Metafizik Felsefe ' Philosophia Metaphysica ' IV:
Değişim Üzerine ' de Mutatione ' III:
Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles, Fizik' te ' [Physica [Naturalis]] auscultatio, liber IV., C. VIII., 215b10-18, Translitteratio Latina ' ne diyordu_?
Her zaman cisim, içinden geçtiği nesne ne denli cisimden bağımsız, ne denli az engelleyici, ne denli seyrekse o denli hızlı geçecektir. Oysa nasıl 'hiçbir şey' [sıfır]ın sayısal bir oranı yoksa boşlukta da cismin aşacağı bir oran yok ki! '4' '3'ten '1' büyükse, '2'den daha da büyükse ve '1'den büyüklüğü '2'den büyüklüğünden de çoksa, '4'ün 'hiçbir şeyi' [sıfırı] aşacağı bir oran yok. Çünkü 'aşan'ın 'aşan' ile 'aşılan'a ayrılması zorunlu, dolayısıyla '4', aşma oranı ile sıfırın (hiçbirşeyin) toplamı olacaktır.
Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Ansiklopedisi, C6' da ne diyordu_?
SÜREDURUM (Os. Atâlet, Amelsizlik, Hareketsizlik, Ademi teşebbüs, Ademi hareket, Sükût, Rükûdet; Fr. Inertie, Al. Traegheit, Beharrungsvermögen; İng. Inertia, İt. Inerzia) Cisimlerin durgunluk ve devimlerini kendiliklerinden değiştirememe özelliği... Metafizikçilerin ve idealistlerin, kimi bilgisizlikten ve kimi de kasıtlı olarak, Aristotelesçi bir anlayışla yorumladıkları bu fiziksel olgu, gerçekte, Aristoteles fiziğini temelinden yıkmış bulunmaktadır. Aristoteles, cisimlerin doğal durumlarının dinginlik (sükûnet) olduğunu sanıyor ve onları devindirmek için bir dış etkinin gerektiğini düşünüyordu. (Kendisi devinmeyen bir ilk devindirici, eşdeyişle Tanrı düşüncesine de böylelikle varmıştı). İtalyan fizikçisi, büyük öke Galileo Galilei (1564-1642)'ye gelinceye kadar fizik alanında Aristoteles anlayışı egemendi. Galile, parlak bir sezişle, cisimlerin doğal durumlarının dinginlik olmayıp devim olduğunu anlamıştı. Cisimlerin devimli ya da dingin görünüşleri hız farklarından doğuyordu. Dinginlik, sıfır hızda bir devimden başka bir şey değildi. Oysa Aristoteles, sıfır sayısını yokluk sayıyor ve onun bir nicelik değil, bir nitelik olduğunu ileri sürüyordu. Gerçi Aristoteles'in bu anlayışına Galile'den önce de karşı çıkanlar olmuştu. Örneğin VI. yüzyılda İskenderiye'li Philoponos, havayla engellenmese, atılan bir okun yoluna devam edeceğini söylemişti (XII. yüzyıl düşünürleri cisimlerin devim değişikliğine karşı gösterdikleri dirence inclinatio violenta adını verdiler. XIV. yüzyılda da Paris Üniversitesi Profesörü Buridanus bu güce impetus adını taktı. Her iki deyim de Osmanlıcaya meyli kasrî deyimiyle çevrilmiştir). Ne var ki Galile, eğik düzeyler üstünde küçük toplarla yaptığı deneylerde, diyelim dağın tepesinden kopan bir kaya parçasının, eğer sürtünme etkileriyle yavaşlayıp bir engelle karşılaşmazsa (eşdeyişle, bir dış etkiyle durdurulmazsa) sonsuza kadar yuvarlanacağını tanıtlıyordu. Bunun gibi, diyelim odamızın bir köşesinde duran masa da, eğer biz onu itip çekmezsek, kendiliğinden odanın öbür köşesine gidemezdi. Galile'nin ileri sürdüğü durgunluk ya da dinginlik bu anlamdadır (Durgunluk ya da dinginliğin göreli olduğu ve bir cismin durumunu ancak başka bir cisme göre dile getirdiği unutulmamalıdır, örneğin masa odaya göre dingindir, gerçekte her ikisi de devimseldir, her an yıpranır ve zamanla çöküp toz olarak doğaya karışırlar). Durgunluk ya da dinginlik, belli bir hızda dengede kalmaktan ibarettir.
