Hikâye, 1939'un sonlarında, "Kış Savaşı" olarak bilinen kısa süreli Sovyet Ordusu işgali sırasında geçiyor. Sibirya'nın derinliklerinde, bir eş ve çocuk, Finlandiya'da savaşan, askere alınmış kocanın/babanın dönüşünü beklemekte.
Yalnızlıkla mücadele eden eş teselliyi votkada arayıp her gün biraz daha fazla içerken, küçük kız anlatılan hikâyelerin içine çekiliyor. Bu arada, çevredeki hayvanları avlayan ve sakatlayan bir şey var. Hikâye, kadın ve çocuğun yaşadığı ıssızdaki kulübeyle Finlandiya'daki ordu kampında rüyalar ve halüsinasyonlar arasında gidip geliyor. Öykü ilerledikçe neyin gerçek neyin ateşli bir rüya olduğu ayırt edilemez hal alıyor.
Konu, esasında Slav mitolojisinde yer alan ve kendi ailelerinin kanını içmeye zorlanan, vurdulak ya da verdilak olarak bilinen Slav vampirinin farklı bir yorumu. Rusçada vurdulak, volkodlak kelimesinin bozulmuş hali ve 'kurt postu' anlamına geliyor. Yani bir kurt adamı ifade ediyor. Bazı Batı kaynakları onu, sevdiklerinin kanını içmesi ve tüm ailesini dönüştürmek zorunda olan bir tür "Rus vampiri" olarak tanımlıyorlar.
İtalyan sanatçı Fiorelli'nin siyah beyaz çizimleri, hikâyenin ruh halini mükemmel bir şekilde yansıtıyor ve doğaüstü unsurları işaretlemek için kırmızı mürekkebi az miktarda kullanması DA gerçekten çok başarılı.
Grafik romanın İtalyan yazarı Massimo Rosi ise, şimdiden bir sürü korku ve bilimkurgu kitabına sahip, inanılmaz derecede üretken bir yazar.
Ayrıca yıllarca oynadığımız Tetris oyununun tema müziğinin sözlerini bulmak hoş bir sürpriz oldu.
Kısaca ürpermeyi sevenler için fena sayılmayacak derecede ürkütücü bir hikâye.
Gergin ve gerilimli okumalar dilerim.
* Bugüne kadar en az 50 mesaj yazılmış olmalı *


Alıntılı Cevapla

