Konu: Mehmet Ateş - Mitolojiler ve Semboller

  1. #1
    Mandos
    Guest

    [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]



    ÖNSÖZ


    Sanatın tarihi onu üreten insanların tarihidir. Bu çalışmamızda, sembol üreten insanların tarihi evrelerini ve Anatanrıça kültünün odak noktasını oluşturan kadının tarihteki rolünü kısaca izlemeye çalıştık, üst paleolitik çağlarda ortaya çıkan ve Anatanrıça etrafında toplanan doğum ve doğurganlık sembolleri ısrarlı bir şekilde neslin yitip gitmemesi, yeniden üreyebilmesi teması çerçevesinde kurgulanmış olduklarını gördük. Tüm bunları da, bize çok karmaşıkmış gibi görünse de, kendilerine özgü bir ifade tarzıyla gerçekleştirmişlerdir.

    Eldeki veriler değerlendirildiğinde ilkel sembolizmde çok yönlü bir ifade türü kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. Dünyadaki ve evrendeki her şeyi, negatif-pozitif ilişki temeline bağlamışlar ve bu düşünüş biçimini sembolik kurgularına yansıtmışlardır. Söz konusu sembolik göstergelerin ardlarına gizlenip son dönemlere dek sürekli tekrarlanarak gelen bu bilgilerin neler oldukları ve bunların ilk kaynaklarının hangi zamana dayandığı gibi sorular araştırmamızı yönlendiren asıl neden oldu. Bu çalışma süresince sembollerin mitolojilerin resme dönüşmüş şekilleri olduğunu ve mitolojilerle semboller arasında sıkı bağlar olduğunu, aynı şekilde mitolojik söylemler eşliğinde gerçekleştirilen ritüellerin de grift ilişkiler içinde olduğunu gözlemledik.

    Bu nedenle, sembol sözlüklerinde toplanmış mitolojik bilgilerin durağan anlamlarını yeniden bir araya getirmek yerine bu sembollerin niçin bu anlamları içerdiklerini araştırmaya ağırlık verdik. Günümüzde de yapıldığı gibi, sembolü mitolojiden ve ritüelden, soyutlayarak, birbirinden bağımsızmış gibi ele alıp incelemek ve aralarındaki bağları görmezden gelmek oldukça sakıncalı bir yöntem olduğundan adı geçen sembolik öğeleri bir bütün içinde incelemeyi hedefledik. Ancak ilk çağ insanlarının yaşam ve düşünüş biçimlerinin, seçtiğimiz yöntemle incelenmesi, konusu, araştırma alanımızın ne denli ürkütücü boyutlarda olduğunu da ortaya çıkardı.

    Mitolojik çıkışlı sanatsal üretilerin -mitolojik anlamın tespiti haricinde herhangi bir yoruma açık olmaması nedeniyle- günümüzün “modern sanat irdeleme metodları “ yardımıyla 30.000 yıl evvelki eserlerinin yorumlaması konusundaki sakıncalar göz önüne alınarak kişisel yorumlar yerine “tarihi kaynakları†konuşturmayı amaçladık.

    Ayrıca bu araştırmamızda, günümüzde hâlâ aynı değerlerle yaşamlarını sürdüren toplulukların mitolojik-sembolik değerlerini, mitoloji ritüel, arkeoloji, antropoloji vs. gibi bilim dallarının birikimlerini yeniden biraraya getirmeye böylece mitolojik söylemlerle onları yansıtmaya yönelik sembolik davranışları (ritüelleri) bir bütün içinde irdeleyen bir metodu benimsedik.
    Sonuç olarak, mitoloji ve sembolün ilk üretilmiş olabileceği tarih ve mekânın kayıp olduğunu göz önünde bulundurarak dünyanın değişik yörelerinden aldığımız örneklerle konuya yaklaşmaya ve dağılmış, yağmalanmış ya da tarihin tahribatıyla tek bir yerde bir bütün halinde barınamamış bir yapbozun bulunan parçalarını biraraya getirmeye çalıştık.