Newton' un Hareket Yasaları ' Leges motus Newtoni '
Lex I: Corpus omne perseverare in statu suo quiescendi vel movendi uniformiter in directum, nisi quatenus a viribus impressis cogitur statum illum mutare.
Her cisim, üzerine etki eden kuvvetlerin etkisiyle durumunu değiştirmeye zorlanmadığı sürece, hareketsiz hâlini veya düzgün doğrusal hareket hâlini korur.
Lex II: Mutationem motus proportionalem esse vi motrici impressae, et fieri secundum lineam rectam qua vis illa imprimitur.
Bir cismin hareketindeki değişim, uygulanan kuvvetle orantılıdır ve kuvvetin uygulandığı doğru doğrultusunda gerçekleşir.
Lex III: Actioni contrariam semper et æqualem esse reactionem: sive corporum duorum actiones in se mutuo semper esse æquales et in partes contrarias dirigi.
Her etkiye karşı her zaman eşit bir tepki vardır; veya iki cismin birbirlerine olan karşılıklı etkileri her zaman eşittir ve zıt yönlerdedir.
Aristoteles, cisimlerin doğal durumlarının dinginlik (sükûnet) olduğunu sanıyor ve onları devindirmek için bir dış etkinin gerektiğini düşünüyordu.
Lex I, hareketli bir cismin ' ee.g., atılan ok ve dağın tepesinden kopan bir kaya parçasının atıldığı ve koptuğu andan itibaren " veya devinimsiz bir cismin ' ee.g., masa ve odanın itildiği ya da çekildiği andan itibaren ', " sonsuza kadar " herhangi bir devinim' veya devinimsiz [hâlini koruduğu veya hâlinde olduğu] gibi bir şey mi söylemektedir_?
Y o k. Üzerine etki eden kuvvetlerin etkisiyle durumunu değiştirmeye zorlanmadığı sürece " nisi quatenus a viribus impressis cogitur statum illum mutare ", " sonsuza kadar " değil.
' Atılan ok, ilk hızı sıfır olmayan ' v0 ≠ 0 ', dağın tepesinden kopan bir kaya parçası, ilk hızı sıfır ' v0 = 0 ' olan sabit ivmeli devinimdir, bir başka deyişle, sıfır ivmeli ' a = 0 ' düzgün doğrusal ' sabit hızlı ' devinim değil.
Herhangi bir cisim " sonsuza kadar " herhangi bir devinim veya devinimsiz [hâlini koruyamaz veya hâlinde olamaz], böyle bir şey imkânsızdır. ' Lex I, Metafiziksel bir yasa ise o başka tabii ki. ' : )
Büyük öke Galile, dağın tepesinden kopan bir kaya parçasının, (bir dış etkiyle durdurulmazsa) sonsuza kadar yuvarlanacağını tanıtlıyordu değil mi_?
Sonsuz yükseklikte bir dağ olmadığına göre, dağın tepesinden kopan bir kaya parçası, önünde sonunda, dağın eteğinde, zemine bir V hızıyla çarparak (eşdeyişle, bir dış etkiyle) devinimsiz olacaktır, açıkçası, artık dinginlik (sükûnet) hâlindeki bir kaya parçasıdır, kısacası " dış etki " ile " devinim " durdurulmuştur, doğru mu_?
Peki bu " dağın tepesinden kopan " ve dağın eteğinde de dinginlik (sükûnet) hâlindeki bir kaya parçasının, dağın tepesine çıkartılması için bir " dış etki " ile " devindirmek " gerekmemekte midir ki_?
Her ok, masa ve odayı " devindirmek " için de, devinimini durdurmak için de bir " dış etki " gerekmektedir, değil mi_?
