Evet, bu seride de Tazmanya Canavarı gibi döne döne ortalığı birbirine katan, olur olmadık şeyleri yiyen bir Kudret karakterinin maceralarını anlatıyorum.
Kudret Döner'in Acayip Maceraları Bölüm 1: Kudretya İmparatorluğu
PATATEEEES! SOĞAAAAAAAN!
Şehir kütüphanesi bu bağırışla yankılanmıştı. Kimsenin çıt çıkarmadığı kütüphanede birdenbire bir adam avazı çıktığı kadar patates soğan diye bağırdı. Dönüp baktılar. Kudret Döner çıldırmış gibi kitaplıklara saldırdı ve kitapları yemeye başladı!
Güvenlikler ne yapacağını bilmez haldeydi. Kitapları kurabiye yer gibi kolayca ısırıp parçalayan bu acayip adam karşısında kalakalmışlardı. Nihayet görevlilerden biri "Beyefendi ne yapıyorsunuz?" diyebildi. Kudret birdenbire tazmanya canavarı gibi fıldır fıldır dönmeye başladı. İnsanlar panikle Kudret'in önünden kaçıştılar. Hayatlarında böyle bir şey görmemişlerdi. Kudret döne döne gitti, kendini pencereden aşağı bıraktı. Gidip baktılar, Kudret yerde yatıyor. "Ölmüş mü?" dediler ama Kudret ikinci kattan atladığı halde hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalktı.
Kudret'i güzellikle konuşarak ikna edip karakola götürebildiler. Komiser telefonla konuşuyordu.
-Evet sayın müdürüm. Doğrudur sayın müdürüm. Bir dakika ne oluyor orada?
Kudret karakol binasının duvarlarını katır kutur yemeye başlamıştı. Komiser ve komiser yardımcısı da karşıdakinin nasıl bir yaratık olduğunu, ne yapacaklarını bilemez halde kalakaldılar. Kütüphanede kitapları yiyen, karakolda duvarı yiyen, hızla dönüp ortalığı birbirine katan bir adam vardı karşılarında. Hastaneye sevk etmeye karar verdiler. Bu, hastane binasının kapı ve duvarlarına mal oldu. Kudret duvarları kemirip döne döne hastaneyi birbirine kattıktan sonra üçüncü kattan atladı. Yine bir şey olmamış gibi kalkıp döne döne şehri birbirine katmaya koyuldu.
Interpol, CIA, FBI gibi birimler bile koordine olmuştu. Bu adamı yakalayıp incelemek istediler. Kudret kurulan polis barikatlarında polis araçlarını yiyordu, kurşun işlemediği gibi polislerin tabancalarını da alıp kıtır kıtır yedi. Sonunda baş edemeyip gezmeye gidiyoruz falan diye tatlı dille bunu Beyaz Saray'a başkanı görmeye götürdüler. Uzaylı filmlerinde uzaylıların sırf Amerika'yı muhatap aldığı gibi Kudret'i de Amerikan Başkanı inceleyecekti.
Kudret başkanın masasını da çatır çutur yemeye başlayınca başkan şaşkınlıktan küçük dilini yuttu. Korumalar ne oluyor diye şaşkın şaşkın bakınıyordu. Derken Kudret başkanı kaptığı gibi tek hamlede çiğnemeden yutuverdi. Aman ne yapıyorsunuz falan diye yalvar yakar başkanı geri çıkarmaya ikna edebildiler. Karşılığında Kudret'e bir miktar toprak ve küçük bir ülkede yönetim vermek zorunda kaldılar. Böylece Kudretya İmparatorluğu resmen kuruldu.
Kudret yönetime geçer geçmez herkesin tek ayak üzerinde sekerek seyahat etmesini zorunlu kılan bir yasa çıkardı. Ülkenin resmi kıyafeti de çizgili pijama üstü kravat olarak belirlendi. Oldukça garip görünmeleri ve seyahat ederken biraz zorlanmaları hariç Kudretya halkının pek bir sıkıntısı yoktu, tabi başkan Kudret'in zaman zaman döne döne ortalığı birbirine katıp rastgele birkaç vatandaşı yutmasını saymazsak!
Kudret Döner, fıldır fıldır döndüğü, eline geçirdiği şeyi yediği, yüksekten düşmekten, kurşunlardan ve kim bilir daha nelerden etkilenmediği sınırları zorlayan maceralarıyla karşınızda olmaya devam edecek.
BU MACERANIN SONU
Diğer bölümlerde de Kudret böyle değişik yerlere gidip döne döne ortalığı birbirine katıyor.