    Mehmet Ateş
    İstanbul 2001


    ÜREME SEMBOLLERİ

    Üst Paleolitik dönem insanlarının en önemli iki tutkusu doğmak veya yeniden doğmak düşüncesi gerek mağara duvar resimleri ve gerekse de mezar mekanlarında gerçekleştirilen sembolik kompozisyonlarla yansıtılmıştır. Boncuk, ağaç, geyik, kuş, yılanımsı şekiller ve kırmızı renk gibi simgeleri kullanan Üst Paleolitik dönem İnsanlarının, doğum olgusunun aktif öğelerini sembolize ederek, gözle görünmeyen bazı biyolojik oluşumları biliyormuş gibi görünmesi oldukça şaşırtıcıdır.

    Ay, spiral, yılan, inci, istiridye, boncuk, geyik, kuş, kırmızı renk vs. gibi unsurların hepsi doğum ve yeniden doğum temasının sembolik öğeleriydi. Ancak bunların arasında son derece gerçekçi, bir o kadar da şaşırtıcı bazı çizimler vardır ki; tarihin bu kayıp dönemlerinde böylesine gerçekçi çizimlerin üretilmiş olması, günümüz insanını şaşkına çevirecek niteliktedir.
    Frolov, Baykal Gölü Üst Paleolitik öreninde bulunan tanrıçaların üzerinde Ay sembollerinin yer aldığını belirtir. Laussel’de de elinde boynuz tutan kadından başka bir de ay tutan diğer bir kadın kabartması bulunur. Bu iki kabartmadan kadının Ay ve boynuzla eşleştirildiği anlaşır. Ancak gene Laussel’de bir plaketin üzerinde başka bir çizim vardır ki, bu kompozisyonda kadın yumurtasının oluşum evreleri resmedilmiş gibi görünmektedir. (Res. 37-38) Böylece Ay, kadın ve doğurgan yumurtalar arasında kurulan bu paralellik daha Üst Paleolitik çağlarda başlamış olduğu anlaşılmaktadır.

    [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]

    Gene Baykal Gölü Marta (Sibirya) Üst Paleolitik örende de 4 yaşlarında raşitik bir çocuk fetüs konumunda ve güneşin yeniden doğduğu yöne, doğuya bakar şekilde bulunmuştu. Çocuğa mamut dişinden 120 boncuktan oluşan bir de gerdanlık takılmıştı. Ayrıca bu mezarda 20 kadın heykelciği ve kemikten yapılmış bir plaketin arka yüzünde sanat tarihinin bilinen en eski spirali (7 sarmallı spiral) (Res. 39) ve onu çevreleyen 3 adet "S" figürü, ön yüzünde de üç adet yılan! benzeri nesne resmedilmişti. Mezarda bol miktarda kırmızı renk veren boya maddesi ve kemikten yapılma kuşlar da bulundu.

    Bu plakete yakından baktığımızda yani yılan benzeri çizimleri dikkatle inceldiğimizde yılan olmadıkları şüphesine kapılmak işten bile değildir. Zira Üst Paleolitik dönem sanatçılarının ne denli başarılı ressamlar oldukları gerek mağara duvarlarına çizdikleri tablolardan gerekse de diğer sanatsal üretilerinden, konu edindikleri nesneleri bire bir tıpkı, yani yanılma payını neredeyse sıfıra indirgeyerek resmettiklerini biliyoruz. Duvar resimlerini böylesine gerçekçi çizen bu insanların yandaki şekilleri de aynı gerçekçilikle yaptıkları açıktır. Konuya bu açıdan bakıldığında bu çizimlerin yılanımsı formlara sahip olmakla birlikte yılan özelliklerinden uzak oldukları görülür. Zira, boyutları, oranları, gözleri, hatta üzerlerindeki deri detayları gibi özellikleriyle bu çizimler yılan imajına maledilemeyecek kadar farklı çizildiklerini ve bu yılanımsı nesnelerin sürekli çoğul olarak resmedildiklerini görürüz.

