Konu: Çizgiromanlarda enteresan kareler...

  1. #291
    Moderator
    Üyelik Tarihi
    Nov 2015
    Mesajlar
    346

    Seviye: 37 
    Tecrübe: 1,058,094
    Sonraki Seviye: 1,209,937

    Beğenmiş
    1,742
    Beğenilmiş
    1,578
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu



    Eski dostumuz Fındıkfındık için:





    Biraz zorlamalı da olsa Mandrake bir başka. : )





    İ ç t e n l i k l e...

    Sevgiyle...

  2. #292
    Moderator
    Üyelik Tarihi
    Nov 2015
    Mesajlar
    346

    Seviye: 37 
    Tecrübe: 1,058,094
    Sonraki Seviye: 1,209,937

    Beğenmiş
    1,742
    Beğenilmiş
    1,578
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu
    Eski dostumuz Victoryv için:





    ;................................................. .................................................. ..........................................

    Tercüman Cilt: 4 ' Türkler'in Altın Kitabı ' Liber Aureus Turcorum ' & Yüksek Mühendis, Prototürk Bilginlerine göre Astrofizik ' Astrophysica secundum Scientistas Proto-Turcicas '

    ;................................................. .................................................. ..........................................

    N.B.:

    Paneuropeanismus, kökleri, Yunan demokrasisi ' democratia Graecorum ', Roma Hukuku ' Romanorum legis ' ve Yahudi-Hristiyan geleneğinden ' traditione Hebraico-Christiana ', paradigması da Ortak Atalardan Türeme Hipotezi' nden ' Descendentiae de Antecessoribus Communibus Hypotheticis ' müteşekkil bir felsefedir ve kültürel emperyalizm & kolonyalizmin de ' [imperialismus, colonialismus] culturalis ' bir alt dalıdır.


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    _ Esik Kurganı:

    Vicipædia ne diyordu_? ' Lingua Russica '

    Issyk Kurgan (Kaz. Esik Obası), Issyk dağ nehrinin sol yakasında, Almatı'nın 50 kilometre doğusunda, Esik kasabası yakınında (modern Enbekshikazakh bölgesi) bulunan mezar kompleksinin bir parçasıdır. Mezar toprağı M.Ö. V-IV. Yüzyıllara tarihlenmektedir ve Saka kültürünü ifade eder.


    Vicipædia ' L'encyclopédie libre ' ne diyordu_?

    L'inscription, portée par une coupe en argent, est une variante de l'alphabet kharosthi, et est probablement issue d'un dialecte scythe, constituant une des rares traces autochtones de cette langue.

    Selon Janos Harmatta, le langage utilisé est le sace-khotanais et l'inscription* se traduit par « la coupe devrait contenir du vin de raisins, de la nourriture cuisinée supplémentaire, en quantité, pour le mortel, puis du beurre frais cuisiné ajouté » (à comparer à la Coupe de Nestor et à l'inscription de Duenos pour d'autres inscriptions anciennes se référant à de la vaisselle, portées sur la vaisselle elle-même).

    * " The vessel should hold wine of grapes, added cooked food, so much, to the mortal, then added cooked fresh butter on "

    Gümüş bir kaba işlenen yazıt, bir kharosthî alfabesinin bir çeşididir ve muhtemelen bu dilin birkaç yerli izlerinden birini oluşturan İskit lehçesinden türemiştir.

    Janos Harmatta'ya göre, kullanılan dil hotan-saka dilidir ve yazıt « Bu kap, fani için, çok fazla, üzüm şarabı, ekstra aş içermeli, daha sonra taze pişmiş tereyağı eklenmelidir » şeklinde yazılmıştır. (Nestor's Cup ve Duenos'un vaisselle' den bahseden diğer eski yazıtlar için yazdıkları ile karşılaştırınız.)






    Vicipædia ' Özgür Ansiklopedi ' ne diyordu_?

    Aynı zamanda bazı Türk araştırmacılar yazının proto-Türkçe olduğunu iddia etmekte ve Göktürk alfabesinde yazıldığını# savunmaktadır ancak dünyada kabul gören teori en eski Türki olarak kabul edilen halkların atalarının bile tarihte Esik Kurgan'ının inşasından 700 sene sonra, M.S. 200 yıllarında ortaya çıktığıdır. Kurganın bir Doğu İran Dili konuşan İskitler/Sakalar tarafından inşa edilmiş olması da bu savları güçsüzleştirmektedir.

