Konu: Çizgiromanlarda Teknik Temalar Üzerine

  1. #1
    Ç. R. Düzenleme
    Üyelik Tarihi
    Nov 2015
    Mesajlar
    503

    Seviye: 40 
    Tecrübe: 1,794,855
    Sonraki Seviye: 2,111,327

    Beğenmiş
    2,397
    Beğenilmiş
    2,050
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu




    JP[E]G Üzerine

    N.B.: Bu sayfadaki yazılar t e k n i k detay içerir.

    Ayrıca bu yazı, en eski dostumuz CF' dan Sonar' a ve forumumuzu paylaşımlarıyla âdeta bir {YL|D} tezi kütüphanesine çeviren Melange' ye ve tekniğe aşina arkadaşlara ithaf edilmiştir.


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    I-I - Kuramsal Analiz:

    CDisplay ya da Xml Editor ile görüntülebilen bazı JP[E]Gs, doğrudan doğruya görüntülenemez, şöyle ki:





    Kod:
    Microsoft(R) Windows DOS
    (C)Telif Hakkı Microsoft Corp 1990-2001.
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>REN \*.CBR *.RAR
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>\PROGRA~1\WINRAR\RAR x \*.RAR *.JPG \
    
    RAR 3.60 beta 3    Telif Hakkı (c) 1993-2006 Alexander Roshal    8 May 2006
    Shareware Sürüm           Yardım için RAR -? yazın
    
    
    \Il Grande Blek.RAR içerisinden çıkartılıyor
    
    Oluşturuluyor  \Il Grande Blek                                           Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N101.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N103.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N105.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N107.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N109.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N111.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N113.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N115.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N117.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N119.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N121.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N123.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N125.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N127.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N129.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N131.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N133.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N135.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N137.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N139.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N141.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N143.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N145.jpg                   Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N49.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N51.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N53.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N55.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N57.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N59.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N61.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N63.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N65.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N67.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N69.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N71.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N73.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N75.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N77.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N79.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N81.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N83.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N85.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N87.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N89.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N91.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N93.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N95.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N97.jpg                    Tamam
    Çıkartılıyor   \Il Grande Blek\Il Grande Blek N99.jpg                    Tamam
    Tümü Tamam
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>



    " . " olarak görülmelerinin nedeni_?

    Boyutlar ' Genişlik x Yükseklik ': 0 x 0

    Nokta boyutsuzdur ya, ondandır herhâlde.


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    mspaint.exe:

    C:\Il Grande Blek\Il Grande Blek N99.jpg

    Paint bu dosyayı okuyamıyor.
    Bu, geçerli bir bit eşlem dosyası değil veya bu biçim artık desteklenmiyor.

    Microsoft Office Picture Manager:

    Değişen bir şey yok.






    *.RAR' daki *.JPGs, direkt görüntülenememekle birlikte, " Xml editör misali " *.CBR uzantılı iken pekâlâ görüntülenebildiğine göre, *.JPGs boyutsuz ya da b o z u k olamaz, etc. Öyleyse ne_?

    GUI üzerinden *.JP[E]G dosyadaki Genişlik x Yükseklik üzerine bir şey elde edilemedi diye bir şey yapamayacak mıyız_? Yok. Bir şeyi tutmaya karar verdiğimizde, onu kopartmadan da asla bırakmayız.

    Il Grande Blek.rar:


    [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]

  2. #2
    Ç. R. Düzenleme
    Üyelik Tarihi
    Nov 2015
    Mesajlar
    503

    Seviye: 40 
    Tecrübe: 1,794,855
    Sonraki Seviye: 2,111,327

    Beğenmiş
    2,397
    Beğenilmiş
    2,050
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu
    _ Prehistorik ' Nostaljik ' Analiz:





    MS-DOS dosya formatı 8.3 olduğundan uzun dosya adları bu formata uygun olacak şekilde kısaltılır, ki direkt tespiti müşküldür. Her hâlükârda bu bir sorun da değildir, zira MS-DOS, tek bir komutla, kısaltmaların ne olduğunu sunar, şöyle ki:

    Kod:
    Microsoft(R) Windows DOS
    (C)Telif Hakkı Microsoft Corp 1990-2001.
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DIR \ILGRAN~1 /X
     C sürücüsündeki birimin etiketi yok.
     Birim Seri Numarası: 40DA-CC8A
    
     C:\ILGRAN~1 dizini
    
    02/01/2024  00:00    <DIR>                       .
    02/01/2024  00:00    <DIR>                       ..
    01/30/2024  17:00            24,408 ILGRAN~1.JPG Il Grande Blek N101.jpg
    01/30/2024  17:00            37,705 ILGRAN~2.JPG Il Grande Blek N103.jpg
    01/30/2024  17:00            36,704 ILGRAN~3.JPG Il Grande Blek N105.jpg
    01/30/2024  17:00            36,345 ILGRAN~4.JPG Il Grande Blek N107.jpg
    01/30/2024  17:00            35,974 IL6A1E~1.JPG Il Grande Blek N109.jpg
    01/30/2024  17:00            42,924 IL6AF3~1.JPG Il Grande Blek N111.jpg
    01/30/2024  17:00            35,611 IL6204~1.JPG Il Grande Blek N113.jpg
    01/30/2024  17:00            83,469 IL6A04~1.JPG Il Grande Blek N115.jpg
    01/30/2024  17:00            39,681 IL6214~1.JPG Il Grande Blek N117.jpg
    01/30/2024  17:00            35,785 IL6A14~1.JPG Il Grande Blek N119.jpg
    01/30/2024  17:00            42,340 IL6AF1~1.JPG Il Grande Blek N121.jpg
    01/30/2024  17:00            43,797 IL6202~1.JPG Il Grande Blek N123.jpg
    01/30/2024  17:00            35,713 IL6A02~1.JPG Il Grande Blek N125.jpg
    01/30/2024  17:00            44,209 IL6212~1.JPG Il Grande Blek N127.jpg
    01/30/2024  17:00            36,844 IL6A12~1.JPG Il Grande Blek N129.jpg
    01/30/2024  17:00            35,028 IL6AFF~1.JPG Il Grande Blek N131.jpg
    01/30/2024  17:00            38,250 IL6200~1.JPG Il Grande Blek N133.jpg
    01/30/2024  17:00            37,444 IL6A00~1.JPG Il Grande Blek N135.jpg
    01/30/2024  17:00            37,810 IL6210~1.JPG Il Grande Blek N137.jpg
    01/30/2024  17:00            37,367 IL6A10~1.JPG Il Grande Blek N139.jpg
    01/30/2024  17:00            36,781 IL6AF5~1.JPG Il Grande Blek N141.jpg
    01/30/2024  17:00            38,294 IL6206~1.JPG Il Grande Blek N143.jpg
    01/30/2024  17:00            39,108 IL6A06~1.JPG Il Grande Blek N145.jpg
    01/30/2024  17:00            41,742 IL4A6B~1.JPG Il Grande Blek N49.jpg
    01/30/2024  17:00            39,731 IL2E6B~1.JPG Il Grande Blek N51.jpg
    01/30/2024  17:00            49,726 IL2E63~1.JPG Il Grande Blek N53.jpg
    01/30/2024  17:00            39,481 IL3E6B~1.JPG Il Grande Blek N55.jpg
    01/30/2024  17:00            46,550 IL3E63~1.JPG Il Grande Blek N57.jpg
    01/30/2024  17:00            32,686 IL4E6B~1.JPG Il Grande Blek N59.jpg
    01/30/2024  17:00            34,181 IL227B~1.JPG Il Grande Blek N61.jpg
    01/30/2024  17:00            38,731 IL2273~1.JPG Il Grande Blek N63.jpg
    01/30/2024  17:00            34,464 IL327B~1.JPG Il Grande Blek N65.jpg
    01/30/2024  17:00            38,006 IL3273~1.JPG Il Grande Blek N67.jpg
    01/30/2024  17:00            36,594 IL427B~1.JPG Il Grande Blek N69.jpg
    01/30/2024  17:00            32,702 IL267B~1.JPG Il Grande Blek N71.jpg
    01/30/2024  17:00            33,725 IL2673~1.JPG Il Grande Blek N73.jpg
    01/30/2024  17:00            32,243 IL367B~1.JPG Il Grande Blek N75.jpg
    01/30/2024  17:00            34,998 IL3673~1.JPG Il Grande Blek N77.jpg
    01/30/2024  17:00            32,143 IL467B~1.JPG Il Grande Blek N79.jpg
    01/30/2024  17:00            37,009 IL2A7B~1.JPG Il Grande Blek N81.jpg
    01/30/2024  17:00            33,310 IL2A73~1.JPG Il Grande Blek N83.jpg
    01/30/2024  17:00            36,109 IL3A7B~1.JPG Il Grande Blek N85.jpg
    01/30/2024  17:00            41,377 IL3A73~1.JPG Il Grande Blek N87.jpg
    01/30/2024  17:00            33,191 IL4A7B~1.JPG Il Grande Blek N89.jpg
    01/30/2024  17:00            36,223 IL2E7B~1.JPG Il Grande Blek N91.jpg
    01/30/2024  17:00            39,826 IL2E73~1.JPG Il Grande Blek N93.jpg
    01/30/2024  17:00            37,809 IL3E7B~1.JPG Il Grande Blek N95.jpg
    01/30/2024  17:00            36,805 IL3E73~1.JPG Il Grande Blek N97.jpg
    01/30/2024  17:00           306,427 IL4E7B~1.JPG Il Grande Blek N99.jpg
                  49 Dosya        2,147,380 bayt
                   2 Dizin   12,847,648,768 bayt boş
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>




    Meselâ, Il Grande Blek N99 -> IL4E7B~1.JPG şeklinde kısaltılmaktadır.

