Yüzyılın En İyi Bilimkurgu Öyküleri Pdf: [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]
Yirminci yüzyıl bilimkurgunun temellerinin atıldığı, pulptan ciddi edebiyata evrildiği ve tüm zamanların en popüler türlerinden birine dönüştüğü bir zaman aralığı. Bu yüz senelik süreç içerisinde tür kendisine ait bir geçmiş oluşturdu ve toplu bir yaklaşımla ele alınabilecek hale geldi.
Yüzyılın En İyi Bilimkurgu Öyküleri’nde Orson Scott Card bu türü ve dolaylı olarak da kültürü dönüştüren yazarları ve onların öne çıkan öykülerini titizlikle seçip eşsiz bir panorama sunuyor. Card’ın dediği gibi bu derleme, “Bir hazine. Bir mücevher koleksiyonu.”
Isaac Asimov, Arthur C. Clarke, Robert A. Heinlein, Ursula K. Le Guin, Ray Bradbury, Frederik Pohl, Harlan Ellison, George Alec Effinger, Brian W. Aldiss, William Gibson & Michael Swanwick, Theodore Sturgeon, Larry Niven, Robert Silverberg, Harry Turtledove, James Blish, George R. R. Martin, James Patrick Kelly, Karen Joy Fowler, Lloyd Biggle, Jr., Terry Bisson, Poul Anderson, John Kessel, R.A. Lafferty, C.J. Cherryh, Lisa Goldstein ve Edmond Hamilton.
Öykü derlemeleri konusunda çoğunca bireysel eserlerin yer aldığı, okunduğu, talep gördüğü piyasa içerisinde dikkate değer bir çalışma olmuş. Bilimkurgu türüne kazandırdığı eserler göz önüne alındığında İthaki Yayınları bu kitapta cidden başarılı bir çalışma ortaya koymuş.
İçinde 27 öykü barındıran eser, adının hakkını verircesine 700 sayfalık bir kalınlığa sahip. Ayrıca her öykünün başında yazarına dair kayda değer bir biyografi de bulunuyor. Kitaba şöyle bir göz attığımızda, birçok öykünün dilimize ilk kez çevrildiğini fark edip mutlu oluyoruz. Asimov’un Robot Rüyaları, Heinlein’ın Siz Zombiler!‘i, Poul Anderson’ın Bana Joe Deyin‘i ilk göze çarpanlar arasında. Tabii daha önce başka eserlerde okuma şansına eriştiğimiz öyküler de var. Arthur C. Clarke’ın Tanrının Dokuz Milyar Adı, Brian W. Aldiss’in Bir İnsanın Yerini Kim Alabilir ki’si, Ursula K. Le Guin’in Omelas’ı Terk Edenler‘i bunlardan bazıları. Her biri başka dünyalara ve maceralara yelken açtıran öyküler, tematik anlamda da bir hayli zengin. Orson Scott Card, birbirini çağrıştıran öykülere yer vermeyerek doğru bir hamle yapmış. Bu sayede her öyküden farklı bir lezzet alabiliyorsunuz. Zaten derlemelerin (antoloji) en güzel yanı da bu olsa gerek. Adeta bir hazine sandığı gibiler. Çünkü içinden mutlaka hoşunuza gidecek bir şeyler çıkıyor.
Bilimkurgu, 20. yüzyılla birlikte yazın alanında adını duyurmaya başlayan nispeten genç bir tür. Ortaya çıktığı ilk dönemlerde, yazın aristokrasisi tarafından her ne kadar “ucuz kurgu” olarak yaftalanıp görmezden gelinse de üretkenliği, içsel devingenliği, modern çağın tinsel atmosferini yansıtmadaki başarısı ve kalem koşturma alanındaki enginliğiyle her daim ayakları üzerinde durmayı ve toplumsal etkisini genişletmeyi bildi. 1950’li yılların sonuna değin özellikle Isaac Asimov, Arthur C. Clarke, Robert A. Heinlein, Poul Anderson, Fredric Brown, Ray Bradbury, gibi usta yazarların himayesinde altın çağını yaşayan bilimkurgu, hem bir tür olarak yazın dünyasına yuvalanmayı başardı, hem de diğer türlerden ayırt edici niteliğini belirginleştirip keskinleştirdi.
Yeni Dalga (New Wave), 1960 ve 1970’lerde bilimkurguya yeni bakış açılarının getirildiği, deneysel metinlerin öne çıktığı bir akımdır. İçinde birçok tema ve türden eser bulundurur ancak bunlar genelde katı bilimkurgu (hard sci-fi)* çerçevesinde olmaz. Yeni dalgacılar teknolojik gelişmelerin değil; politika, psikoloji, toplum bilim gibi sosyal bilimlerin ya da felsefenin öne çıktığı ve genelde alternatif toplum biçimlerinin sorgulandığı kurgulara önem verirler. Bu teknoloji karşıtlığında, doğaya dönüşün kurtuluş olduğunu söyleyen William Morris’in etkisi de yadsınamaz. Akımın en önemli temsilcisi J. G. Ballard, bilimkurgunun uzaya sıkışıp kalmaması gerektiğini savunur. “Asıl yabancı gezegen dünyamızdır,” der ve geleceğin bugünü anlamakta geçmişten daha etkili bir araç olduğunu vurgular. Böylelikle feminizm, lgbti, beat, punk ve anarşizm gibi birçok alt kültürü de içinde barındırır. Bu dönemde bilimkurgunun tanımı genişlemiş ve farklı bir boyuta evrilmiştir.
*Katı Bilimkurgu (Hard Science Fiction): Katı bilimkurgu eserlerinde fizik, kimya, astrofizik kuralları tamamen uygulanır ve bu kurallar detaylı bir şekilde anlatılır. Bu anlatımlar, bilimsel kurallar ile tutarlılık gösterirken bir yandan bilimin gelişmesine de ışık tutar. Isaac Asimov, Arthur C. Clarke, Larry Niven, Robert J. Sawyer, Stephen Baxter, Kim Stanley Robinson gibi yazarlar katı bilimkurgu kurallarını eserlerinde kullanmışlardır.
80’lerden itibaren varlığını hissettirmeye başlayan Medya Kuşağı ise, okuruna hızla gelişen teknolojik bir dönemin göbeğinden sesleniyordu. Dolayısıyla bilimkurgu yazını için 20. yüzyıl, hem var olma hem de kendine yeni alanlar yaratma serüveni bakımından hayli önemli bir zaman aralığıydı.
"Medya, hükümetler, büyük şirketler tarafından sahte gerçekliklerin üretildiği birtoplumda yaşamaktayız. Oldukça karmaşık kişiler tarafından oldukça karmaşık gereçler kullanılarak üretilen sözde gerçekliklerle bombardımana tutulmaktayız. Benim onlarda güvenmediğim şey, hareket noktaları değil, güçleridir." Philip Kindred Dick
Medya Kuşağı ilerleyen teknolojiyi kullanan ve bunun ortaya çıkaracağı olası sonuçlara dair kehanetlerde bulunan bir başlık. Cyberpunk türünde ve ona yakın çerçevede hikayelerin yer aldığı bölümde insanlık çığırından çıkarsa neler olabileceğine dair örnekler var.