    İranice okunuş:

    za(m)-ri ko-la(m) mi(m)-vam vam-va pa-zam pa-na de-ka mi(m)-ri-to na-ka mi pa-zam vam-va va-za(m)-na vam.

    [Bu kap üzüm şarabı, pişmiş gıda ve taze tereyağı içerir, o kadar çok ki, ölümlü?.]

    Bazı Türk araştırmacılar tarafından desteklenen proto-Türkçe okunuş:

    Aya, sana ocuq! Bez, cök! Boqun icra(r) azuq!

    [Ağabey, sana (bu) ocak! Yabancıyı dize getir, yen! Halkta yiyecek (bol olsun)!]





    # R. Rolle: Neue Ausgrabungen skythischer und sakischer Grabanlagen in der Ukraine und in Kazachstan - In: Prähistorische Zeitschrift, Şablon:Dabbr 47, Berlin, 1972, pp. 47-77.

    Paneuropeanismus' un temsilcisi Vicipædia' ya göre, Altın Elbiseli Adam ' Homo in Aureo Vestito ' zırhı ile birlikte, kurganda üç binden fazla altın eşya, seramik küpler, tahta tabaklar, eyer örtüleri, tahta eyerler ve silahlar ve iki gümüş çanak bulunmuştur.

    Bu kurgandaki altın zırhın sahibi, herhangi bir alelade şahıs ya da avam olamaz, ki ya müzekker ya da müennes bir kraliyet üyesi ' {filia | filius} regis ' olduğu düşünüldüğünden yalnızca altın adam ' {uomo dorato | homo deauratus} ' olarak değil, altın prenses ' {princepessa dorata | principissa deaurata} ' olarak da betimlenebilmektedir. Filhakika, bu şahıs, en azından bizdeki [Valide, Hanım, Haseki,...] Sultan* ya da Şehzade misali, VIP olsa gerektir ki, altın zırh ve bazı diğer eşyaları da bizzat hususi kullanımına sunulmuş olsa dahi, devlete ait üniforma ve fors, amblem, sembol ve benzeri niteliği taşıyan mülk statüsünde olduğu kuvvetle muhtemeldir.

    * Osmanlılarda Sultan ünvanı, yalnızca Padişahlara aitti, meselâ, Sultan [Valide, Hanım, Haseki,...] şeklinde kullanılamazdı.

    Peki Paneuropeanismus hipotezleri uyarınca okunan bu yazıtta ne deniliyordu_?


    " Bu kap, fani için, çok fazla, üzüm şarabı, ekstra aş içermeli, daha sonra taze pişmiş tereyağı eklenmelidir "

    " [Bu kap üzüm şarabı, pişmiş gıda ve taze tereyağı içerir, o kadar çok ki, ölümlü?.] "

    Peki kraliyet üyesi olduğu düşünülen bir şahsın, gümüş kabındaki runik yazıtta bunların yazdığına dair bir tek tanıt dahi sunulabilinir mi ki_? ' Kanıt sunulamaz, zira, kanıt kavramı formel bilimlere aittir. '

    ' Sadece iki adettir, ki kuşkusuzdur ki ehemmiyet-i hâiz ' gümüş bir kaptaki yazıt, şahsın rutin sabah kahvaltısı için yazılmış herhâlde, öyle mi_?

    Eğer ki şahsın rutin sabah kahvaltısı için yazılmış olsaydı, ahşap tabaklar üzerine yazılmış olması gerekmez miydi ki_? Yok, öyle değilse de, o zaman ahşap tabaklar niçin var ki_?

    Hangi toplum ve kültüre ait olursa olsun, antik insanların herhangi bir fenomeni yorumlamaları ve çözümlemeleri, birkaç harflik bir yazıt ya da simge ile de olsa, çok şey anlatabilir ve alelacayip olmakla birlikte, günümüzdekilerin aksine filozofiktir de. Bunun bir tanıtı da eski dillerin gramatik esaslarıdır, e.g., English' de, esasen 12, Future in the Past ile 16, Going To Future dahil 17 Tense var iken, Antik Grekçede 7, Latincede 6 Tempus vardır, ki bu da çok fazla yerine, çok az bir tempus kullanımıyla da herhangi istenilenin aktarılabildiği anlamına gelir.