    Büyük harf_? MS-DOS, —aslen farksız olsa da— öncelikle büyük harfe çevirerek adlandırır ya da komutları işler, &c.

    IL ne_? Belli ki, Il Grande Blek N99 için kısaltma. Ya " 4E7B "_? *.JPG ' ya da bir başka uzantılı ' dosyanın hexadecimal checksum değeri olduğu ileri sürülse de, aslen dokümantasyonlanmamıştır ' undocumented hash '.

    Akabinde de 8.3 formatına uygun olacak şekilde bir tilda " ~ " ve [1, 2, 3,...]. Uzantının da ilk üç harfi alınır, &c.


    ;................................................. .................................................. ..........................................




    x86 Sembolik Makina Dili:


    Kod:
    	TITLE	JPEGSIZE.asm
    	.386P
    
    INCLUDELIB	MSVCRT
    INCLUDELIB	KERNEL32
    
    if @Version gt 510
    .model FLAT
    else
    _TEXT	SEGMENT PARA USE32 PUBLIC 'CODE'
    _TEXT	ENDS
    _DATA	SEGMENT DWORD USE32 PUBLIC 'DATA'
    _DATA	ENDS
    CONST	SEGMENT DWORD USE32 PUBLIC 'CONST'
    CONST	ENDS
    _BSS	SEGMENT DWORD USE32 PUBLIC 'BSS'
    _BSS	ENDS
    _TLS	SEGMENT DWORD USE32 PUBLIC 'TLS'
    _TLS	ENDS
    FLAT	GROUP _DATA, CONST, _BSS
    	ASSUME	CS: FLAT, DS: FLAT, SS: FLAT
    endif
    PUBLIC	_main
    EXTRN	__imp__perror:NEAR
    EXTRN	__imp___iob:BYTE
    EXTRN	__imp__fclose:NEAR
    EXTRN	__imp__fopen:NEAR
    EXTRN	__imp__fprintf:NEAR
    EXTRN	__imp__printf:NEAR
    _DATA	SEGMENT
    LC2	DB	0aH, 'Usage: jpegsize[.exe] filename.jp[e]g', 0aH, 00H
    LC3	DB	'rb', 00H
    	ORG $+1
    LC4	DB	0aH, 'Attention!', 00H
    LC5	DB	0aH, 'J(width: %u, height: %u)', 0aH, 00H
    _DATA	ENDS
    _TEXT	SEGMENT
    
    _main	PROC NEAR
    	push	ebp
    	mov	ebp, esp
    	sub	esp, 40
    	and	esp, -16
    
    	cmp	DWORD PTR [ebp+8], 2	 ; argc,
    	je	L41
    	mov	DWORD PTR [esp+4], OFFSET FLAT:LC2
    	mov	eax, DWORD PTR __imp___iob
    	add	eax, 64	                 ; tmp71,
    	mov	DWORD PTR [esp], eax	 ;, tmp71
    	call	DWORD PTR __imp__fprintf
    	mov	DWORD PTR [ebp-16], 1	 ; <result>,
    	jmp	L40
    L41:
    	mov	DWORD PTR [esp+4], OFFSET FLAT:LC3
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp+12]	 ; tmp73, argv
    	add	eax, 4	                 ; tmp73,
    	mov	eax, DWORD PTR [eax]	 ; tmp74,
    	mov	DWORD PTR [esp], eax	 ;, tmp74
    	call	DWORD PTR __imp__fopen
    	mov	DWORD PTR [ebp-4], eax	 ; fp, tmp75
    	cmp	DWORD PTR [ebp-4], 0	 ; fp,
    	jne	L42
    	mov	DWORD PTR [esp], OFFSET FLAT:LC4
    	call	DWORD PTR __imp__perror
    	mov	DWORD PTR [ebp-16], 1	 ; <result>,
    	jmp	L40
    L42:
    	lea	eax, [ebp-12]	         ; tmp77,
    	mov	DWORD PTR [esp+8], eax	 ;, tmp77
    	lea	eax, [ebp-8]	         ; tmp78,
    	mov	DWORD PTR [esp+4], eax	 ;, tmp78
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp-4]	 ; fp, fp
    	mov	DWORD PTR [esp], eax	 ;, fp
    	call	_j
    	test	eax, eax	         ; tmp80
    	jne	L43
    	mov	DWORD PTR [esp], OFFSET FLAT:LC4
    	call	DWORD PTR __imp__perror
    	mov	DWORD PTR [ebp-16], 1	 ; <result>,
    	jmp	L40
    L43:
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp-12]	 ; h, h
    	mov	DWORD PTR [esp+8], eax	 ;, h
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp-8]	 ; w, w
    	mov	DWORD PTR [esp+4], eax	 ;, w
    	mov	DWORD PTR [esp], OFFSET FLAT:LC5
    	call	DWORD PTR __imp__printf
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp-4]	 ; fp, fp
    	mov	DWORD PTR [esp], eax	 ;, fp
    	call	DWORD PTR __imp__fclose
    	mov	DWORD PTR [ebp-16], 0	 ; <result>,
    L40:
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp-16]	 ; <result>, <result>
    	leave
    	ret
    _main	ENDP
    _TEXT	ENDS
    EXTRN	__imp___errno:NEAR
    EXTRN	__imp__fread:NEAR
    EXTRN	__imp__fseek:NEAR
    EXTRN	__imp___assert:NEAR
    _DATA	SEGMENT
    	ORG $+1
    LC0	DB	'JPEGSIZE.C', 00H
    	ORG $+1
    LC1	DB	'fp && w && h', 00H
    _DATA	ENDS
    _TEXT	SEGMENT
    