" Durgunluk ya da dinginliğin göreli olduğu ve bir cismin durumunu ancak başka bir cisme göre dile getirdiği " unutulmasa da unutulsa da farketmez, i.e., şu efsanevi " devinim görelidir " önermesi de hemen hiçbir işe yaramaz.#
;................................................. .................................................. ..........................................
# Dünyanın kendi ekseni etrafındaki açısal hızı ω = 0.0000729 rd/s, ortalama yarıçapı r = 6371000 m olduğuna göre, ortalama çizgisel hızı v = ω r = 464.4459 m/s olur, ki devinimlidir demek ki. Her ne kadar öyle de olsa, " dağın tepesinden kopan bir kaya parçası ", dağın yamacına paralel ağırlık - kinetik sürtünme kuvveti - hava direnci, atılan ok, dikeyde yerçekimi ivmesi - hava direnci, yatayda hava direnci, itilen ya da çekilen masa veya oda, itme veya çekme kuvveti - kinetik sürtünme kuvveti - hava direncinden dolayı, i.e., bir " dış etki " ile devindirilir, benzer şekilde, dağın tepesinden kopan bir kaya parçası, dağın eteğinde veya atılan ok düştüğünde, çarpma kuvveti, itilmesi veya çekilmesi bırakılan masa veya oda, kinetik sürtünme kuvveti + hava direncinden dolayı, i.e., bir " dış etki " ile devinimsizleştirilir.
Tanıt ' Kuramsal Analiz ':
Kuzey yarım kürede enlemi φ olan bir noktadan, güney ile γ açısı yapan bir doğrultuda v0 ilk hızı ile α atış açısı altında atılan bir okun düştüğü noktanın koordinatları ve düşme süresi hesaplanırsa devinim denklemlerinden şu eşitlikler elde edilir:
θx = (cos α cos γ cos φ + sin α sin φ) tan γ
θy = cos α sin γ cos φ — sin α sin φ cot γ — (sin α tan α cos φ /3 sin γ)
θt = cos α sin γ cos φ
Dünyanın dönüş etkisi göz önüne alınmazsa:
x0 = v0² sin 2α cos γ /g
y0 = v0² sin 2α sin γ /g
t0 = 2v0 sin α /g
Dünyanın dönüş etkisi göz önüne alınırsa:
x = x0 [1 + 2θx (ωv0 /g)]
y = y0 [1 + 2θy (ωv0 /g)]
t = t0 [1 /1 — 2θt (ωv0 /g)]
Aradaki fark:
xi = 1 — (x0 /x) = 1 — 1 /[1 + 2θx (ωv0 /g)]
yi = 1 — (y0 /y) = 1 — 1 /[1 + 2θy (ωv0 /g)]
ti = 1 — (t0 /t) = 1 — 1 /[1 /1 — 2θt (ωv0 /g)]
Nümerik Tatbikat:
α = 30°, γ = 45°, φ = 60°:
_ v0 = 200 m/s
xi = 0.002192, yi = —0.000579, ti = 0.000910
_ v0 = 400 m/s
xi = 0.004375, yi = —0.001159, ti = 0.001820
_ v0 = 600 m/s
xi = 0.006548, yi = —0.001740, ti = 0.002730
_ v0 = 800 m/s
xi = 0.008712, yi = —0.002322, ti = 0.003640
_ v0 = 1000 m/s
xi = 0.010866, yi = —0.00290, ti = 0.004550
v0 /v > 2 olsa dahi, aradaki fark en fazla xi: % 1.0866, yi: % —0.29, ti: % 0.455 olduğuna göre, dünyanın kendi ekseni etrafındaki deviniminin herhangi bir cisme etkisi y o k denilecek kadar azdır, ki ihmal edilebilir düzeydedir.
;................................................. .................................................. ..........................................
Şu hâlde, hiçbir cisim, " dış etki " olmaksızın devinmez ve devinimsiz olmaz.
Mademki öyle, büyük öke Galile, nasıl Aristoteles fiziğini temelinden yıkmış bulunmaktadır_?
Oysa Aristoteles, sıfır sayısını yokluk sayıyor ve onun bir nicelik değil, bir nitelik olduğunu ileri sürüyordu.