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    Magni Momenti Notitia:

    Paneuropeanismus' a göre, English diye bir dil y o k t u r. Keza İtalyanca, Almanca, Fransızca,... diye diller de y o k t u r.

    Elhasıl aşina dillerin % 99.99' u y o k t u r. Lakin bu kuramsal ve de hâliyle çok uzun bir mevzudur.


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    Nihayetinde şu hipotez, yüksek olasılıkla doğrudur:

    Dil, ne denli geçmişe uzanıyorsa; o denli az gramatik niteliklere sahiptir, lakin, bu, dilin primitif olduğu anlamına da gelmez, bilakis, eski diller daha zor ve karmaşıktır ve ne denli eskiye gidilirse de o denli zor ve karmaşık bir hâl alır.

    Aksi düşünülüyorsa, ' hafakan ' Antik Grekçe ' Graeca antiqua ' ile ' flavor ' English aynı anda öğrenilmeye çalışılsın da, bir görelim bakalım, hangisi daha önce öğrenilecek_? : )

    Bu ve benzeri nedenlerden dolayı, gümüş kaptaki yazıtın bu tercümesi, trajikomiktir, ki yazıttan böyle bir mana çıkartılamaz.

    Hülasa, Paneuropeanismus' un tercümesi şüphelidir.

    " Bazı Türk araştırmacılar tarafından desteklenen proto-Türkçe okunuş " ne idi_?


    [Ağabey, sana (bu) ocak! Yabancıyı dize getir, yen! Halkta yiyecek (bol olsun)!]

    Kraliyet ailesi üyesinin çok genç olduğu düşünülürse, proto-Türkçe bu transkripsiyon ve tercüme de mantıklıdır ' Olcay Süleymanov '

    Khan Uya üç otuzı(da) yok boltı utuğsi tozılt(t)tı

    "Han'ın oğlu yirmi üç yaşında yok oldu (Halkın) adı sanı da yok oldu"


    Benzeri ya da çok farklı proto-Türkçe transkripsiyon ve tercümeler de mevcuttur. Meselâ, Yüksek Mühendis, Erken Türk Devletleri ' Primarum Turcicarum Civitates ' adlı eserinde ne diyordu_?

    Issıq qurğanında bulunmuş olan altın elbise. Yanda elbise başlığındaki ÖG-AT'ların ayrı bir kompozisyonu.

    Elbise başlığında dile getirilmiş olan felsefeyi Abaqan steplerindeki OT-OZ sıntaşlarında ve eski OĞUŞ'ların pek çoğunda (ESÖNÜK olarak, Etrüskler, Protogrekler) görebilmekteyiz.

    Bu qurğanda bulunmuş olan bir gümüş kadehte şöyle deniliyor :

    "ÖĞÜN AN ONUY A ÖCÜ OQ.
    Haşmetmeablığını anmakta olduğun kişi, kozmoslaşarak, "OQ" haline gelmiş bulunuyor.

    UB-OZ UÇ ESİTİS OZ ÖTÜ,
    O, UB-OZ liderliğine ozarak geçmek suretiyle,

    ONUY OY EKİÇ İKİL,
    kozmoslaşmak üzere,

    ALIZ AT.
    alınmış olan "AT"dır."

    Akishev,K. A. 1978; Issyk Mound, The Art of Saka in Kazakhstan; Moscow.

    1969-1970 yıllarında kazılmış olan gurğan dağ ırmağı Issıq'in sol sahilinde ve Aim atının 50 km doğusunda bulunmaktadır.

    Mirşan,K. 1994; Alfabetik Yazı Başlangıcı; s. 115-116.





    Peki bu proto-Türkçe transkripsiyonların ve tercümelerin hangisi doğrudur_? Bu ve benzeri yazıtlar, bilingual değil ise, doğru transkripsiyon ve tercümelerin elde edilmesi genellikle çok zordur, fakat en azından proto-Türkçe okunuşların daha mantıklı olduğu aşikârdır.