    _j	PROC NEAR
    	push	ebp
    	mov	ebp, esp
    	sub	esp, 40
    	cmp	DWORD PTR [ebp+8], 0	 ; fp,
    	je	L4
    	cmp	DWORD PTR [ebp+12], 0	 ; w,
    	je	L4
    	cmp	DWORD PTR [ebp+16], 0	 ; h,
    	jne	L3
    L4:
    	mov	DWORD PTR [esp+8], 10
    	mov	DWORD PTR [esp+4], OFFSET FLAT:LC0
    	mov	DWORD PTR [esp], OFFSET FLAT:LC1
    	call	DWORD PTR __imp___assert
    L3:
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp+8]	 ; fp, fp
    	mov	DWORD PTR [esp+12], eax	 ;, fp
    	mov	DWORD PTR [esp+8], 1
    	mov	DWORD PTR [esp+4], 2
    	lea	eax, [ebp-8]	         ; tmp60,
    	mov	DWORD PTR [esp], eax	 ;, tmp60
    	call	DWORD PTR __imp__fread
    	cmp	eax, 1	                 ; tmp61,
    	je	L5
    	mov	DWORD PTR [ebp-16], 0	 ; <result>,
    	jmp	L1
    L5:
    	cmp	BYTE PTR [ebp-8], -1	 ; f,
    	jne	L7
    	cmp	BYTE PTR [ebp-7], -40	 ; f,
    	jne	L7
    	jmp	L10
    L7:
    	call	DWORD PTR __imp___errno
    	mov	DWORD PTR [eax], 33
    	mov	DWORD PTR [ebp-16], 0	 ; <result>,
    	jmp	L1
    L10:
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp+8]	 ; fp, fp
    	mov	DWORD PTR [esp+12], eax	 ;, fp
    	mov	DWORD PTR [esp+8], 1
    	mov	DWORD PTR [esp+4], 1
    	lea	eax, [ebp-8]	         ; tmp66,
    	mov	DWORD PTR [esp], eax	 ;, tmp66
    	call	DWORD PTR __imp__fread
    	cmp	eax, 1	                 ; tmp67,
    	je	L12
    	mov	DWORD PTR [ebp-16], 0	 ; <result>,
    	jmp	L1
    L12:
    	cmp	BYTE PTR [ebp-8], -1	 ; f,
    	je	L14
    	jmp	L10
    L14:
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp+8]	 ; fp, fp
    	mov	DWORD PTR [esp+12], eax	 ;, fp
    	mov	DWORD PTR [esp+8], 1
    	mov	DWORD PTR [esp+4], 1
    	lea	eax, [ebp-8]	         ; tmp70,
    	mov	DWORD PTR [esp], eax	 ;, tmp70
    	call	DWORD PTR __imp__fread
    	cmp	eax, 1	                 ; tmp71,
    	je	L16
    	mov	DWORD PTR [ebp-16], 0	 ; <result>,
    	jmp	L1
    L16:
    	cmp	BYTE PTR [ebp-8], -1	 ; f,
    	jne	L15
    	jmp	L14
    L15:
    	movzx	eax, BYTE PTR [ebp-8]	 ; f, f
    	sub	eax, 192
    	mov	DWORD PTR [ebp-20], eax
    	cmp	DWORD PTR [ebp-20], 25
    	ja	L36
    	mov	eax, 1	                 ; tmp118,
    	movzx	ecx, BYTE PTR [ebp-20]
    	sal	eax, cl
    	mov	DWORD PTR [ebp-24], eax
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp-24]	 ; tmp119,
    	and	eax, 61167	         ; tmp119,
    	test	eax, eax	         ; tmp119
    	jne	L31
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp-24]	 ; tmp120,
    	and	eax, 50331648	         ; tmp120,
    	test	eax, eax	         ; tmp120
    	jne	L35
    	jmp	L36
    L31:
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp+8]	 ; fp, fp
    	mov	DWORD PTR [esp+12], eax	 ;, fp
    	mov	DWORD PTR [esp+8], 1
    	mov	DWORD PTR [esp+4], 8
    	lea	eax, [ebp-8]	         ; tmp74,
    	mov	DWORD PTR [esp], eax	 ;, tmp74
    	call	DWORD PTR __imp__fread
    	cmp	eax, 1	                 ; tmp75,
    	je	L32
    	mov	DWORD PTR [ebp-16], 0	 ; <result>,
    	jmp	L1
    L32:
    	movzx	eax, BYTE PTR [ebp-8]	 ; f, f
    	mov	edx, eax	         ; tmp78, f
    	sal	edx, 8	                 ; tmp78,
    	movzx	eax, BYTE PTR [ebp-7]	 ; f, f
    	or	eax, edx	         ; tmp80, tmp78
    	mov	DWORD PTR [ebp-12], eax	 ; z, tmp80
    	mov	ecx, DWORD PTR [ebp-12]	 ; z, z
    	movzx	edx, BYTE PTR [ebp-1]	 ; f, f
    	mov	eax, edx	         ; f, f
    	add	eax, eax	         ; f
    	add	eax, edx	         ; f, f
    	add	eax, 8	                 ; tmp84,
    	cmp	ecx, eax	         ; z, tmp84
    	je	L33
    	call	DWORD PTR __imp___errno
    	mov	DWORD PTR [eax], 33
    	mov	DWORD PTR [ebp-16], 0	 ; <result>,
    	jmp	L1
    L33:
    	mov	ecx, DWORD PTR [ebp+12]	 ; w, w
    	movzx	eax, BYTE PTR [ebp-3]	 ; f, f
    	mov	edx, eax	         ; tmp89, f
    	sal	edx, 8	                 ; tmp89,
    	movzx	eax, BYTE PTR [ebp-2]	 ; f, f
    	or	eax, edx	         ; tmp91, tmp89
    	mov	DWORD PTR [ecx], eax	 ;* w, tmp91
    	mov	ecx, DWORD PTR [ebp+16]	 ; h, h
    	movzx	eax, BYTE PTR [ebp-5]	 ; f, f
    	mov	edx, eax	         ; tmp94, f
    	sal	edx, 8	                 ; tmp94,
    	movzx	eax, BYTE PTR [ebp-4]	 ; f, f
    	or	eax, edx	         ; tmp96, tmp94
    	mov	DWORD PTR [ecx], eax	 ;* h, tmp96
    	mov	DWORD PTR [ebp-16], 1	 ; <result>,
    	jmp	L1
    L35:
    	call	DWORD PTR __imp___errno
    	mov	DWORD PTR [eax], 33
    	mov	DWORD PTR [ebp-16], 0	 ; <result>,
    	jmp	L1
    L36:
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp+8]	 ; fp, fp
    	mov	DWORD PTR [esp+12], eax	 ;, fp
    	mov	DWORD PTR [esp+8], 1
    	mov	DWORD PTR [esp+4], 2
    	lea	eax, [ebp-8]	         ; tmp101,
    	mov	DWORD PTR [esp], eax	 ;, tmp101
    	call	DWORD PTR __imp__fread
    	cmp	eax, 1	                 ; tmp102,
    	je	L37
    	mov	DWORD PTR [ebp-16], 0	 ; <result>,
    	jmp	L1
    L37:
    	movzx	eax, BYTE PTR [ebp-8]	 ; f, f
    	mov	edx, eax	         ; tmp105, f
    	sal	edx, 8	                 ; tmp105,
    	movzx	eax, BYTE PTR [ebp-7]	 ; f, f
    	or	eax, edx	 ; tmp107, tmp105
    	mov	DWORD PTR [ebp-12], eax	 ; z, tmp107
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp-12]	 ; z, z
    	cmp	eax, 1	                 ; z,
    	ja	L38
    	call	DWORD PTR __imp___errno
    	mov	DWORD PTR [eax], 33
    	mov	DWORD PTR [ebp-16], 0	 ; <result>,
    	jmp	L1
    L38:
    	mov	DWORD PTR [esp+8], 1
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp-12]	 ; tmp111, z
    	sub	eax, 2	                 ; tmp111,
    	mov	DWORD PTR [esp+4], eax	 ;, tmp111
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp+8]	 ; fp, fp
    	mov	DWORD PTR [esp], eax	 ;, fp
    	call	DWORD PTR __imp__fseek
    	test	eax, eax	         ; tmp113
    	je	L10
    	mov	DWORD PTR [ebp-16], 0	 ; <result>,
    L1:
    	mov	eax, DWORD PTR [ebp-16]	 ; <result>, <result>
    	leave
    	ret
    _j	ENDP
    _TEXT	ENDS
    END

    Compile + Link:





    Her JP[E]G dosyası |FF D8| ile başlar ve |FF D9| ile biter. JP[E]G verilerinde "Marker" denilen çok sayıda |FF YZ| verisi bulunur, ki periyodik JP[E]G bilgi verileridir. Meselâ, |FF D8|, SOI ' Start Of Image ', |FF D9|, EOI ' End Of Image '. Bu iki özel işaretleyicinin, diğerlerinin aksine ne takip eden verileri ' N bytes ' ne de boyutu vardır, &c. Özetle,

    JP[E]G dosya formatı, ki segmentlerden oluşur, ki şudur:

    Dword Header ' T: tip, W: Word ' + N bytes:

    ------------- 1 ---- 1 ---- 2
    Segment |kimliği|tipi||boyutu| + N bytes <-> |FF|T|W| + N bytes

    Her neyse. Teori, ne bitip tükenir ne de anlaşılabilirdir, ki demek ki derhal pratiğe geçilmelidir.


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    Kod:
    Microsoft(R) Windows DOS
    (C)Telif Hakkı Microsoft Corp 1990-2001.
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DEBUG \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
    -L
    -D CS:0100 01FF
    0D86:0100  FF D8 FF E1 00 44 45 78-69 66 00 00 4D 4D 2A 00   .....DExif..MM*.
    0D86:0110  08 00 00 00 02 00 32 01-02 00 14 00 00 00 26 00   ......2.......&.
    0D86:0120  00 00 69 87 04 00 01 00-00 00 3A 00 00 00 00 00   ..i.......:.....
    0D86:0130  00 00 32 30 30 37 3A 30-39 3A 31 37 20 31 32 3A   ..2007:09:17 12:
    0D86:0140  31 39 3A 34 31 00 00 00-FF E0 00 10 4A 46 49 46   19:41.......JFIF
    0D86:0150  00 01 01 01 00 60 00 60-00 00 FF FE 00 1F 4C 45   .....`.`......LE
    0D86:0160  41 44 20 54 65 63 68 6E-6F 6C 6F 67 69 65 73 20   AD Technologies
    0D86:0170  49 6E 63 2E 20 56 31 2E-30 31 00 FF C0 00 11 08   Inc. V1.01......
    0D86:0180  03 48 02 80 03 01 22 00-02 11 01 03 11 01 FF C4   .H....".........
    0D86:0190  01 A2 00 00 01 05 01 01-01 01 01 01 00 00 00 00   ................
    0D86:01A0  00 00 00 00 01 02 03 04-05 06 07 08 09 0A 0B 10   ................
    0D86:01B0  00 02 01 03 03 02 04 03-05 05 04 04 00 00 01 7D   ...............}
    0D86:01C0  01 02 03 00 04 11 05 12-21 31 41 06 13 51 61 07   ........!1A..Qa.
    0D86:01D0  22 71 14 32 81 91 A1 08-23 42 B1 C1 15 52 D1 F0   "q.2....#B...R..
    0D86:01E0  24 33 62 72 82 09 0A 16-17 18 19 1A 25 26 27 28   $3br........%&'(
    0D86:01F0  29 2A 34 35 36 37 38 39-3A 43 44 45 46 47 48 49   )*456789:CDEFGHI
    -
    -S CS:0200 0FFF FF DB
    0D86:0332
    -




    ;................................................. .................................................. ..........................................

    N.B.: MS-DEBUG, adres ve içeriklerini hexadecimal görüntüler ve en sağdakiler de adreslerdeki içeriklerin ASCII sembolleridir.

