lanet olsun, saat neredeyse dört ve güneş hala ensemi pişiriyor. ailemle bu berbat şehre ilk geldiğim günlerde güneşin doğuşuna hayran kalmıştım halbuki, şimdiyse tepemden çekilsin diye dua ediyorum. dua ediyorum evet, onüç yaşımdan beri ilk kez..hem de sadece güneşin sıcağından kurtulmak gibi çocukça bir sebepten değil. çocukluğumun geçtiği mahallenin en kirli sokağında oturan o küçük yahudi çocuk (adı benjamin ya da benedict'ti ya da işte her ne haltsa) bana nasıl dua etmem gerektiğini anlatmaya kalkmıştı bir keresinde de sol elimi bir hafta kullanamayacağım bir yumruk oturtmuştum çilli suratının ortasına. ne ailem ne de kilisenin o iyiliksever rahibi beni dua etmeye ikna edememişken bu ufak tefek italyan göçmeni nasıl cesaret ediyordu buna. şimdi düşünüyorum da sanırım hatalı olan bendim, iyiliğimi isteyen kim varsa bir şekilde hepsini cezalandırmanın bir yolunu buldum kırkbeş yıl boyunca..
(yayılıyor, gittikçe beyaz alanları hakimiyetine alıp kırmızıya boyamakla meşgul. ipek yırtılmasının o baş döndüren sesi kulağımdan gitmiyor, bu en sevdiğimdi, en beyaz. aldo'nun tezgahından çıkmış en iyilerden biriydi. lanet kırmızı bunların hiç birini umursamadan hızla yayılıyor)
kırkbeş yıl verdim bu lanet şehre, atalarımın geldiği topraklarda bir zamanlar ortalama ömür bu kadarmış zaten ama 'büyük elma'ya gelip düzen kuran ve yeni gelenlere refah bir yaşam sağlamaya çalışan o azizler sayesinde biz de normal dünyaya ayak uydurup uzun ömürler yaşamaya başlamıştık nihayet, hatta büyük babam az kalsın doksan yaşını görecekti komşusu olacak o lanet zenci kadınla tartışıp oğluna kendini kurşunlatmasaydı. mesleğe girmemin önünü açmaktan başka bir işe de yaramamıştı ihtiyarın ölümü, ilk cinayetim bir zenciye kısmet oldu böylece. sanki o barut kokusunu duyuyorum hala, kan kokusuna yakışan en güzel sos baruttur kim ne derse desin. o günden beri kaç kişi öldürdüğümü hiç kimse tam olarak bilmiyor, herkesin cebimdeki at yarışı notlarını yazdığımı sandığı o küçük defter hariç. biraz takatim olsa çıkarıp tekrar bakmak isterdim doğrusu ama bu kahrolası güneşten gözümü bile açamıyorum artık. sahildeki en lanet olası bankta oturduğuma artık eminim ve şu da kesin ki bu benim günüm değil.
(gri gölgelere saklanarak görmemesi gerekenlerden gizlediğim kırmızılık artık iyice kendini gösteriyor, beyazı da o kadar umursamıyorum şimdi doğrusu. daha önce başıma gelmemiş olması çok saçma, dikkat etmediğim tek seferde bu geldi başıma, lanet olsun)
(ilüstrasyon/timur khan)
dün akşam barda frankie'den aldığım puro iç cebimde mi acaba, sağ kolum külçe gibi, bir kaldırabilsem bakacağım. hadi biraz daha gayret et ihtiyar katır bari kendin için bunu yap şu son anlarında. evet işte oluyor, bir kaç santim sonra o küba güzelini cebimden çıkarıp yakamasam da ağzıma koyabileceğim. hem belki bu lanet olası güneş sayesinde altın zippo'mu kullanmama bile gerek kalmadan yanar kendiliğinden. evet işte oldu, bugünün tek güzel gelişmesi belki de şu puro.. hay aksi şeytan bu bankta eskisi gibi oturup o dev şilepleri seyrederken at pisliğinden farksız tütünleri kağıda sarıp içtiğimiz günler daha mutluydum sanırım, en azından sağ tarafımda bir kırkbeşlik deliği yoktu. o kısa boylu şeytan beni pis avladı, ben, yılların kurt tetikçisi roby bu şekilde gafil avlanmamalıydım.
(artık ipek gömleğimin rengi tamamen kırmızı, kanı durdurmanın bir yolu yok ve bu kadar çok kan kaybeden adamın ölmesi kaçınılmazdır diyen amcamın bilgeliğini sorguluyorum)
kurşun sağ kolumu deldikten sonra karnıma girmiş olmalı, o adamın tek el ateş ettiğine eminim. neyse ki hepsinin işini bitirdim daha gücümün tamamını kaybetmemişken. o çöp dolu ara sokaktan çıkıp ana caddeyi nasıl geçtim inanamıyorum. şimdi çocukluğumdan beri oturmayı en sevdiğim bankta okyanusa bakıyorum, tanrım ne manzara ama..dudaklarımda kumarbaz arkadaşımın ikramı bir puro ve karnımda bir mermiyle son olmamasını umduğum nefeslerimi zar zor alırken az önce dua bile ettim. şu güneş biraz rahat bıraksa beni belki de hayatta kalmayı daha çok arzulayacağım. en sevdiğim ipek gömleğimi deldi adi herif.. ve kolum artık hiç kıpırdamıyor.. bari şu puroyu yakabilseydim..
- bayım, ateşini..