İki küçük oğlan çocuğu. Savaştan zarar görmüş, büyük yıkımlar yaşamış bir ülke. Uzaklarda, çok uzaklarda bir dünya, ulaşılmak istenen özgürlük.
On iki yaşındaki Adel ve kuzeni Şafi, savaştan zarar görmüş Afganistan'da normal bir çocukluk geçirmeye çalışırlarken, Adel'in babasının ölümüyle birlikte her şey değişir. Dindar bir köktendinci olan amcası, Adel'i militanların yönettiği bir medresede eğitim görmesi için gönderir. Adel burada bir isyancı olarak eğitilir ve bir intihar bombacısı olarak seçilir. Şehitlik anı geldiğinde, Adel'in fünyesi tutukluk yapar ve bunun üzerine Adel ülkeden kaçmak zorunda kalır. Yoksa ya Afgan polisi tarafından yakalanacak ya da Taliban tarafından öldürülme riskini göze alacaktır.
Adel ve Şafi, böylece İngiltere'de yaşayan Şafi'nin abisinin yanına ve onları bekleyen yeni bir hayata sığınmak için yola koyulurlar. Bu umutla, iki çocuk özgürlüğe uzanan yaklaşık 10.000 kilometrelik tehlikelerle dolu bir yolculuğa başlar; yaya olarak dağları aşarlar, diğer mültecilerle birlikte tıka basa doldurulmuş kamyonlara sığışırlar. Bir ara yolları ayrılan iki çocuk, cehennemi andıran son durakları olan Calais'deki "Jungle" (Orman) kampında tekrar buluşurlar.
Mülteci gençlerden alınan sayısız tanıklığa dayanan bu dokunaklı, güncel ve iyi belgelenmiş olan hikaye, savaş ve yoksulluktan kaçan Afgan çocukların karşılaştığı travmatik deneyimleri ve Batı'da mülteci olarak sıklıkla hissettikleri izolasyonu ve yalnızlığı hayatın içinden bir gerçeklikle sunuyor.
İyi okumalar dilerim.
* Bugüne kadar en az 50 mesaj yazılmış olmalı *
Alıntılı Cevapla
