Konu: Kaptan Amerika Alfa Yayınları Sayı 09

  1. #1
    Admin
    Üyelik Tarihi
    May 2015
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    4,261

    Seviye: 52 
    Tecrübe: 13,862,139
    Sonraki Seviye: 16,259,327

    Beğenmiş
    11,721
    Beğenilmiş
    48,470
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    1 Konu

    * Görüntüyü açabilmek için konuya Like verilmeli *
    Konu Ercu unlu tarafından (27.12.20 Saat 16:30 ) değiştirilmiştir.

  2. #2
    Teknik
    Üyelik Tarihi
    May 2015
    Nereden
    çArşı - Beşiktaş
    Mesajlar
    8,707

    Seviye: 56 
    Tecrübe: 28,527,619
    Sonraki Seviye: 30,430,899

    Beğenmiş
    28,415
    Beğenilmiş
    18,730
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu
    Sevmem Amerikan ama nedense bu siyah beyazları hep okudum, sağol kardeşim

  3. #3
    Aktif Üye
    Üyelik Tarihi
    Sep 2017
    Mesajlar
    1,495

    Seviye: 44 
    Tecrübe: 3,610,535
    Sonraki Seviye: 4,297,834

    Beğenmiş
    5,231
    Beğenilmiş
    4,355
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu
    Amerika'nın gücünün % 50 si propagandadır sözünün belki çizgi roman dünyasına yansımış hali diyebiliriz Kaptan Amerika için.
    Bende siyah beyaz Kaptan Amerika'ları daha çok sevenlerdenim eski alışkanlıklardan olsa gerek.
    Kendimi bazan bir " Luddisit " gibi görmüyorda değilim.
    Teknoloji karşıtlığı değil haliyle benimkisi daha küçük bir alanda eskiye bağlılık kapsamında.
    Çizgi roman sever olarak her türlü çizgi romanı büyük bir sanat eseri gibi görerek kabul edenlerdenim.
    Ne varki çizgi romanların arkasına gizlenen yada bir komplo teorisi gibi olduğunu düşündüğümüz emelleri kısa vadede yadsımaktan da kendimi alamasamda zamanla komplo teorileri sanki " komplo realitesine " dönüşüyor.
    Üstelikte bu günlerde.
    Bu anlamda işin salt sanatsal yönünde kalmak benim açımdan daha iyi bir fikir sanırım.
    İnsanoğlunun iyi , doğru ve güzeli arama serüveninde kullandığı araçların amacın önüne geçmesi hatta amacı perdelemesi , araçların tabulaştırılması , kutsanması , idealize edilmesi ve farklı paradigmalarla realizasyondan uzaklaşılması sürecinde sanat öze ve doğruya dair temel olarak kabul edilmesi gerekir.Eğer güzellik yoksa estetik unsurlar yoksa ilerlemeden , özgürleşmeden , yaratıcılıktan bahsedilebilmesi mümkün değildir.Kent mimarisi bu anlamda yaşayan insanların yansıması gibidir.
    Kutu kutu binaların diktörgen şekilli beton yapıların , estetik hiç bir değeri olmayan yükseltilerin insana özelde genelde ise insanlığa bir katkısı olabileceğini varsaymak doğallıktan uzaklaşma ile eşdeğerdir.
    Doğada her şey farklı bir görünümdedir.
    Tekdüzelik göremezsiniz.
    Sanki her şey ayrı bir canlılık , enerji ve zenginlik katmak istemektedir.
    İnsan ürünü olan şeyler hariç.
    Alt alta , üst üste oturan bireylerin yaşamı eve sığarmı ? Karantina tedbirlerine rağmen kendisini dışarı atan insanoğullarımızdan yakınen görülmektedir.
    Bir çelişki içinde değilim yada çevremi saran bir dilemmadan söz edebilmekte olası değil.
    İkircikli bir tavır yada durgunluk içinde de değilim.
    Kendime dair topluma dair her arayışın insanı daha da insan yaptığının derin idraki içindeyim.
    Düşündüğümüz şeyler , yazabildiklerimiz , ortaya koyduklarımız , amaçlarımız ve , ve'ler , doğanın bir parçası olduğumuzun farkında olmanın derin bütünlüğü içindeyim oysa çoğu zaman.
    Hangi felsefe oyalar beni bazan bilmiyorum.
    Hangi bilgi daha yücedir bir halk türküsünden çoğu zaman ayırtedemiyorum.
    Yılların , asırların arasından süzülüp gelen coşkusuyla , devinimsel bilgi bütünlüğüyle , kucaklayıcı dokusuyla aradığım şey acaba her zaman gözümün önündemiydi yoksa.
    Bedri Rahmi gibi bir kıvamda şairliğim olmadığı için utanamasam da çoğu zaman insanlığımdan utanıyorum bir köy türküsünde.
    Asırları aşıp gelen unutulmuş bir bilgelik.
    Aydınlanma her yerde aslında bir ve bütünlük içinde.
    Birunu ve İbni Sina arasında belki bir posta güvercini trafiğinde.
    Yaşam bütün kodları ile sırların sırrı insanda.


    Aydın BOYSAN rahmetli müthiş bir kalemdi.
    Binlerce fıkrayı ezbere bilirdi.
    Yaşanmışlıkları ve deneyimleriyle bir hayat ansiklopedisi gibiydi.
    Ondan okuduğum bir fıkrayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
    Bilirsiniz İskoçlar biraz tutumlu ve hesaplı olurlar.( Cimri demeyelim tutumlu daha olağan şüpheli .)
    İskoçyalı bir dostumuz yine oldukça tutumlu mutfağa dadanmış bir fareyi kapanla yakalayacak ancak peyniri kapana koymaya kıyamıyor onun yerine bir peynir resmini kapana koyuyor.
    Ertesi gün kapanda bir fare ancak " kapana kısılan bir fare " resmi.

    Nasreddin Hoca bir gün ağacın altında ibadetini yapmaktadır.
    Ağacın üzerinde başka birisinin olduğundan haberi yoktur.
    İbadetini bitirdikten sonra dua etmeye başlar.
    "Allah'ım dualarımı kabul et " der.
    Ağaçta ki adam" kabul etmem " der.
    Hoca bir daha "kabul et Ya Rabbül Alemin."
    Ağaçta ki adam yine " kabul etmem."
    Hoca bir daha "dualarımı kabul et ya Rabbi."
    Ağaçtaki adam yine görünmeden "kabul etmem " deyince Hoca sinirlenerek "kabul etmezsen etme zaten abdestsiz namaza durmuştum " der.

    Bu değerli çalışma için çok teşekkür ederim Ercü bey üstadım.

FACEBOOK'TA PAYLAŞ

Konuya Mesaj Yazanlar: 2

profesyonel web tasarım
© Copyright 2021. Tüm Hakları Saklıdır. Çizgili Kitap | Çizgili Kitap Forum Kuralları