Materyalist felsefenin hemen her önermesinde, nicelik ve nicelik, ya biri ya da her biri terim olarak geçer, ki esaslı kavramlarındandır " e.g., nicelikten niteliğe dönüşüm yasası; lex transmutationis a quantitate ad qualitatem ".
Buna rağmen Felsefe Ansiklopedisi tarafından ne demek istenildiğinin anlaşılamaması alelacayip değil midir ki_? : )
Materyalist felsefeyi savunan bir platform, Diyalektik, Nicelik ve Nitelik adlı makalede ne diyordu_?
0 (sıfır) matematiksel değil, fiziksel bir değerdir. Çünkü sıfır, nicelik değildir. Daha iyi açıklamak gerekirse, sıfır, matematik kurulduğunda gelişen nicelik kurallarına terstir. Olmayan bir çakıl taşını torbaya atamazsınız, bu nedenle sıfır ile toplama işlemi yapamazsınız. Matematik kurulurken temellerini bu çakıl taşıyla (basit toplama işlemleriyle) attı. Var olan şeylerin niceliği, niceliktir. Var olmayan şeylerin niceliği yoktur, bu nedenle sıfır, nicelik olamaz.
Öyleyse, sıfır, ya niceliktir ' Materyalist Felsefe Ansiklopedisi ' ya da niteliktir ' Materyalist Platform ', değil mi_? D e ğ i l.
Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles' in, Fizik' te ' Physica, liber IV., C. VIII., 215b10-18 ' kastettiği ne_?
;................................................. .................................................. ..........................................
4 = 1 + 3, 3 = 1 *3, 4 = 1 *(1 + 3) -> 1 *(1 + Q1)
4 = 2 + 2, 2 = 2 *1, 4 = 2 *(1 + 1) -> 2 *(1 + Q2)
4 = 3 + 1, 1 = 3 *1/3, 4 = 3 *(1 + 1/3) -> 3 *(1 + Q3)
0 < n < 4:
4 = n (1 + Qn) -> Qn = 3²¯ⁿ
4 ≠ 0 *(1 + Q0) Oysa böyle bir Q0 yok " '4'ün 'hiçbir şeyi' [sıfırı] aşacağı bir oran yok. "
;................................................. .................................................. ..........................................
Materyalist felsefenin gözüpek savunucularından Friedrich Engels, Doğanın Diyalektiği ' Dialektik der Natur /Dialectico Naturae ' adlı eserinde ne diyordu_?
Her niceliğin hiçliği de nicelik olarak saptanabilir ve yalnız bu yüzden sıfırla hesap yapmak mümkündür.
Fizik' te kastedilen aşikârdır ki, öncelikle niceliktir, nitelik d e ğ i l. Dolayısıyla Felsefe Ansiklopedisi' nin sandığı gibi, " yokluk, hiçlik ", nitelik değil, nicelik hiçliğidir.
Ya nitelik_?
Felsefe ansiklopedisi, Fizik' teki " sıfır hiçbir şeydir " önermesini, " hiçlik sıfırın bir niteliğidir " şeklinde yorumlamaktadır, ki doğru değildir de denemez. Nasıl_? Şöyle ki:
Materyalist felsefenin gözüpek savunucularından Friedrich Engels, Doğanın Diyalektiği ' Dialektik der Natur /Dialectica Naturae ' adlı eserinde ne diyordu_?
Sıfır, herhangi belirli niceliğin yadsıması olduğundan içerikten yoksun değildir. Tersine, sıfırın çok belirli bir içeriği vardır.
Mantık' ta " niceliğin yadsıması ", ya nicelik değil ya da nicelik olmayan demektir, ki bu da nitelik ya da nicelik hariç her şey manasına gelir.
Ne var ki " niceliğin yadsıması " ibaresiyle kastettiği, felsefidir, ki hem nicelik hiçliği hem de nitelik hiçliğidir. Zaten ne diyordu_?
' Matematikçiler ', Hegel'de onu şöyle genelleştirilmiş bir halde okuyunca saçlarını yolarlar: hiçbir şeyin hiçliği belirli bir hiçliktir.
Akabinde de ne demek istediğini formel ve formel olmayan bilimler üzerinden açıklar, ee.g.