    [CS|DS|ES|SS]:IP -> [0D86]:0100


    ;--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    _
    IP: |FF D8| -> Start Of Image ' JP[E]G & JFIF dosya kimliği '

    _
    IP+2: |FF E1| -> ' Exif JP[E]G dosyası için ' APP[lication]1 ' JFIF segment ' marker

    IP+4: |00 44| -> Uzunluk: 68 byte ' APP1 ' JFIF segment ' marker 0104 — 0147 offset aralığında, ki demek ki 68 byte. '

    IP+6: Exif Header: |45|78|69|66|00|00| -> Exif|00|00|

    IP+C: TIFF Header: |4D 4D|2A 00|08 00 00 00|

    |4D 4D| -> "Motorola" stil bayt hizalama —big endian— ' |49 49| -> Intel —little endian— '

    |2A 00| -> "Motorola" stil bayt hizalama değişmezi ' |00 2A| -> Intel değişmezi '

    |08 00 00 00| -> IFD0 ' Image File Directory ' için TIFF Header' ın başlangıcından itibaren göreli uzaklık, i.e. IP+14 -> IFD0 offset

    IP+14: |02 00| -> IFD0' ın dizin girişi sayısı 2


    ;""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""" """""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""" """""""""""

    IL4E7B~1.JPG dosyasının IFD0 kayıtları b o z u k. Bu yüzden de daha fazla devam etmiyoruz. Meselâ,

    IP+1E: |26 00 00 00| -> XResolution verisinin TIFF Header' ın başlangıcından itibaren göreli uzaklığıdır. Ne var ki bu offset için:

    IP+32: |32 30 30 37| -> Numerator

    IP+36: |3A 30 39 3A| -> Denominator

    olduğuna göre, XResolution: Numerator/Denominator olur, ki o l a m a z.*

    * Default XResolution —little endian—: 00000048h/00000001h = 72/1

    Zaten bu offsetlerdekiler DWORD numerik değer de değildir, BYTEs' dan müteşekkil tarih & saat & : karakterlerinin ASCII kodudur.

    N.B.: ASCII kodlu sayılar 30h ile 39h arasında değişir ve 0 ile 9 arasındaki sayıları gösterir.


    ;""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""" """""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""" """""""""""

    IP+32: İmajın en son değiştirildiği tarih & saat. 2007:09:17 12:19:41|00| ' 17 Eylül 2007, 12:19:41 '

    |32|30|30|37|3A|30|39|3A|31|37|20|31|32|3A|31|39|3 A|34|31|00|

    _
    IP+48: |FF E0| -> APP[lication]0 ' JFIF segment ' marker

    IP+4A: |00 10| -> Uzunluk: 16 byte ' APP0 ' JFIF segment ' marker 014A — 0159 offset aralığında, ki demek ki 16 byte. '

    IP+4C: Dosya Tanımlayıcı İşareti: |4A|46|49|46|00| -> JFIF |00|


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    IP+51: |01| -> Majör revizyon sayısı: Mutlak 1, aksi hâl hatadır.

    IP+52: |01| -> Minör revizyon sayısı: 0 veya 1 veyahut 2.

    Ergo, JFIF Version: 1.01


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    IP+53: |01| -> X/Y çözünürlük birimi: 00 -> birim yok, 01 -> dots/inch, 02 -> dots/cm

    IP+54: |00 60| -> X-Resolution: 96

    IP+56: |00 60| -> Y-Resolution: 96

    Ergo, çözünürlük: 96 x 96 dpi


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    IP+58: |00| -> Thumbnail genişliği: 0

    IP+59: |00| -> Thumbnail yüksekliği: 0

    _
    IP+5A: |FF FE| -> COM[ment] ' JFIF segment ' marker: Comment

    IP+5C: |00 1F| -> ' COM ' JFIF segment ' marker 015C — 017A offset aralığında, ki demek ki 31 byte. '

    |4C|45|41|44|20|54|65|63|68|6E|6F|6C|6F|67|69|65|7 3|20|49|6E|63|2E|20|56|31|2E|30|31|00|

    LEAD Technologies Inc. V1.01|00|

    _
    IP+7B: |FF C0| -> SOF0 ' Start Of Frame 0 ' marker:

    IP+7D: |00 11| -> Uzunluk: 17 byte ' SOF0 marker 017D — 018D offset aralığında, ki demek ki 17 byte. '

    IP+7F: |08| -> Data precision: Hemen her zaman 8, ' 12 ve 16 çoğu yazılım tarafından desteklenmez '


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    IP+80: |03 48| -> Image Height: 840

    IP+82: |02 80| -> Image Width: 640

    Ergo, 640 x 840 Piksel.


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    IP+84: |03| -> Bileşenlerin sayısı: ' Renk uzayı ' YCbCr veya YIQ ' 1 -> Gri ölçekli, 4 -> CMYK '

    ;»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»» »»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»»

    component Id ' byte ' -> 1 = Y, 2 = Cb, 3 = Cr, 4 = I, 5 = Q

    sampling factors ' byte ' -> bit 0-3 vertical, 4-7 horizontal

    quantization table number ' byte '.


    ;««««««««««««««««««««««««««««««««««««««««««««««««« ««««««««««««««««««««««««««««««««««

    IP+85: |01 22 00| -> Y4

    IP+88: |02 11 01| -> Cb2(2)

    IP+8B: |03 11 01| -> Cr0(2)

    Ergo, YCbCr4:2:0 (2 2)


    ;--------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    _
    IP+8E: |FF C4| -> DHT ' Define Huffman Table ' marker:

    IP+90: |01 A2| -> Uzunluk: 418 byte ' DHT marker 0190 — 0331 offset aralığında, ki demek ki 418 byte. '*

    * DEBUG' da DQT ' Define Quantization Table ' marker: |FF DB| başlangıç offsetinin 0332 olduğuna da dikkat edilmelidir.

    IP+92: |00| -> HT ' Huffman Table ' information

    bit 0..3: HT sayısı (0..3, aksi halde hata)

    bit 4: HT tipi, 0 = DC tablosu, 1 = AC tablosu

    bit 5..7: kullanılmaz, 0 olmalı.

    IP+93: |00| ... |00| -> ' 16 byte ' Sembollerin sayısı

    1..16 uzunluğunda kodlara sahip sembollerin sayısı, bu baytların toplamı ' n ', toplam kod sayısıdır, ki <= 256 olmalıdır.

    IP+A3: |00| ... -> ' n byte ' Semboller

    Artan kod uzunluğuna göre simgeleri içeren tablo ' n = toplam kod sayısı '.


    ;--------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    JP[E]G dosya bilgilerinin elde edilme şekli, özetle budur.

  3. #3
    Ç. R. Düzenleme
    Üyelik Tarihi
    Nov 2015
    Mesajlar
    503

    Seviye: 40 
    Tecrübe: 1,794,855
    Sonraki Seviye: 2,111,327

    Beğenmiş
    2,397
    Beğenilmiş
    2,050
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu
    Embedded Informations:

    Gömülü, gizli, junk bilgiler " [embedded, hidden, garbage] informations; ee.g., logo, banner, splash screen, et al. " herhangi programlar tarafından oluşturulan hemen her çeşit dosyada " *.EXEs, *.COMs, *.DLLs, *.JPEGs,... " bilfiil mevcuttur, ki kurtulmak da —genellikle— müşküldür.

    Meselâ, MS-DOS Prompt " COMMAND.COM " ilk çalıştırıldığında,

    Microsoft(R) Windows DOS
    (C)Telif Hakkı Microsoft Corp 1990-2001.


    logosunu görüntüler, &c.

    N.B.: ' Pek azı hariç ' sanal âlemden hemen hiçbir şey elde edilemez. Misaller:


    ;÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷ ·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·

    Bir platformdaki Question & Answer ne idi_?

    LEAD Technologies Inc. V1.01 ???/ Get rid of Embedded EXIF information

    How come some photos in my gallery are displaying with "LEAD Technologies Inc. V1.01" in between the picture/file name and the rating?? How can I remove it? I did a google search and see that there are many different photo galleries with this as a comment. Is this some kind of hack?

    It's not a hack, it has something to do with a photo editor you used. Some Apps/Camera's write EXIF information (hidden information) in the photo. To delete EXIF information from files on your web server, use * EasyPhpWipeJPG *






    *.PHPs direkt çalıştırılamaz ve ek yazılımların ' {W|LAMP}, EASYPHP,... ' yüklenmesi gerekir.

    ;÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷ ·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·

    Genel bakış

    This online tool removes from photo all embedded information without recompression and without loss in quality

    Exif data remover

    An EXIF Data Remover is a robust tool specifically designed for those concerned with privacy, digital content management, and professional photography. It’s a versatile utility that is vital in the world of digital imagery, especially in this era of rapidly advancing technology.

    What is EXIF data? In simple terms, Exchangeable Image File Format (EXIF) data is the additional information that comes embedded in an image file when a photo is taken using a digital camera or a smartphone. This metadata might include details like the date and time the photo was taken, camera model, exposure, aperture, focal length, and often, GPS coordinates indicating where the photo was shot. While this data can be beneficial, it may also pose privacy concerns or unwanted clutter in certain circumstances.






    Ne deniliyordu_? ' Bak hele! '

    Bu geliştirici, Avrupa Birliği'nin tanımı doğrultusunda kendisini tacir olarak tanımlamıştır.

    Boru mu_? Yok. E.U. : )

    70+ yıldır sunup durduğunuz bu ve benzeri taaffün etmiş balıklarınıza değil, oltalarınıza talibiz. Peki sunacak mısınız ki_? Yok.

    Ha, mademki yok, ne E.U. ne de tanımını tanırız.



    ;÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷ ·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·÷·

    Bir şey elde edilebilen yazılımlarsa, imaj dosyalarından, ' kaldırılması gerekli olmayanlar da dahil olmak üzere ', ne var ne yok kaldırmaktadır.

    Her neyse.

