Kitabın basım bilgileri
Adı: Trendeki Kız
Yazar: Paula Hawkins
Baskı tarihi: Mart 2015
Sayfa sayısı: 360
Kitabın türü: Edebiyat, Korku-Gerilim, Polisiye, Roman
Orijinal adı: The Girl on the Train
Çeviri: Aslıhan Kuzucan
Yayınevi: İthaki Yayınları
Rachel her gün aynı trene binip aynı çifti izliyordu. Çiftin başına gelenleri bütün ülke duyduktan sonra, hayatlarına dâhil olmaya karar verdi.
"Büyüleyici, sürükleyici, üst seviye bir gerilim. Mutlaka okuyun!"
-S.J. Watson-
"Hem karakter yaratımı hem olay örgüsü muhteşem, harika bir kitap! Yeni neslin Alfred Hitchcock'u." -Terry Hayes-
"Zeki, gerilim dolu ve baştan aşağıya sürükleyici bir roman."
-Lisa Gardner-
"Aklınızı başınızdan alacak, zekice yazılmış bu psikolojik-gerilim romanı hem muhteşem hem de tren enkazı kadar korkunç!"
-Publishers Weekly-
"Nefesleri kesen bir ilk roman. En dikkatli okurlar bile, Hawkins olayları teker teker açığa çıkarıp, aşkın ve takıntının şiddetle olan kaçınılmaz bağını ortaya koyarken şaşırmaktan kendilerini alamayacaklar." -Kirkus-
"Trendeki Kız, her şeyi anladığınızı düşündüğünüz an sizi farklı bir sürprizle karşılıyor."
-Entertainment Weekly-
(Tanıtım Bülteninden)
Paula Hawkins - Trendeki Kız - Ocr Pdf: [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]
Tarayanı bilmiyorum ben Ocr (Optik Karakter Tanıma) işleminden geçirerek yeniden düzenledim.
NigRa, Trendeki Kız'ı inceledi.
22 Tem 2015 · Kitabı okudu · Beğendi · 8/10
Kitabı almadan önce bu kadar populer olması abartılmış bir reklam olabilir mi diye şüphelerim vardı. Ama kendisine harcanan her dakikayı hak ediyor, kesinlikle çok iyiydi. Anlatım akıcı, kurgu sürükleyiciydi.
Trendeki kız kesinlikle tüm övgüleri hak ediyor. Son kısıma kadar katilden emin olamıyorsunuz, herkesten şüphelendim ben kitap boyunca ki bu da tempoyu çok yüksek tutmuş.
Rachel açısından kocasının kendi evinde bir başka kadınla yaşıyor olduğunu bilmek, daha da kötüsü mutlu olduklarını izlemek çok acı vericiydi bence. Aslında okurken Rachel'ın iyi bir insan olduğunu hissediyorsunuz ama sürekli içip içip Tom ve karısına bulaşması ne kadar çaresiz olduğunu hissettiriyor. Karakterlerin duygu geçişleri çok iyi anlatılmış. Anna karakteri en itici bulduğum karakter oldu.
Tam da denildiği gibi " Her gün önünden geçtiğiniz evlerde aslında neler oluyor? " .
Kitap tam da bunun üzerine yoğunlaşmış...
En yakınlarınızı bile aslında ne kadar tanıyorsunuz?
Görmek istediğimiz kadarını kabullenip kalanını yok sayıp mutluluk oyunu mu oynuyoruz?