Gelelim (analitik) geometriye. Burada sıfır belirli bir noktadır;
Termometrenin mutlak sıfırı bile, asla saf, soyut bir yadsımayı değil, maddenin çok belirli bir durumunu temsil eder:
Özetle, sıfır, bir özelliğin yadsımasıysa, nitelik hiçliğidir, değilse değildir ' nicelik hiçliğidir '.
Şu hâlde, sıfır görelidir, ki hem nicelik hiçliği hem de nitelik hiçliğidir.
Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles' e göre de böyledir, ki kimi hâlde ' mantıkça ' nicelik hiçliğidir kimi hâlde de ' felsefi ' nitelik hiçliğidir, sırf nicelik hiçliği ya da nitelik hiçliği d e ğ i l.
Cisimlerin devimli ya da dingin görünüşleri hız farklarından doğuyordu. Dinginlik, sıfır hızda bir devimden başka bir şey değildi.
Durgunluk ya da dinginlik, belli bir hızda dengede kalmaktan ibarettir.
Bu önermeler ' olasılıkla malumu ilam etmekten imtina etmek içindir, ki ', sorunludur, şöyle ki:
Dingin cisim vi, devimli cisim vj hızında olsun. vj = vi olamaz ' ki çelişkidir ', ki demek ki ya vj > vi ya da vj < vi
" Hız farkları " ne_? vj - vi > 0 veya vj - vi < 0
Öyleyse " hız farklarından " hiçbir şey doğmaz, şu hızdaki dingindir, bu hızdaki devimlidir diye bir şey de çıkmaz, zira devimli de olabilirler.
Peki " sıfır hızda bir devim " ne demek_? vi = 0 ' Sıfır bir nicelikti, değil mi_? '
Hiç v = 0 hızıyla devinen bir şey, meselâ, dağın tepesinden kopup yuvarlanan " kaya parçası " veya yoluna devam eden " ok " yahut odanın öbür köşesine giden " masa " veyahut " oda " gördünüz mü_?
Nerede kaldı ki dağın tepesinden kopup yuvarlanan " kaya parçası " veya yoluna devam eden " ok " yahut odanın öbür köşesine giden " masa " veyahut " oda, her ne olursa olsun, herhangi bir şeyin, v = 0 hızıyla hareket ettiğini gören biri var mı_?
Kısacası, böyle bir " görünüş ", hiçbir zaman görülememişti, görülemedi, görülemez ve görülemeyecek de. Ha, hipnotize olmuşsanız ya da efsunlanmışsanız o başka tabii ki. : )
Ya " belli bir hızda denge "_? " Dinginlik, sıfır hızda bir devim " değil miydi_?
Felsefe Ansiklopedisinin ' üstü kapalı bir şekilde ' kastettiği ne o zaman_? Şu:
[Dâhilî] Devim ' Hareket '.
İskenderiye'li Philoponos' tan, Paris Üniversitesi Profesörü Buridanus ve Galilei' ye dek uzanma hikâyeleri, bir başka deyişle, bütün bu Bizans oyunları, sırf bunu gizlemek içindi işte. Ergo, erek, dâhilî kelimesini yok etmektir, daha doğrusu, dâhilî ' içle ilgili ' devim ile haricî ' dışla ilgili ' devimi özdeşleştirmektir.
Peki niçin_?
Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles, Fizik' te ' [Physica [Naturalis]] auscultatio, liber VII., C. I., 242a49-54, Translitteratio Latina ' ne diyordu_?
Madem her devinen nesnenin 'bir şey' tarafından devindirilmesi zorunlu, bir nesne bir yerdeki devinimini devinen başka bir nesneden alıyorsa, yine [onu] devindiren de devinen başka bir nesnece devindiriliyorsa, bu da başka bir nesne tarafından devindiriliyor ve bu hep böyle gidiyorsa, sonsuza gidilmemesi, bir 'ilk devindiren'in varolması zorunlu.
Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles, Metafizik' te ' Metaphysica, liber IV., C. VIII., 1012b29-31 ' ne diyordu_?