    Özetle, herhangi imaj dosyalarından gömülü, gizli, junk bilgilerin kaldırılması için hiçbir script ya da yazılıma gerek yoktur. Biraz [sembolik] makina dili biraz da imaj dosyası hakkında bilgi yeter de artar bile. : )

    |FF E1| -> ' Exif JP[E]G dosyası için ' APP[lication]1 ' JFIF segment ' marker

    |FF FE| -> COM[ment] ' JFIF segment ' marker: Comment

    Her iki marker kaldırılmalıdır, ki bunun için de, önce CS:017B ' |FF C0| -> SOF0 ' Start Of Frame 0 ' marker başlangıç adresi ' ve sonraki adreslerin içeriği, CS:015A ' |FF FE| -> COM[ment] ' JFIF segment ' marker başlangıç adresi ' ve sonraki adreslere kaydırılmalı, akabinde de CS:0148 ' |FF E0| -> APP[lication]0 ' JFIF segment ' marker başlangıç adresi ' ve sonraki adreslerin içeriği CS:0102 ' |FF E1| -> APP[lication]1 ' JFIF segment ' marker başlangıç adresi ' ve sonraki adreslere kaydırılmalıdır, ki tek bir komut, bütün bu işlemler için yeterlidir, ki şudur:

    MS-DEBUG:

    move M aralık adres

    Ne var ki imaj dosyasının boyutu, 64 KB segment boyutunu aştığından ' BX = 0 d e ğ i l ', bu komut direkt kullanılamaz, bir başka deyişle, kaydırmalar yapılamaz. Peki elimiz kolumuz bağlandı mı ki_? Yok. Öyleyse_? Okus pokus. Nasıl_? Şöyle:

    Kaydırma yapılamıyorsa, atarız olur biter. : )

    i_ İmaj dosya kod uzunluğu değişecek ise:


    Kod:
    Microsoft(R) Windows DOS
    (C)Telif Hakkı Microsoft Corp 1990-2001.
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DEBUG \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
    -L
    -R
    AX=0000  BX=0004  CX=ACFB  DX=0000  SP=FFEE  BP=0000  SI=0000  DI=0000
    DS=0D86  ES=0D86  SS=0D86  CS=0D86  IP=0100   NV UP EI PL NZ NA PO NC
    0D86:0100 FFD8          CALL    FAR AX
    -
    -D CS:0100, 017C
    0D86:0100  FF D8 FF E1 00 44 45 78-69 66 00 00 4D 4D 2A 00   .....DExif..MM*.
    0D86:0110  08 00 00 00 02 00 32 01-02 00 14 00 00 00 26 00   ......2.......&.
    0D86:0120  00 00 69 87 04 00 01 00-00 00 3A 00 00 00 00 00   ..i.......:.....
    0D86:0130  00 00 32 30 30 37 3A 30-39 3A 31 37 20 31 32 3A   ..2007:09:17 12:
    0D86:0140  31 39 3A 34 31 00 00 00-FF E0 00 10 4A 46 49 46   19:41.......JFIF
    0D86:0150  00 01 01 01 00 60 00 60-00 00 FF FE 00 1F 4C 45   .....`.`......LE
    0D86:0160  41 44 20 54 65 63 68 6E-6F 6C 6F 67 69 65 73 20   AD Technologies
    0D86:0170  49 6E 63 2E 20 56 31 2E-30 31 00 FF C0            Inc. V1.01...
    -
    -M CS:0146, 0159 CS:0167
    -
    -E CS:0167 FF D8
    -
    -H ACFB 0067
    AD62  AC94
    -
    -RCX
    CX ACFB
    :AC94
    -
    -W 0167
    4AC94 bayt yazılıyor
    -
    -Q
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>\HEX2DEC.EXE 4AC94
    
    0x4AC94 = 306324
    
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DIR /D \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
     C sürücüsündeki birimin etiketi yok.
     Birim Seri Numarası: 40DA-CC8A
    
     C:\ILGRAN~1 dizini
    
    Il Grande Blek N99.jpg
                   1 Dosya          306,324 bayt
                   0 Dizin   12,712,284,160 bayt boş
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DEBUG \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
    -L
    -R
    AX=0000  BX=0004  CX=AC94  DX=0000  SP=FFEE  BP=0000  SI=0000  DI=0000
    DS=0D86  ES=0D86  SS=0D86  CS=0D86  IP=0100   NV UP EI PL NZ NA PO NC
    0D86:0100 FFD8          CALL    FAR AX
    -
    -D CS:0100, 0115
    0D86:0100  FF D8 FF E0 00 10 4A 46-49 46 00 01 01 01 00 60   ......JFIF.....`
    0D86:0110  00 60 00 00 FF C0                                 .`....
    -
    -Q
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>
    ; Normalde CS:0102, 0147 adres aralığı atılmalıdır, lakin bu da önünde sonunda kaydırma gerektirir, ki demek ki işe yaramaz.
    ; Öyleyse, CS:0100, 0145 adres aralığı atılır ve CS:0146 artık başlangıç adresidir.
    ; CS:0146, 0147 başlangıç adres aralığı |FF D8| -> Start Of Image ' olmalıdır. Hâlihazırdaki içeriği ise |00 00|.
    ; CS:0148, 0159 |FF E0| JFIF segment ' marker aralığıdır.
    ; 0159 — 0146 = 13
    ; |FF C0| -> SOF0 ' Start Of Frame 0 marker başlangıç adresi CS:017B
    ; 017B — 1 — 13 = 0167
    ; CS:0146, 0159 aralığı CS:0167 ve sonrasına taşınmalıdır, ki artık başlangıç adresi de CS:0167 olur, ki komutlar da şudur:

    M CS:0146, 0159 CS:0167

    E CS:0167 FF D8 ; Niçin_? CS:0146, 0147 -> CS:0167, 0168 aralığına taşınmaktadır ve |00 00| değil |FF D8| olmalıdır.


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    ; Başlangıç, şu şekilde de olabilirdi ' ki elde edilecek sonuç da farksızdır ':

    E CS:0146 FF D8

    M CS:0146, 0159 CS:0167


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    -H ACFB 0067
    AD62 AC94

    ; BX:CX = 4ACFB ve imajın başlangıç adresi artık CS:0100 değil, CS:0167. Niçin_? Başlangıç bytes' ı attığımız için. Öyleyse,

    ; BX:CX — 0067 = 4AC94 ' BX:0004, CX:AC94 '

    -RCX
    CX ACFB
    :AC94

    W 0167 ; CS:0167 adresinden itibaren imaj dosyasını diske yaz.






    j_ İmaj dosya kod uzunluğu değişmeyecek ise:

    Kod:
    Microsoft(R) Windows DOS
    (C)Telif Hakkı Microsoft Corp 1990-2001.
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DEBUG \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
    -L
    -R
    AX=0000  BX=0004  CX=ACFB  DX=0000  SP=FFEE  BP=0000  SI=0000  DI=0000
    DS=0D86  ES=0D86  SS=0D86  CS=0D86  IP=0100   NV UP EI PL NZ NA PO NC
    0D86:0100 FFD8          CALL    FAR AX
    -
    -D CS:0100, 017C
    0D86:0100  FF D8 FF E1 00 44 45 78-69 66 00 00 4D 4D 2A 00   .....DExif..MM*.
    0D86:0110  08 00 00 00 02 00 32 01-02 00 14 00 00 00 26 00   ......2.......&.
    0D86:0120  00 00 69 87 04 00 01 00-00 00 3A 00 00 00 00 00   ..i.......:.....
    0D86:0130  00 00 32 30 30 37 3A 30-39 3A 31 37 20 31 32 3A   ..2007:09:17 12:
    0D86:0140  31 39 3A 34 31 00 00 00-FF E0 00 10 4A 46 49 46   19:41.......JFIF
    0D86:0150  00 01 01 01 00 60 00 60-00 00 FF FE 00 1F 4C 45   .....`.`......LE
    0D86:0160  41 44 20 54 65 63 68 6E-6F 6C 6F 67 69 65 73 20   AD Technologies
    0D86:0170  49 6E 63 2E 20 56 31 2E-30 31 00 FF C0            Inc. V1.01...
    -
    -M CS:0146, 0159 CS:0167
    -
    -E CS:0167 FF D8
    -
    -W 0167
    4ACFB bayt yazılıyor
    -
    -Q
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>\HEX2DEC.EXE 4ACFB
    
    0x4ACFB = 306427
    
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DIR /D \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
     C sürücüsündeki birimin etiketi yok.
     Birim Seri Numarası: 40DA-CC8A
    
     C:\ILGRAN~1 dizini
    
    Il Grande Blek N99.jpg
                   1 Dosya          306,427 bayt
                   0 Dizin   12,711,690,240 bayt boş
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DEBUG \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
    -L
    -R
    AX=0000  BX=0004  CX=ACFB  DX=0000  SP=FFEE  BP=0000  SI=0000  DI=0000
    DS=0D86  ES=0D86  SS=0D86  CS=0D86  IP=0100   NV UP EI PL NZ NA PO NC
    0D86:0100 FFD8          CALL    FAR AX
    -
    -D CS:0100, 0115
    0D86:0100  FF D8 FF E0 00 10 4A 46-49 46 00 01 01 01 00 60   ......JFIF.....`
    0D86:0110  00 60 00 00 FF C0                                 .`....
    -
    -Q
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>

    N.B.: BX=0004, CX=ACFB ' 0x4ACFB = 306427 byte ' iken, BX=0004, CX=AC94 ' 0x4AC94 = 306324 byte ' olmuştur, ki bu da imaj dosya kod uzunluğunun değiştiği anlamına gelir.