    Dikkat edilirse, sırf zaman parametresinden dolayı, manasız bir transkripsiyon ve anlamsız bir tercümeye bağlı kalınmakta, dosya rafa kaldırılmakta, dahası belki de yazıtın gerçek ve doğru çözümlenilmesi de engellenmektedir.

    Paneuropeanismus' un istidlali nedir_?

    Antikiteye ait Türk yazıtları bulunamamıştır; ergo, y o k t u r.*

    Göz ardı edilen öncül ise şudur; yazıtların, hâlen bulunamamış olması, olmadığı anlamına gelmez. Ezcümle Vinca sembolleri bulunamasaydı, Vinca kültüründen de bahsedilemeyecekti; ergo, böyle bir kültür olmamış mı olacaktı_?

    * Zaten hiçbir aksi tanıta mahal vermeyecek şekilde, binlerce yıl eskilere uzanan bir Türk yazıtı bulunsa dahi, Paneuropeanistlerin ezici çoğunluğu, bu yazıtın alfabesini, Fenike, Arami, Sogd,... i.e., şuna, buna, ona bağlayacaklardır, zira, nerede kaldı ki dil, kültür,... yalnızca Türk kelimesi bile, Batılıların hiç de haz etmediği bir şeydir ve hiçbir zaman etmeyeceklerdir de.


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    N.B.:

    Altın Elbiseli Adam, her nedense, Agatha Christie' nin, Kahverengi Elbiseli Adam ' The Man In The Brown Suit /Homo In Brunneo Vestito ' adlı eserini aklımıza getirdi, ki diyaloglar da oldukça ilgi çekicidir. : )


    "But it is misleading," Mrs. Blair insisted. "Aqua calda certainly ought to be cold water -not hot."

    "You're not a Latin scholar," said Sir Eustace, smiling.

    "Men are so superior about their Latin," said Mrs. Blair. "But all the same I notice that when you ask them to translate inscriptions in old churches they can never do it! They hem and haw, and get out of it somehow."

    "Quite right," said Colonel Race. "I always do."


    Bayan Blair "Bu yanlış," diyordu. "Aqua calda soğuk su anlamına geliyor olmalı, sıcak değil."

    Sir Eustace gülerek, "Latince uzmanı değilsiniz," dedi.

    Bayan Blair, "Erkekler Latince hakkında geniş bilgiye sahip olduklarını zannederler," dedi. "Ama eski kiliselerdeki yazıtları tercüme etmelerini istediğiniz zaman asla yapamazlar. Kem küm edip kekeleyip dururlar ve bir şekilde bu işten kendilerini sıyırırlar."

    Albay Race, "Doğru," dedi. "Ben bunu hep yapıyorum."


    ;................................................. .................................................. ..........................................


    İ ç t e n l i k l e...

    Sevgiyle...

  3. #293
    Super Moderator
    Üyelik Tarihi
    Sep 2018
    Mesajlar
    931

    Seviye: 40 
    Tecrübe: 1,892,645
    Sonraki Seviye: 2,111,327

    Beğenmiş
    11,855
    Beğenilmiş
    2,094
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu
    Alıntı machine_code Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster


    "Duel" dediniz de. Gördüm ve Matteson'u Stephen King ile duble tatlandıran "Road Rage" dedim ben de üstüne.

    Ve yazara bir kamyonun çarpması sadece tesadüf müdür? Yoksa "Ka" mı çizmiştir yolu.? Ne de olsa, orta dünyada "Ka" bir tekerlektir. Bazen seni çamura batırır, bazen ışığa taşır. Ama sürekli döner ve seni sonsuz olasılıklara götürür.


    Epeydir yoktunuz üstadım. Ne iyi ettiniz de, geldiniz. Ve eli kolu ne çok dolu geldiniz. Hoş geldiniz.

FACEBOOK'TA PAYLAŞ

Konuya Mesaj Yazanlar: 9

profesyonel web tasarım
© Copyright 2021. Tüm Hakları Saklıdır. Çizgili Kitap | Çizgili Kitap Forum Kuralları