At vero nec omnia quiescunt aut moventur aliquando, semper autem nihil; est enim aliquid quod semper movet quae moventur, et primum movens immobile ipsum.
Nihayet her şeyin bazen hareketsiz, bazen hareketli olduğu ve hiçbir şeyin ezeli-ebedi olmadığı da doğru değildir. Çünkü harekette olan şeyleri hareket ettiren bir şey vardır ve bu hareket ettiricinin kendisi hareketsizdir.
Felsefe Ansiklopedisi ne diyordu_?
(Kendisi devinmeyen bir ilk devindirici, eşdeyişle Tanrı düşüncesine de böylelikle varmıştı).
[Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]
Sözün özü, tek hamlede, hem Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles' in devinim doktrini ' Aristotelis de motu doctrina ' hem de Kendisi devinmeyen bir İlk Devindirici ' Primum Movens Immobile Ipsum ' bertaraf edilecekti.
Oh, ne âlâ dünya! : )
Ne var ki dâhilî devim ' mikro âlem ' ile haricî devim ' makro âlem ' özdeş olamaz.
Meselâ, nerede kaldı ki Galileo, Newton' un Devinim Yasaları bile mikro âlemde geçersizdir, zaten daha önce de tanıtladığımız gibi, mikro âlem & makro âlem çelişiktir.
M. Bruce & S. Barbone, Just the Arguments: 100 of the Most Important Arguments in Western Philosophy ' Batı Felsefesindeki 100 Temel Mesele ':
P1. Bazı şeyler hareket eder.
P2. Eğer hareket eden şey F varlığıysa, şu halde o fiili olarak değil ama potansiyel olarak F 'dir.
P3. Bir şeyi hareket ettiren şey F ise o zaman (hareket ettirici) şey, fiili olarak F ile ilintili durumdadır.
C1. Şayet bir şey F olmak için başka bir şeye doğru hareket ediyorsa (örneğin, hem hareket ettirilen hem de kendi kendisinin hareket ettiricisi olan), o zaman bu şey hem fiili olarak değil ama potansiyel olarak ve hem de gerçeklikte F ile ilintili haldedir (bağlaç ve modus ponens, P1, P2, P3).
P4. Ancak bir şeyin hem fiili olarak değil ama potansiyel olarak F olması hem de aynı zamanda F ile ilintili bir gerçeklik durumunda olması olanaksızdır.
C2. Bir şeyin F olmak için kendi kendini hareket ettirmesi olanaksızdır (modus tollens, C1, P4).
P5. Bir şeyin F olmak için kendi kendini hareket ettirmesi olanaksız ise o zaman bir şey hareket ederse, başka bir şey tarafından hareket ettirilir.
C3. Bir şey hareket ederse, başka bir şey tarafından hareket ettirilir (modus ponens, C2, P5).
P5. Eğer B, A'yı hareket ettirir ve B hareket ederse, o zaman B başka bir şey, C tarafından hareket ettiriliyor olmalıdır. Ve C hareket ettiriliyor ise o zaman C başka bir şey, D tarafından hareket ettiriliyor olmalıdır. Ve bu böyle sürer gider.
P6. Hareket ettiriciler dizisi sonsuza kadar giderse, o zaman bir ilk hareket ettirici olmaz.
P7 Eğer bir ilk hareket ettirici yoksa o zaman hareket de olamaz.
C4. Bir ilk hareket ettirici vardır (modus ıollens, P1, P7).
C5. Bu ilk hareket ettirici, herkesin Tanrı olarak ele aldığı şeydir (tanım).
Modus ponens: Önermeli mantıkta geçerli bir argüman biçimi ve sonuç çıkarma kuralı; onaylayarak onaylama yöntemi. ' Si P tunc Q, P; ergo Q'
Modus tollens: Önermeli mantıkta geçerli bir argüman biçimi ve sonuç çıkarma kuralı; yadsıyarak yadsıma yöntemi. ' Si P tunc Q, non Q; ergo non P '
[Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]
Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles, Fizik' te ' [Physica [Naturalis]] auscultatio, liber VII., C. II., 243a34-39, Translitteratio Latina ' ne diyordu_?
