Bardaktan boşanırcasına yağan o günü anımsıyorum. Çavlı eteklerine kadar bulutlara gömülmüş. Gök gürlemeleri, şimşekler ara vermeden, birbiri ardına ekleniyor. Deniz kudurmuş. Her yan bembeyaz, dalga kesmiş. Kayalıklardaki çekeklere zorlukla, saatler süren manevralarla yanaşıyor Pişkinler takası. Necmettin Kaptan usta denizci. Ama gel gör ki, deniz öfke kusuyor. Dalgalar kudurmuş köpek gibi. Bellerinden kalın halatlarla bağlı adamlar, ellerinde tuttukları kalın çelik halatları, teknenin yanlarındaki çengellere takmaya uğraşıyorlar. Ayaklarının dibinde patlayan dalga, uzun iç donlarını, sarı yün iç çamaşırlarını sırılsıklam ediyor. Ayakları olabildiğince kırık, dalga çarpmadan önce sağlam durmaya çalışıyorlar. Ama faydasız, yere yuvarlanıyor birisi. Dizini taşlara çarpıyor, dizinden ince bir kan sızarken doğruluyor. Tekrar tekrar deniyorlar. Sonunda halatları yanlara takmayı başarıyorlar. Halatlar yanlardaki çeki kancalarına takılır takılmaz üç kollu ırgat hızla dönmeye başlıyor. Kalın merteklerde koca koca, kuvvetli adamlar. Koştururcasına çeviriyorlar ırgatın kalın vira tomruğunu. Birkaç palangayla kırılan çelik halat, teknenin ağırlığıyla gerilmiş, arada bir mekanizmadan tuhaf çatırtılar geliyor. Halat, palangalardan geçip, dönen tomruğa sarılıyor. Pişkinler’in yanlarında, devrilmesin diye bel vermiş, sırt vermiş, yüzleri denizin tuzlu sularıyla, aralıksız yağan yağmurla ıslak adamlar, milim milim, beyaz, mat bir maddenin sürülü olduğu felenklerin üzerinde kayarken, kamaradan Ercan bana bir çizgi roman sallıyor, gülümseyerek. Koca tekne, yağlı felenklerin üzerinde parmak parmak kayıp, denizden çıkıyor. Yarısına kadar denizden çıkınca o, güvertede beliriyor. Aşağıya eğilip, ıslanmış bir Tom Miks uzatıyor. Boyum kısa, yetişemiyorum. Sıçrıyorum. Ucunu hafifçe tutunca çekiyorum. Yakaladım. Aşağıya düşerken, ayaklarım ıslak kayaya değer değmez kayıp yere yuvarlanıyorum. Kitap elimden fırlıyor. Dalgaların ortasına düşüyor. Bir an arkasından atlamak geçiyor içimden. Yay gibi kuruluyorum. Tam fırlayacakken, arkamdan çelik gibi bir el, pantolonumun kemerinden yakalıyor. Kitap beyaz dalgalara bata çıka kıyıdan uzaklaşıyor. Dönüp bakıyorum; Necmettin Kaptan.