Tuğba Demirci - 2013 Çarpık Kent Yaşamından Kesitler
[Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]
Tuğba Demirci - 2013 Çarpık Kent Yaşamından Kesitler
[Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]
ÖZET
DEMİRCİ, Tuğba. Çarpık Kent Yaşamından Kesitler, Yüksek Lisans Tezi,
Malatya, 2013
Rene Maunier’nin tanımıyla “ kent, nüfusuna oranla coğrafi temeli dar olan ve
aileler, meslek grupları, sosyal sınıflar, mezhepler vs. gibi çeşitli heterojen grupları
içine alan karmaşık bir yerleşme grubudur” (Aktaran Yörükan; 1968:14-17).
Kent dışında metropol, megalopolis gibi daha büyük yerleşim yerleri vardır.
Metropolis, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel anlamda bölgenin merkezi olacak
kadar büyük ve nüfus yoğunluğunun yoğun olduğu yerleşim yerleridir. Megalopolis
ise metropol şekilde gelişen ve onu da aşacak büyüklükte olup uluslararası önemi
olan, dünyanın sembol yerleşim yerlerine denir.
Mağara döneminin ilk izlerine MÖ 15.000’lerde yapıldığı düşünülen mağara
resimlerinde rastlanılsa da, ilk yerleşim tarım kültürüne sahip olmalarından dolayı
Neolitik Çağ’da (MÖ 8.000-5500) yaşanmıştır. İlk kentsel yerleşim ise Mısır, Sümer,
Mezopotamya gibi büyük uygarlıklarda meydana gelmiştir. Rönesans Dönemi’yle
başlayan tarihsel yenilikler, ilerlemeler, icatlar sosyal hayata ve kente yansımıştır.
Rönesans, Reform Hareketleri, Aydınlanma Felsefesi, Fransız Devrimi, Sanayi
Devrimi, Pozitivist Bilim ve Varoluşçuluk felsefesi yepyeni bir dünya görüşü,
toplumsal yapılanma başlatmıştır. XIX. yy.da Sanayi Devrimi’yle iş dünyasındaki
değişiklik, iş alanlarının artması, ekonomik yenilikler kapitalizmin temellerini
oluşturup dallanıp budaklanmasına ve ekonomi, siyasal, toplumsal alanda çok
büyük yeniliklerin meydana gelmesine sebep olmuştur.
1800’lerde özellikle İngiltere’de yaşanan bu hızlı değişim kentleşme sürecinin
başlamasını sağlamış, sonrasında da Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyaya
yayılmıştır. Kentleşme süreci, kapitalizmin gücüyle yaşanan teknolojik ilerlemeler ve
ekonomik güçlenmeler ülkelere, gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülke
sınıflamasını yaptırmaktadır. Mekanik ve betonarme yaşamla, kapitalizmin tüketim
çılgınlığıyla, kitle iletişim araçlarının gücüyle, çağdaşlaşma adına moda furyasının
vii
bulaşıcı hastalık gibi yayılmasıyla globalleşme ve küreselleşme oluşmaya
başlamaktadır.
Gelişmiş ülkeler 1800-1850 yıllarından sonra kentleşme sürecinde hızla
ilerlerken; Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler bu ülkeleri 50 veya 100 yıl geriden
takip etmiştir. Birinci dünya ülkeleri kapitalizmin getirdiği tüketim kültürünü adım
adım yaşarken ikinci ve üçüncü dünya ülkeleri bu süreci atlamalarla yaşadığı için
daha abes durumlarla karşılaşmaktadır. Bu nedenle de gelişmekte olan ülkeler
temelini sağlayamadığı bir süreçte birçok olumsuzluk ve karışıklıkla hızla
büyümektedir. Bu hızlı ilerleme çarpık kentleşme, göç, gecekondu, anomi (kişisel
düzensizlik veya karmaşa), yabancılaşma, kültürel kimliği kaybetme, doğa tahribi,
modaya ve kapitalizme esir olma gibi birçok sorunu meydana getirmektedir. XIX. ve
XX. yy.da yaşanan bütün bu yenilikler hızlı ve çarpık kentleşmekte olan yaşam
merkezlerinde yok olan insani duyarlılıklar, hasta bireyler, kimliksiz kişilikler ve
yalnız bireylerden oluşan kitleler oluşturmaktadır. Birey kendi eliyle var ettiği kentte,
kent öznesi olarak intihar etmektedir.
Hızlı kentleşmenin meydana getirdiği yeni yaşam alanlarının ve artan
sorunlarının içinde yaşayan bireyler, psikolojik ve fiziksel anlamda yıpranma
yaşadıkları için böyle bir konu ele alınmak istenmiştir. Plastik sanatlarda son
zamanlarda ele alınan çağın bu sorunları birçok sanat türünde yorumlanmıştır. Bu
nedenle ve konunun yaşamımıza yakınlığından dolayı kent konusu belirlenen
çerçevede araştırılıp plastik sanatların öğeleriyle ele alınmıştır. Kentin çarpıklığı,
karmaşıklığı, yoğunluğu, hızı, dinamiği ve kirliliği çalışmalarda tuval üzerine plastik
unsurlarla çözümlenmiş, yorumlanmış ve yansıtılmıştır. Böylece çarpık kentleşmenin
var ettiği sorunlar, bunalımlar, karmaşıklıklar ve kirlilikler resim dili ile bir farkındalık
oluşturmak amacıyla ifade edilmeye çalışılmaktadır.