Bu her devindirilen ile devindiren konusunda ortak olan bir şey. Madem yer açısından, nitelik açısından, nicelik açısından olmak üzere üç tür devinim var, devindirenlerin de üç tür olması zorunlu: yer değiştirten, nitelik değiştiren, büyüten ya da eksilten.
E. S. Gül, Aristoteles'te Fizik Metafizik İlişkisi adlı YLT'nde ne diyordu_?
Aristoteles'in terminolojisinde genel olarak değişme "metabole"dir. O, "genesis" ile "kinesis"in türleri oldukları cinstir. Değişme ya karşıtlar ya da bir ara durum ile bir karşıt ya da zıtlar arasında olduğundan ilineksel değişimi bir kenara bırakırsak asıl hareket; 1) pozitif terimden (onun karşıtı) bir pozitif terime 2) bir pozitif terimden onun zıddına 3) bir negatif terimden onun zıddına ya da 4) bir negatif terimden bir negatif terime; başka bir ifadeyle A'dan B'ye, A olmayandan B olmayana, A'dan A olmayana ve A olmayandan A'ya doğru olmalıdır. Fakat (4) bir değişme değildir çünkü karşıtlar arasında değildir. (3) oluştur. (2) ise yok oluştur. (2) ve (3) aynı zamanda değişme olmakla beraber hareket değildirler. Bu durumda yalnızca (1) harekettir. Aslında Aristoteles hareketi ilkin değişmeyle eşanlamlı kılmıştı. Fakat sonradan tözsel değişimi yani oluş ve yok oluşu dışlayacak şekilde hareketin anlamını daraltarak daha büyük bir dilsel kesinliğe erişmiştir.
Buna göre farklı kategoriler bakımından değişme şu şekilde olur. 1) Bireysel doğaya ilişkin olarak var oluş ve yok oluş, 2) Niteliğe ilişkin olarak farklılaşma, 3)Niceliğe ilişkin olarak büyüme ve azalma, 4)Yere ilişkin olarak hareket. Aristoteles'e göre değişimin çeşitleri şöyle bir şekille gösterilebilir:
METABOLE (DEĞİŞME)
_ Kata Ousian (Töz Bakımından)
Genesis Ve Phthora (Oluş ve Yok Oluş)
_ Kinesis (Hareket)
__ Kata Poson (Nicelik Bakımından)
Aukhesis ve Phthesis (Büyüme ve Küçülme)
__ Kata Poion (Nitelik bakımından)
Alloiosis (Başkalaşma)
__ Kata Topon (Yer Bakımından)
Phora (Yer Değiştirme)
;................................................. .................................................. ..........................................
N.B.:
. . . " asıl hareket; " " 4) bir negatif terimden bir negatif terime; başka bir ifadeyle ", " A olmayandan A'ya doğru olmalıdır. "
Bu önerme, Ortak Atalardan Türeme Hipotezi' nin felsefi özüdür, ki şudur:#
# Ortak Atalardan Türeme Hipotezi ' Descendentiae de Antecessoribus Communibus Hypotheticis ':
Binlerce yıllık Porphyrios Ağacı' ndan ' Arbor Porphyrii ' türeme Filogenetik Ağaç' ta ' Arbor Phylogenetica ' dalların uçları olan herhangi birtakım tümeller -türler-, dalların uzunlukları olan herhangi birtakım tikellere -ara türler- ve dalların düğüm noktaları olan herhangi birtakım tekillere -ortak atalar- ve birbirlerine ' ortak atalar ortak atalara, memeliler memeli olmayanlara, sürüngenler sürüngen olmayanlara, amfibiyenler amfibiyenler olmayanlara,... ' ve en nihayetinde de, tümü, tek bir tekile -ortak ata ; materia organica prima ; ultimus antecessor universalis- zincirleme olarak bağlıdırlar, kısacası, farklı türler, ortak bir filogenetik kökene sahiptirler; tek şeyden her şey '
Ortak Atalardan Türeme Hipotezi' ne göre, UAU, tahmini, 3.5 ila 3.8 milyar yıl önce (Paleoarktik çağ olarak belirlenen zamanda) yaşamıştır " Aestimatur UAU fere abhinc annorum 3.5 ad 3.8 billiones (quodam tempore aevo Palaeoarchaeano dato) vixisse " ve Ortak Ataların da Atasıdır ' antecessor communium antecessorum ', bu yüzden, Dünya' da keşfedilmiş yaşayan tüm türlerin en son ortak atasıdır " Ergo, is est recentissimus antecessor communis omnium generum vitae in tellure inventorum "
Bay Dawkins, Yeryüzündeki En Büyük Gösteri: Evrimin Kanıtları ' The Greatest Show on Earth: The Evidence for Evolution /Spectaculum Grandissimum in Terra: Ad Evolutionem Evidentiam ' adlı eserinde ne diyordu_?
