği değerler artık geçerli değil. Dünya para diye soluyor şimdi: "Geceyle gündüzü ayıran şey para... Geceyle gündüzü birleştiren şey de para... Dünyanın sesi paranın nefesinden çıkan bir hırıltı sadece..." Ama bu dünyaya teslim olunca ne olacak? Volkan'ın eski iyi hayatıyla vedalaşması sandığı kadar kolay olmuyor. Babasının sesini kafasının gerisinde duyuyor, rüyalarında onunla hesaplaşıyor. Böylece kolayca sıradan bir suç anlatısına dönüşebilecek bu hikâye, psikolojik derinliği olan bir karakter etrafında örülmüş ilginç bir roman haline geliyor.

    Uzak Şehir'i iyice kara roman yapan bir başka özellik de, Levent Cantek'in büyük bir başarıyla kullandığı hard-boiled diyaloglar. Raymond Chandler ve Dashiel Hammett gibi kült noir yazarlarına atfedilen bu kısa, tavizsiz ve sert diyalog türü, kara edebiyatın ortaya çıkışı kadar eski sayılır. Bu diyalogları yazabilmek için öncelikle oldukça ekonomik bir dil tutturmak gerekir. Söylenen her fazla laf sözün sahiciliğini bozacaktır çünkü. Yer yer acıtan bir mizah anlayışını da unutmamak lazım tabii. Sonuçta ortaya çıkan, genellikle sokak jargonuna dayalı, hızlı ve hazırcevap bir konuşma biçimidir. Levent Cantek, özellikle varoş çocuklarının toplandığı çöplüğü anlattığı sahnelerde bu dili kurmayı başarmış. Volkan, Yusuf ve Ali Ekber arasındaki diyaloglar çok sahici ve asla sırıtmıyor. Üç karakter de tutturdukları ortak dile sadık kalıyor ama yine de tamamen kendilerine özgü bir sesle konuşuyorlar.

    Emanet Şehir'e dair yazdığımda, Levent Cantek'in bu romanda kara edebiyat geleneğinin izlerini sürdüğünü anlatmıştım. Uzak Şehir için de aynısını söylemek mümkün. Ama artık bu izler derinleştikleri gibi iyice yerelleşmişler de. Karakterler artık bize uzak hayali kişiler gibi gelmiyor. Belki de Cantek bu sefer içinde yaşadığımız bu ağır siyasi dönemi romanın arka planı olarak seçtiği için, kara edebiyatın özünü oluşturan karamsarlık hissi bu kitapta çok daha yoğun bir şekilde hissediliyor.

    Berat Pekmezci ise her zamanki temiz ve akıcı çizgileri ile noir geleneğinin şaşmaz mekânları olan barlar, pavyonlar, ışıksız arka sokaklar, köhne apartmanlar, yıkık dökük merdivenleri yeniden yaratmış. Emanet Şehir'de yaptığı gibi bu romanda da, gölge ve ışık oyunlarını maharetli bir şekilde kullanmış. Kimi yerlerde, kuş bakışı sahnelerle yakın plan detayları arka arkaya yerleştirerek gerilimi artırmayı başarmış. Pahalı bir eskort kız olan Lili'yi çizdiği bölümde ise, klasik noir temalarını hatırlatacak detaylar eklemekten çekinmemiş: Lili'nin kolyesiyle oynayan, pasyans açan, sigara yakan ve arada bir saçlarına dokunan elleri, gerçek bir femme fatale'ın huzurunda unutmamıza bir an bile fırsat vermiyor.

    Uzun sözün kısası, metnin arka planına yerleştirilmiş siyasi göndermeleri, başta kahramanı olmak üzere canlı karakterleri ve hayat berbat diye özetlenebilecek mesajı ile üçlemenin son kitabı olan Uzak Şehir bence kapkara bir Ankara hikâyesi. Okumadan geçmeyin derim.


    UZAK ŞEHİR
    Levent Cantek, Berat Pekmezci
    İletişim Yayınları, 2015
    124 sayfa, 14 TL.

    Konu savataged tarafından (24.12.15 Saat 17:46 ) değiştirilmiştir.


FACEBOOK'TA PAYLAŞ
profesyonel web tasarım
© Copyright 2021. Tüm Hakları Saklıdır. Çizgili Kitap | Çizgili Kitap Forum Kuralları