  4. #4
    Ç. R. Düzenleme
    Üyelik Tarihi
    Nov 2015
    Mesajlar
    503

    Seviye: 40 
    Tecrübe: 1,794,855
    Sonraki Seviye: 2,111,327

    Beğenmiş
    2,397
    Beğenilmiş
    2,050
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu
    I-J - Kuramsal Analiz:

    Scanner, djital kamera ve benzerleri, JP[E]G spesifikasyonuna uygun olarak, bazı garbage codes' ı JP[E]Gs' e eklemektedir, lakin,
    DEBUG [\ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG] & D[UMP] [CS:0100, 017C]

    komutları ile elde edilen JP[E]G garbage codes' ı ' EXIF metadata ' değişmez bir kalıp değildir, i.e., her zaman böyle olmaz.

    Misal için bir başka formunu ele alacağız, ki şudur:


    Kod:
    Microsoft(R) Windows DOS
    (C)Telif Hakkı Microsoft Corp 1990-2001.
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DEBUG \CAPITA~1\CAPITA~1.JPG
    -L
    -R
    AX=0000  BX=0003  CX=7E8F  DX=0000  SP=FFEE  BP=0000  SI=0000  DI=0000
    DS=0D86  ES=0D86  SS=0D86  CS=0D86  IP=0100   NV UP EI PL NZ NA PO NC
    0D86:0100 FFD8          CALL    FAR AX
    -
    -D CS:0100, 01E4
    0D86:0100  FF D8 FF E1 00 AC 45 78-69 66 00 00 4D 4D 2A 00   ......Exif..MM*.
    0D86:0110  08 00 00 00 05 00 1A 01-05 00 01 00 00 00 4A 00   ..............J.
    0D86:0120  00 00 1B 01 05 00 01 00-00 00 52 00 00 00 28 01   ..........R...(.
    0D86:0130  03 00 01 00 00 00 00 00-00 00 13 02 03 00 01 00   ................
    0D86:0140  00 00 00 00 00 00 69 87-04 00 01 00 00 00 5A 00   ......i.......Z.
    0D86:0150  00 00 00 00 00 00 48 00-00 00 01 00 00 00 48 00   ......H.......H.
    0D86:0160  00 00 01 00 00 00 06 00-00 90 07 00 04 00 00 00   ................
    0D86:0170  FC F3 DF 03 01 91 07 00-04 00 00 00 FC F3 DF 03   ................
    0D86:0180  00 A0 07 00 04 00 00 00-FC F3 DF 03 01 A0 03 00   ................
    0D86:0190  01 00 00 00 00 00 00 00-02 A0 04 00 01 00 00 00   ................
    0D86:01A0  9B 03 00 00 03 A0 04 00-01 00 00 00 B0 04 00 00   ................
    0D86:01B0  FF E0 00 10 4A 46 49 46-00 01 00 01 00 48 00 48   ....JFIF.....H.H
    0D86:01C0  00 00 FF FE 00 1F 4C 45-41 44 20 54 65 63 68 6E   ......LEAD Techn
    0D86:01D0  6F 6C 6F 67 69 65 73 20-49 6E 63 2E 20 56 31 2E   ologies Inc. V1.
    0D86:01E0  30 31 00 FF DB                                    01...
    -
    -Q
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>




    IL4E7B~1.JPG ' Il Grande Blek N49.jpg ' dosyası ne ise, CAPITA~1.JPG ' Capitan Miki N78.jpg ' dosyası da odur, i.e., direkt ' doğrudan doğruya ' görüntülenemez, nokta şeklinde görünür, &c.

    IL4E7B~1.JPG dosyasının direkt görüntülenebilmesi için bazı bytes çıkartılmıştı, ki CAPITA~1.JPG dosyası için de aynen böyledir. Ne var ki, bir başka dosya ile uğraşmak gereksizdir, dahası, herhangi dosyalardan bytes çıkartmaktan ziyade eklemek, hem daha önemlidir hem de daha zordur. Bu yüzden bunun da bir misali sunulacaktır.


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    IL4E7B~1.JPG ' Il Grande Blek N49.jpg ' dosyasını MS-DEBUG ile açıyoruz.


    Kod:
    Microsoft(R) Windows DOS
    (C)Telif Hakkı Microsoft Corp 1990-2001.
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DEBUG \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
    -L
    -R
    AX=0000  BX=0004  CX=ACFB  DX=0000  SP=FFEE  BP=0000  SI=0000  DI=0000
    DS=0D86  ES=0D86  SS=0D86  CS=0D86  IP=0100   NV UP EI PL NZ NA PO NC
    0D86:0100 FFD8          CALL    FAR AX
    -
    -D CS:0100, 017F
    0D86:0100  FF D8 FF E1 00 44 45 78-69 66 00 00 4D 4D 2A 00   .....DExif..MM*.
    0D86:0110  08 00 00 00 02 00 32 01-02 00 14 00 00 00 26 00   ......2.......&.
    0D86:0120  00 00 69 87 04 00 01 00-00 00 3A 00 00 00 00 00   ..i.......:.....
    0D86:0130  00 00 32 30 30 37 3A 30-39 3A 31 37 20 31 32 3A   ..2007:09:17 12:
    0D86:0140  31 39 3A 34 31 00 00 00-FF E0 00 10 4A 46 49 46   19:41.......JFIF
    0D86:0150  00 01 01 01 00 60 00 60-00 00 FF FE 00 1F 4C 45   .....`.`......LE
    0D86:0160  41 44 20 54 65 63 68 6E-6F 6C 6F 67 69 65 73 20   AD Technologies
    0D86:0170  49 6E 63 2E 20 56 31 2E-30 31 00 FF C0 00 11 08   Inc. V1.01......
    -
    -H ACFB 007B
    AD76  AC80
    -
    -RCX
    CX ACFB
    :AC80
    -
    -W CS:017B
    4AC80 bayt yazılıyor
    -
    -Q
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DEBUG \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
    -L
    -R
    AX=0000  BX=0004  CX=AC80  DX=0000  SP=FFEE  BP=0000  SI=0000  DI=0000
    DS=0D86  ES=0D86  SS=0D86  CS=0D86  IP=0100   NV UP EI PL NZ NA PO NC
    0D86:0100 FFC0          INC     AX
    -
    -D CS:0100, 011F
    0D86:0100  FF C0 00 11 08 03 48 02-80 03 01 22 00 02 11 01   ......H...."....
    0D86:0110  03 11 01 FF C4 01 A2 00-00 01 05 01 01 01 01 01   ................
    -
    -H 0100 00E3
    01E3  001D
    -
    -H AC80 00E3
    AD63  AB9D
    -
    -RCX
    CX AC80
    :AD63
    -
    -W CS:001D
    4AD63 bayt yazılıyor
    -
    -Q
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DEBUG \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
    -L
    -R
    AX=0000  BX=0004  CX=AD63  DX=0000  SP=FFEE  BP=0000  SI=0000  DI=0000
    DS=0D86  ES=0D86  SS=0D86  CS=0D86  IP=0100   NV UP EI PL NZ NA PO NC
    0D86:0100 FFFF          ???     DI
    -
    -D CS:0100, 011F
    0D86:0100  FF FF FF FF FF FF FF FF-FF FF FF FF FF FF FF 98   ................
    0D86:0110  07 4E 01 AA 0C 14 00 18-00 86 0D FF FF FF FF 00   .N..............
    -
    -S CS:0100 01FF FF C0
    0D86:01E3
    -
    -D CS:01E0 01FF
    0D86:01E0  00 00 00 FF C0 00 11 08-03 48 02 80 03 01 22 00   .........H....".
    0D86:01F0  02 11 01 03 11 01 FF C4-01 A2 00 00 01 05 01 01   ................
    -
    -Q
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>




    Karışık mı_? D e ğ i l. : )

    _


    -H ACFB 007B
    AD76 AC80

    ; IL4E7B~1.JPG' teki CS:0100 - CS:017A aralığı ' ki 017A — 0100 + 1 = 007B byte' tır ' kaldırılmalıdır. Bir başka deyişle_?
    ; IL4E7B~1.JPG' teki |FF C0| -> SOF0 ' Start Of Frame 0 marker başlangıç adresi CS:017B d e ğ i l, CS:0100 olmalıdır.
    ; IL4E7B~1.JPG boyutu 007B byte azalacaktır, H[EX] [add/sub] value1 value2 ile yeni boyut hesaplanmaktadır, ki AC80


    -RCX
    CX ACFB
    :AC80

    ; ' *.EXEs hariç, ki undocumented. ', BX:CX dosya boyutudur, ki IL4E7B~1.JPG' in yeni boyutu da BX:CX=4AC80

    -W CS:017B

    ; CS:017B adresinden itibaren IL4E7B~1.JPG dosyasına yaz.

    _


    -H 0100 00E3
    01E3 001D

    ; IL4E7B~1.JPG' e 00E3 byte eklenecek değil mi_? Herhâlde. Ne var ki, ex nihilo nihil fit. Öyleyse bytes nereden elde edilecek_?
    ; *.EXE & *.COM için PSP ' Program Segment Prefix ' denilen bir bölge üzerinden. Nasıl_? Şöyle:
    ; *.EXE & *.COM için, CS:0000 - CS:007F & CS:0080 - CS:00FF aralıkları, dosya hakkında bazı bilgiler içeren PSP bölgeleridir.
    ; *.EXE & *.COM için, CS:0000 - CS:007F aralığı, yükleme bilgilerini içerir, ki ' eskiden ' undocumented.
    ; *.EXE & *.COM için, CS:0080 - CS:00FF aralığı, komut satırı argümanlarını içerir.