On the human side of the divide, that is. Interestingly, there are as yet no fossils linking that ancestor (which was neither chimpanzee nor human) to modern chimpanzees.
Dalın insan tarafında tabi. İlginçtir ki (ne şempanze ne de insan olan) bu ortak atayı günümüz şempanzelerine bağlayan bir fosil henüz bulunmadı.
Ortak Atalardan Türeme Hipotezi' ne göre, (ne şempanze ne de insan olan) ' ne A ne de B olan, i.e. A olmayan ve B olmayan ' bu ortak ata, (şempanze ve insana) ' hem A hem de B' ye, i.e. A ve B' ye ' dönüşür.
;................................................. .................................................. ..........................................
Bay Dawkins, Kör Saatçi ' The Blind Watchmaker /Horologiarius Caecus ' adlı eserinde ne diyordu_?
In cladistic taxonomy, the ultimate criterion for grouping organisms together is closeness of cousinship or, in other words, relative recency of common ancestry. Birds, for instance, are distinguished from nonbirds by the fact that they are all descended from a common ancestor, which is not an ancestor of any non-bird. Mammals are all descended from a common ancestor, which is not an ancestor of any non-mammal.
Dallanmacı taksonomide, canlıların gruplandırılmasındaki nihai ölçüt kuzenliğin ne kadar yakın olduğu, başka bir deyişle, ortak atanın görece ne kadar yakın bir zamanda yaşadığıdır. Örneğin, kuşlar ortak bir atadan geldikleri için kuş-olmayanlardan ayrılır; bu ortak ata, kuş-olmayan hayvanların hiçbirinin ortak atası değildir. Memelilerin hepsi ortak bir atadan gelmişlerdir ve bu ortak ata, memeli-olmayan hayvanların hiçbirinin ortak atası değildir.
;................................................. .................................................. ..........................................
Kuşlar, kuş-olmayanlardan, memeliler, memeli-olmayanlardan,... ki demek ki şeyler, şey-olmayanlardan ayrılır, et vice versa. Peki, bu, felsefi ve de mantıkça, şey, hem şey, hem de şey-olmayan olamaz ' çelişmezlik ilkesi /principium noncontradictionis " demek değil midir_?
Her neyse. Bay Dawkins' in cümleleri, mantık formunda şu kıyastan başka bir şey değildir.
II. Şekil ' secunda figura ', Camestres:
Her P M dir; öncül. ' Omnes P sunt M '; praemissum i
Hiçbir S M değildir; öncül. ' Nullus S est M '; praemissum j
__________________________________________________ ______
Hiçbir S P değildir; sonuç. ' Nullus S est P '; conclucio
Her kuş ortak atadan gelmiştir.
Hiçbir kuş-olmayanın ortak atası, bu ortak atadan gelmiş değildir.
__________________________________________________ ______
Hiçbir kuş-olmayanın ortak atası kuş değildir.
Her memeli ortak atadan gelmiştir.
Hiçbir memeli-olmayanın ortak atası, bu ortak atadan gelmiş değildir.
__________________________________________________ ______
Hiçbir memeli-olmayanın ortak atası memeli değildir.
Hüküm:
Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles' in, o kahredici elinden, i.e. I. & II. Analitikler' inden ' Analytica Priora & Posteriora ', i.e. Klasik Mantık' tan ' Logica Classica ' hiçbir şey kurtulamaz. : )
İ ç t e n l i k l e...
Sevgiyle...