    Üst Paleolitik dönemlerin bu üstün yetenekli ressamı şayet bir yılan resmi çizmek isteseydi, herhalde resmettiği yılanın tüm özelliklerini, cinsini, oranlarını ayrıntılı olarak tasvir edebilirdi. Söz konusu ressamlar bu yeteneklere sahipti. Peki bu durumda yandaki yılanımsı nesneler neydi? (Res. 40-41)

    [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]

    Ayrıca bu sembolik kompozisyonların yılanların doğal davranışlarını da yansıtmadığını görüyoruz. Örneğin yılanlar toplu halde veya sürü halinde saldırmaz, O zaman belli bir yöne hareketlenmiş bu 3 yılanımsı nesne neydi? Böyleşine özenle çizilmiş bu nesneleri yılan kabul ederek asıl yanılgıya belki de biz düşüyoruz. Zira böylesine çoğul betimlenmelerinin başka bir nedeni olması gerekir. Şayet, burada vurgulanmak istenen şey gerçekten yılan olsaydı, bir adet çizmek yeterli olacaktı. Oysa bu çizimlerde anlatılmak istenen varlıklar bir tek değil sürekli birden fazla yani çoğul olarak gösterilmiş ve sık sık phallos’larla ilişkilendirilmişti. (Res. 42-43)

    [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]

    Bu iki nesnenin birbiriyle eşleştirilmiş olması konuyu daha başka boyutlara taşımaktadır. Kabul etmek güç olsa da, buradaki şekiller yılan değil, tipik sperma çizimleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihin derinliklerinde yaşamış insanların bu türden bilgilere sahip olduklarını düşünmek bile günümüz bilimi için şaşkınlık vericidir.

    Ayrıca tarih öncesi dönemlere ait bu Kızılderili çizimindeki nesneleri de yılan olarak algılamak mümkün görünmemekte ve burada da aynı mantık sergilenmektedir. (Res. 44) Söz konusu yılanımsı şekiller burada da phallos ve yumurtalarla birlikte kompoze edilmişlerdir.

    [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]

    Tüm bunların yanı sıra Üst Paleolitik dönemlerde tipik yılan çizimleri de vardır. Bunlar tartışmasız yılan şekilleridir. Örneğin, Lespugue'te (Haute Pyrenees) bir şaman ayin eşyası olan ve kemikten yapılmış bir phallos’un üzerinde gerçekçi yılan formları çizilmiş olduğu gibi. (Res. 45) Üst Paleolitik dönem ressamı burada da her hangi bir yanılgıya düşmemiş ve tipik yılan resimleri çizmiş ancak bu yılanlar da birden fazla yani çoğul olarak kurgulanmıştır. Burada sperma gibi yılan da Phallos üzerinde gösterilmiş böylece yılan ve sperma arasında ciddi bir eşleştirme olduğu vurgulanmıştır.

    [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]

    Aslında bu kompozisyonlarda bir karmaşıklık yoktur. Bunlar ilk çağların mitolojik sembolik kurgularının yansımalarıdır ve eşleştirme mantığının doğal görüntüleridir. Zira döllenme olgusunun mikro-organik hareketlerinin -spermanın gözle görünmemesinden dolayı- mitolojik anlatımı, ona eş düşecek bir imaj kullanılmadan gerçekleştirilemezdi.
    Bu nedenle ancak doğadan seçilen bir imajla bu olayın mitolojik anlatımı hayata geçirilebileceğinden sperma’nın sembolik olarak, daha bu çağlarda yılanla eşleştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

    Mal'ta (Sibirya) tabletine tekrar dönmek gerekirse bu çizimler aynı zamanda önemli bir rozet taşı niteliğindedir. Örneğin ön tarafta gösterilen cisimlerin tabletin arka yüzünde S şekilleri ve spirallerle eşleştirildiği görülür. Ayrıca “S†formlarının Mezin’de phallos’ların üzerinde gösterilmiş olması da tesadüf olmasa gerek. Bu kompozisyonlar daha sonraki dönemlerde de benzer şekillerde kurgulanmışlardır. (Res. 46)

    [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]
    Prof. P. Graziosi de Porto Batisco Mağarası’nda yılan ve spiral arasındaki ilişkiyi saptamıştır. (Res. 47) Ayrıca Mitolojilerde sık sık spermaların yumurtanın etrafında 7 defa dönerek yumurtayı döllediğinden söz edilir. Bütün bunlar yumurta sperma arasındaki ilişkiyi ve spiralik çizimler de dölleme hareketinin çizimlere yansıtılmış görüntüsü olarak karşımıza çıkar.