    N.B.: Mevzu [sembolik] makina dili olmadığından, ' *.EXE & *.COM için ' PSP' nin detaylara girilmesi de gereksizdir.

    ; Sözün özü, CS:0000 - CS:00FF aralığındaki bu bytes' ın bir miktarı bize lazım. Ne kadarı_? 00E3 byte, ki 0100 — 00E3 = 001D
    ; Tamam da, bu durumda, PSP denilen bu bölge, yok edilmedi mi ki_? Y o k. Neden_?
    ; IL4E7B~1.JPG, MS-DEBUG' a her zaman CS:0100 adresinden yükleneceğinden, bu bölgenin tekrar oluşturulacağı aşikârdır.


    -H AC80 00E3
    AD63 AB9D

    ; IL4E7B~1.JPG boyutu 00E3 byte artmıştır. Bu durumda nihai dosya boyutu, AC80 + 00E3 = AD63

    -RCX
    CX AC80
    :AD63

    ; BX:CX dosya boyutudur, ki IL4E7B~1.JPG' in nihai boyutu da BX:CX=4AD63

    -W CS:001D

    ; CS:001D adresinden itibaren IL4E7B~1.JPG dosyasına yaz.

    ;................................................. .................................................. ..........................................

    IL4E7B~1.JPG dosyasına eklenecek hex değerleri tablosu:

    Kod:
    E CS:0100 FF D8 FF E1 00 AC 45 78 69 66 00 00 4D 4D 2A 00
    E CS:0110 08 00 00 00 05 00 1A 01 05 00 01 00 00 00 4A 00
    E CS:0120 00 00 1B 01 05 00 01 00 00 00 52 00 00 00 28 01
    E CS:0130 03 00 01 00 00 00 00 00 00 00 13 02 03 00 01 00
    E CS:0140 00 00 00 00 00 00 69 87 04 00 01 00 00 00 5A 00
    E CS:0150 00 00 00 00 00 00 48 00 00 00 01 00 00 00 48 00
    E CS:0160 00 00 01 00 00 00 06 00 00 90 07 00 04 00 00 00
    E CS:0170 FC F3 DF 03 01 91 07 00 04 00 00 00 FC F3 DF 03
    E CS:0180 00 A0 07 00 04 00 00 00 FC F3 DF 03 01 A0 03 00
    E CS:0190 01 00 00 00 00 00 00 00 02 A0 04 00 01 00 00 00
    E CS:01A0 9B 03 00 00 03 A0 04 00 01 00 00 00 B0 04 00 00
    E CS:01B0 FF E0 00 10 4A 46 49 46 00 01 00 01 00 48 00 48
    E CS:01C0 00 00 FF FE 00 1F 4C 45 41 44 20 54 65 63 68 6E
    E CS:01D0 6F 6C 6F 67 69 65 73 20 49 6E 63 2E 20 56 31 2E
    E CS:01E0 30 31 00
    Bu tablo neden oluşturuldu_? Aksi hâlde, MS-DEBUG' a E[NTER] komutu ile CS:0100 - CS:01E2 adres aralığındaki 227 ' 00E3 ' hex değerin tek tek girilmesi gerekir, ki aşikârdır ki, uğraştırıcıdır, dahası E komutu, hafızadaki önceki hex değerini de ekrana gönderdiğinden, karışıklık çıkması da muhtemeldir, meselâ,

    Kod:
    Microsoft(R) Windows DOS
    (C)Telif Hakkı Microsoft Corp 1990-2001.
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DEBUG
    -
    -E CS:0AB0
    0D86:0AB0  06.FC   3E.FD   92.FE   80.FF   75.01   1E.02   26.03   3B.04
    MS-DEBUG, E CS:0AB0 başlangıç komutu ile, CS:0AB0 adresindeki hex değeri ' 06 ' ekrana gönderir ve herhangi bir hex değerin girilmesi için bekler. Peki girilen ne_? FC

    Ardından CS:0AB1 adresindeki hex değeri ' 3E ' ekrana gönderir ve herhangi bir hex değerin girilmesi için bekler, &c, &c.

    Ne var ki bu tablo MS-DEBUG' a kopyalandığında, tek tek ' ve de 227 defa ' girilmesi gereken hex değerleri, MS-DEBUG, şipşak girecektir, ki tablonun oluşturulma nedeni de işte budur.



    Kod:
    Microsoft(R) Windows DOS
    (C)Telif Hakkı Microsoft Corp 1990-2001.
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DEBUG \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
    -L
    -R
    AX=0000  BX=0004  CX=AD63  DX=0000  SP=FFEE  BP=0000  SI=0000  DI=0000
    DS=0D86  ES=0D86  SS=0D86  CS=0D86  IP=0100   NV UP EI PL NZ NA PO NC
    0D86:0100 FFFF          ???     DI
    -
    -D CS:0100, 01EF
    0D86:0100  FF FF FF FF FF FF FF FF-FF FF FF FF FF FF FF 98   ................
    0D86:0110  07 4E 01 AA 0C 14 00 18-00 86 0D FF FF FF FF 00   .N..............
    0D86:0120  00 00 00 05 00 00 00 00-00 00 00 00 00 00 00 00   ................
    0D86:0130  00 00 00 CD 21 CB 00 00-00 00 00 00 00 00 00 00   ....!...........
    0D86:0140  20 20 20 20 20 20 20 20-20 20 20 00 00 00 00 00              .....
    0D86:0150  20 20 20 20 20 20 20 20-20 20 20 00 00 00 00 00              .....
    0D86:0160  00 00 00 00 0D 5C 49 4C-47 52 41 4E 7E 31 5C 49   .....\ILGRAN~1\I
    0D86:0170  4C 34 45 37 42 7E 31 2E-4A 50 47 0D 00 00 00 00   L4E7B~1.JPG.....
    0D86:0180  00 00 00 00 00 00 00 00-00 00 00 00 00 00 00 00   ................
    0D86:0190  00 00 00 00 00 00 00 00-00 00 00 00 00 00 00 00   ................
    0D86:01A0  00 00 00 00 00 00 00 00-00 00 00 00 00 00 00 00   ................
    0D86:01B0  00 00 00 00 00 00 00 00-00 00 00 00 00 00 00 00   ................
    0D86:01C0  00 00 00 00 00 00 00 00-00 00 00 00 00 00 00 00   ................
    0D86:01D0  00 00 00 00 00 00 00 00-00 00 00 00 00 00 00 00   ................
    0D86:01E0  00 00 00 FF C0 00 11 08-03 48 02 80 03 01 22 00   .........H....".
    -
    -E CS:0100 FF D8 FF E1 00 AC 45 78 69 66 00 00 4D 4D 2A 00
    -E CS:0110 08 00 00 00 05 00 1A 01 05 00 01 00 00 00 4A 00
    -E CS:0120 00 00 1B 01 05 00 01 00 00 00 52 00 00 00 28 01
    -E CS:0130 03 00 01 00 00 00 00 00 00 00 13 02 03 00 01 00
    -E CS:0140 00 00 00 00 00 00 69 87 04 00 01 00 00 00 5A 00
    -E CS:0150 00 00 00 00 00 00 48 00 00 00 01 00 00 00 48 00
    -E CS:0160 00 00 01 00 00 00 06 00 00 90 07 00 04 00 00 00
    -E CS:0170 FC F3 DF 03 01 91 07 00 04 00 00 00 FC F3 DF 03
    -E CS:0180 00 A0 07 00 04 00 00 00 FC F3 DF 03 01 A0 03 00
    -E CS:0190 01 00 00 00 00 00 00 00 02 A0 04 00 01 00 00 00
    -E CS:01A0 9B 03 00 00 03 A0 04 00 01 00 00 00 B0 04 00 00
    -E CS:01B0 FF E0 00 10 4A 46 49 46 00 01 00 01 00 48 00 48
    -E CS:01C0 00 00 FF FE 00 1F 4C 45 41 44 20 54 65 63 68 6E
    -E CS:01D0 6F 6C 6F 67 69 65 73 20 49 6E 63 2E 20 56 31 2E
    -E CS:01E0 30 31 00
    -
    -E CS:01BA 01 01 00 60 00 60
    -
    -D CS:0100, 01EF
    0D86:0100  FF D8 FF E1 00 AC 45 78-69 66 00 00 4D 4D 2A 00   ......Exif..MM*.
    0D86:0110  08 00 00 00 05 00 1A 01-05 00 01 00 00 00 4A 00   ..............J.
    0D86:0120  00 00 1B 01 05 00 01 00-00 00 52 00 00 00 28 01   ..........R...(.
    0D86:0130  03 00 01 00 00 00 00 00-00 00 13 02 03 00 01 00   ................
    0D86:0140  00 00 00 00 00 00 69 87-04 00 01 00 00 00 5A 00   ......i.......Z.
    0D86:0150  00 00 00 00 00 00 48 00-00 00 01 00 00 00 48 00   ......H.......H.
    0D86:0160  00 00 01 00 00 00 06 00-00 90 07 00 04 00 00 00   ................
    0D86:0170  FC F3 DF 03 01 91 07 00-04 00 00 00 FC F3 DF 03   ................
    0D86:0180  00 A0 07 00 04 00 00 00-FC F3 DF 03 01 A0 03 00   ................
    0D86:0190  01 00 00 00 00 00 00 00-02 A0 04 00 01 00 00 00   ................
    0D86:01A0  9B 03 00 00 03 A0 04 00-01 00 00 00 B0 04 00 00   ................
    0D86:01B0  FF E0 00 10 4A 46 49 46-00 01 01 01 00 60 00 60   ....JFIF.....`.`
    0D86:01C0  00 00 FF FE 00 1F 4C 45-41 44 20 54 65 63 68 6E   ......LEAD Techn
    0D86:01D0  6F 6C 6F 67 69 65 73 20-49 6E 63 2E 20 56 31 2E   ologies Inc. V1.
    0D86:01E0  30 31 00 FF C0 00 11 08-03 48 02 80 03 01 22 00   01.......H....".
    -
    -W CS:0100
    4AD63 bayt yazılıyor
    -
    -Q
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>




    E CS:01BA 01 01 00 60 00 60


    ; Orijinal IL4E7B~1.JPG için IP+48: |FF E0| -> APP[lication]0 ' JFIF segment ' marker bytes' ı ne idi_?

