Sokağın tam ortasında duruyordu arabası. Bizimki ise ortalıkta yoktu. Ağzına kadar dolu çekçeğin yanına gelince durup etrafıma bakındım. Neredeydi bu deli kız?
Sabahtan akşama kâğıt toplayan Şarkı'yı herkes severdi. Taş çatlasa yirmi yaşında falandı. Üstelik kurt gibi de akıllıydı. Konu komşuya hatır sormadan geçmezdi sokaktan. Biraz ağzı bozuktu ama harbi kızdı. O gamzeli gülüşüne tav olmayan yoktu. Hele o canına yandığımın gözleri! Laf aramızda abayı yaktım ben buna. Artık her gün yolunu gözlüyordum, biraz geç kalsa aklıma kötü şeyler geliyordu.
Bazı günler yukarı çağırıyorum onu. Koştura koştura gelip biriktirdiğim gazeteleri alıyor. Kızı her gün karşımda görmek için günde on gazete almaya başladım.
İki ay önce gözüm gibi koruduğum çizgi romanlarımdan birini verdim ona. Hayatında hiç Red Kit okumamış. "Çizgi roman bilmem ama bakarım," diyerek aldı elimden. İki gün sonra bir akşam vakti bunun sesini duydum. Evin önünde durmuş, bana sesleniyordu.
"Romancı abi!"
O gün balkona nasıl çıktığımı hatırlamıyorum.
Fosforlu bakışlarını yukarı diken kız, ağzından düşürmediği sigarasından bir nefes çekti.
"Şu çizgili kitaptan var mı daha?"
"Yaşasın!" dedim içimden, "körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz."
Böylece Red Kit koleksiyonum hızla erimeye başladı. Günaşırı kapıma dayanan kıza Tommiks verecek oldum, istemedi. Red Kit'ten başkasını okumazmış. Allah sizi inandırsın, o günden sonra Daltonları bile kıskanmaya başladım.
Bir gün, bunu kapı ağzında lafa tuttum.
"Nesini sevdin Red Kit'in?"
Elindeki çizgi romana bakan kızın yüzüne buruk bir gülümseme yayıldı.
"O da benim gibi tek tabanca takılıyo be. Onun Düldül'ü var, benim de çekçeğim! Bir de şu şapşal Rintin'e çok gülüyom. O adam her maceranın sonunda batan güneşe doğru yürüyo, ben yalnız bir kovboyum diyo ya! Ben de öyleyim be abi!"
Ansızın bir araba sesiyle sıçradım. Sokağa dalan koca bir cip gelip çekçeğin dibinde durdu. Ben böyle hayvani dört çeker görmedim, ne cipmiş!
"Çek şunu önümden!"
Kornayı öttürüp duran sürücü kadına elimle beklemesini söyledim. Tam çekçek arabasını yana kaydırırken, bizimki karşı apartmandan fırladı. Eli kolu dopdoluydu.
"Geliyom abla!"
Kız telaşla koştururken, elindeki gazete tomarlarını yere düşürdü.
Cipin sahibi şirretleşti birden.
"Bıktık sizlerden, öfff!"
Yerdeki gazeteleri toplamaya çalışan Şarkı'nın sesi de sert çıktı.
"Biz de sizden bıktık be! Bekle biraz, gebermezsin!"
Arsız kadın, arabayı kızın üstüne sürmeye yeltenince cipin önüne atladım. Beni yana iten Şarkı, "Gel lan kaltak!" diye diklendi sürücüye. "Gel de belanı bul!"
O güne kadar hiç duymadığım küfürleri sıralıyordu bizimki. Cipi tekmelemeye başlayınca koluna yapıştım. Başını derde sokmasını istemediğim için yolun kenarına sürükledim onu. Bana da direnen kız, delirmişti sanki.
"Bırak da şunun ağzını yırtayım!"
Cipin sahibine gidin dercesine el kol işareti yaparken, bizimkinden yumruk bile yedim.
İkimize de sunturlu bir küfür savuran kadın, gazlayıp gitti.
Cipin üstünden geçtiği gazeteleri toplamaya çalışan kız, saydırmaya devam ediyordu. Birden doğrulup öfkeyle baktı suratıma.
"Yazıklar olsun sana be! O bana verdiğin Red Kit'leri sen hiç okumamışsın abi! Okusaydın beni tutmazdın. O kahpe Dalton karısı beni gömdü! Sen de buna izin verdin!"
O günden sonra uğramaz oldu sokağa. Bense Red Kit koleksiyonumu bir kutuya yerleştirip kapı ağzına iliştirdim.
Yıllar geçti! Ne Kalamiti geldi ne de o sesi duydum bir daha.
"Romancı abi! Romancı abi!"