    Anlaşılan, Üst Paleolitik zaman dilimi, Neolitik ve ondan sonraki dönem sembolizminin özgün kompozisyonlarının, kurgulandığı çağlardır ve bu çağı takip eden binyıllardaki sembolizmin temel anlamlarının tarihin bu karanlık dönemlerinde üretilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

    Mitolojik anlatıların sembolik resimlere döküldüğü durumlarda da sık sık sperma fikri daha sonraki tarihlerde yılan görüntüsünün ardına gizlenir. Özetle, Üst Paleolitik dönemlerde böylesine gerçekçi sperma çizimleri, mitolojik anlatıların eşleştirme yöntemiyle yılan ve spirallerle temsil edildiğini, bunun sonucunda da asıl anlamın yılan imgesinin arkasında kaybolduğunu görüyoruz.

    Bu çizgiler bizlere ilk çağ insanlarının neleri bildiklerini ve bilgilerini ne şekilde aktardıklarını göstermesine karşın, aşağıda görüldüğü gibi bir takım çentik gruplarından oluşan kompozisyonların içeriklerini anlamak pek mümkün görünmemektedir. St. Germain-la-Riviere Üst Paleolitik öreninde bulunan bu çizimlerin içlerine belli şifreler kazınmıştır, 23 çift şekilden yani 46 adet değişik şifreden oluşan bu kompozisyonlar neyi ifade ediyordu? İnsan kromozomlarını düşündüren bu çizimlerin içeriklerinin çözümlenmesi konusunu, ilgili bilim dalının bilgilerine sunmakla yetiniyoruz. (Res. 48) Söz konusu dönemlere ait olduğu tespit edilen bu türden çizimlerin sık sık karşımıza çıkması da oldukça düşündürücüdür. (Res. 49)

    [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]


    [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]

    Ayrıca, De Morgan’ın bulduğu ve Solutreen döneme (M.Ö.25.000-20.000) ait olduğu tespit; edilen bir taş bıçağın üzerinde birbirine sarılmış bir "çift yılan" figürü de incelemeye değer niteliktedir.

    G.Thomson’un da belirttiği gibi, anlaşılan, eskiler mantık yoksunu yabanıllar değildi. Cro-Magnon iskeletleri üzerinde yapılan bilimsel araştırmalar gösteriyor ki, bu insanlar arasında yaralanma sonucu meydana gelen ölümlerin büyük çoğunluğu savaşların neden olduğu yaralar değil, daha ziyade gündelik kazalardı. Sanıldığı gibi savaş ve vahşete pek fazla zaman ayırmamışlardı. Ayrıca, sanatsal üretilerine bakıldığında son derece duyarlı; doğum, yaşam ve ölüm gibi konuları irdeleyen; neden, niçin gibi soruları kendilerine soran; hastalıklara, hatta ölüme çareler arayan, kısaca düşünen, aklı başında insanlar olarak kabul edebiliriz.




    236 sayfa, 14.8 mb. pdf.

    [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]



    Alternatif Link: [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]

  2. #2
    Üye
    Üyelik Tarihi
    Feb 2016
    Mesajlar
    1

    Seviye: 13 
    Tecrübe: 2,973
    Sonraki Seviye: 4,033

    Beğenmiş
    2
    Beğenilmiş
    0
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu
    selam
    neden kitabı indiremiyorum?

  3. #3
    Mandos
    Guest
    Alıntı memetto Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    selam
    neden kitabı indiremiyorum?
    Sorun nedir acaba? Lİnkte bir sıkıntı görünmüyor.

  4. #4
    Mandos
    Guest
    Alternatif yandex linki ekledim. Oradan da indirebilirsiniz.

  5. #5
    Teknik
    Üyelik Tarihi
    May 2015
    Nereden
    çArşı - Beşiktaş
    Mesajlar
    8,707

    Seviye: 56 
    Tecrübe: 28,525,654
    Sonraki Seviye: 30,430,899

    Beğenmiş
    28,415
    Beğenilmiş
    18,730
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu
    Bu kitapları görünce deli oluyorum yaw biz bunları ne zaman okuyacağız; hangi birini, zaman yok sağol dostum harbiden ille de okunması lazım kitap

FACEBOOK'TA PAYLAŞ

Konuya Mesaj Yazanlar: 2

profesyonel web tasarım
© Copyright 2021. Tüm Hakları Saklıdır. Çizgili Kitap | Çizgili Kitap Forum Kuralları