    Kod:
    CS:0148  FF E0 00 10 4A 46 49 46
    CS:0150  00 01 01 01 00 60 00 60-00 00
    ;................................................. .................................................. ..........................................

    IP+51: |01| -> Majör revizyon sayısı: Mutlak 1, aksi hâl hatadır.

    IP+52: |01| -> Minör revizyon sayısı: 0 veya 1 veyahut 2.

    Ergo, JFIF Version: 1.01


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    IP+53: |01| -> X/Y çözünürlük birimi: 00 -> birim yok, 01 -> dots/inch, 02 -> dots/cm

    IP+54: |00 60| -> X-Resolution: 96

    IP+56: |00 60| -> Y-Resolution: 96

    Ergo, çözünürlük: 96 x 96 dpi


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    ; Nihai IL4E7B~1.JPG için IP+48: |FF E0| -> APP[lication]0 ' JFIF segment ' marker bytes' ı ne_?

    Kod:
    E CS:01B0 FF E0 00 10 4A 46 49 46-00 01 00 01 00 48 00 48
    E CS:01C0 00 00
    IP+BA ' CS:01BA ': |00| -> Minör revizyon sayısı ' |01| olarak değiştirilmeli '

    IP+BB ' CS:01BB ': |01| -> X/Y çözünürlük birimi ' İdentik, bu yüzden de değiştirilmemeli '

    IP+BC ' CS:01BC ': |00 48| -> X-Resolution: 72 ' |00 60| olarak değiştirilmeli '

    IP+BE ' CS:01BC ': |00 48| -> Y-Resolution: 72 ' |00 60| olarak değiştirilmeli '



    ;................................................. .................................................. ..........................................

    |FF E1| -> ' Exif JP[E]G dosyası için ' APP[lication]1 ' JFIF segment ' marker

    |FF FE| -> COM[ment] ' JFIF segment ' marker: Comment

    Her iki marker kaldırılmalıdır, ki bunun için de, önce CS:01E3 ' |FF C0| -> SOF0 ' Start Of Frame 0 ' marker başlangıç adresi ' ve sonraki adreslerin içeriği, CS:01C2 ' |FF FE| -> COM[ment] ' JFIF segment ' marker başlangıç adresi ' ve sonraki adreslere kaydırılmalı, akabinde de CS:01B0 ' |FF E0| -> APP[lication]0 ' JFIF segment ' marker başlangıç adresi ' ve sonraki adreslerin içeriği CS:0102 ' |FF E1| -> APP[lication]1 ' JFIF segment ' marker başlangıç adresi ' ve sonraki adreslere kaydırılmalıdır, ki tek bir komut, bütün bu işlemler için yeterlidir, ki şudur:

    MS-DEBUG:

    move M aralık adres

    Ne var ki imaj dosyasının boyutu, 64 KB segment boyutunu aştığından ' BX = 0 d e ğ i l ', bu komut direkt kullanılamaz, bir başka deyişle, kaydırmalar yapılamaz. Peki elimiz kolumuz bağlandı mı ki_? Yok. Öyleyse_? Okus pokus. Nasıl_? Şöyle:

    Kaydırma yapılamıyorsa, atarız olur biter. : )

    i_ İmaj dosya kod uzunluğu değişecek ise:


    Kod:
    Microsoft(R) Windows DOS
    (C)Telif Hakkı Microsoft Corp 1990-2001.
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DEBUG \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
    -L
    -R
    AX=0000  BX=0004  CX=AD63  DX=0000  SP=FFEE  BP=0000  SI=0000  DI=0000
    DS=0D86  ES=0D86  SS=0D86  CS=0D86  IP=0100   NV UP EI PL NZ NA PO NC
    0D86:0100 FFD8          CALL    FAR AX
    -
    -D CS:0100, 01E4
    0D86:0100  FF D8 FF E1 00 AC 45 78-69 66 00 00 4D 4D 2A 00   ......Exif..MM*.
    0D86:0110  08 00 00 00 05 00 1A 01-05 00 01 00 00 00 4A 00   ..............J.
    0D86:0120  00 00 1B 01 05 00 01 00-00 00 52 00 00 00 28 01   ..........R...(.
    0D86:0130  03 00 01 00 00 00 00 00-00 00 13 02 03 00 01 00   ................
    0D86:0140  00 00 00 00 00 00 69 87-04 00 01 00 00 00 5A 00   ......i.......Z.
    0D86:0150  00 00 00 00 00 00 48 00-00 00 01 00 00 00 48 00   ......H.......H.
    0D86:0160  00 00 01 00 00 00 06 00-00 90 07 00 04 00 00 00   ................
    0D86:0170  FC F3 DF 03 01 91 07 00-04 00 00 00 FC F3 DF 03   ................
    0D86:0180  00 A0 07 00 04 00 00 00-FC F3 DF 03 01 A0 03 00   ................
    0D86:0190  01 00 00 00 00 00 00 00-02 A0 04 00 01 00 00 00   ................
    0D86:01A0  9B 03 00 00 03 A0 04 00-01 00 00 00 B0 04 00 00   ................
    0D86:01B0  FF E0 00 10 4A 46 49 46-00 01 01 01 00 60 00 60   ....JFIF.....`.`
    0D86:01C0  00 00 FF FE 00 1F 4C 45-41 44 20 54 65 63 68 6E   ......LEAD Techn
    0D86:01D0  6F 6C 6F 67 69 65 73 20-49 6E 63 2E 20 56 31 2E   ologies Inc. V1.
    0D86:01E0  30 31 00 FF C0                                    01...
    -
    -M CS:01AE, 01C1 CS:01CF
    -
    -E CS:01CF FF D8
    -
    -H AD63 00CF
    AE32  AC94
    -
    -RCX
    CX AD63
    :AC94
    -
    -W 01CF
    4AC94 bayt yazılıyor
    -
    -Q
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DIR /D \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
     C sürücüsündeki birimin etiketi yok.
     Birim Seri Numarası: 40DA-CC8A
    
     C:\ILGRAN~1 dizini
    
    Il Grande Blek N99.jpg
                   1 Dosya          306,324 bayt
                   0 Dizin   13,116,649,472 bayt boş
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DEBUG \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
    -L
    -R
    AX=0000  BX=0004  CX=AC94  DX=0000  SP=FFEE  BP=0000  SI=0000  DI=0000
    DS=0D86  ES=0D86  SS=0D86  CS=0D86  IP=0100   NV UP EI PL NZ NA PO NC
    0D86:0100 FFD8          CALL    FAR AX
    -
    -D CS:0100, 0115
    0D86:0100  FF D8 FF E0 00 10 4A 46-49 46 00 01 01 01 00 60   ......JFIF.....`
    0D86:0110  00 60 00 00 FF C0                                 .`....
    -
    -Q
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>
    ; Normalde CS:0102, 01AF adres aralığı atılmalıdır, lakin bu da önünde sonunda kaydırma gerektirir, ki demek ki işe yaramaz.
    ; Öyleyse, CS:0100, 01AD adres aralığı atılır ve CS:01AE artık başlangıç adresidir.
    ; CS:01AE, 01AF başlangıç adres aralığı |FF D8| -> Start Of Image ' olmalıdır. Hâlihazırdaki içeriği ise |00 00|.
    ; CS:01B0, 01C1 |FF E0| JFIF segment ' marker aralığıdır.
    ; 01C1 — 01AE = 13
    ; |FF C0| -> SOF0 ' Start Of Frame 0 marker başlangıç adresi CS:01E3
    ; 01E3 — 1 — 13 = 01CF
    ; CS:01AE, 01C1 aralığı CS:01CF ve sonrasına taşınmalıdır, ki artık başlangıç adresi de CS:01CF olur, ki komutlar da şudur:


    M CS:01AE, 01C1 CS:01CF

    E CS:01CF FF D8 ; Niçin_? CS:01AE, 01AF -> CS:01CF, 01D0 aralığına taşınmaktadır ve |00 00| değil |FF D8| olmalıdır.

    ;................................................. .................................................. ..........................................

    ; Başlangıç, şu şekilde de olabilirdi ' ki elde edilecek sonuç da farksızdır ':

    E CS:01AE FF D8

    M CS:01AE, 01C1 CS:01CF

    ;................................................. .................................................. ..........................................

    -H AD63 00CF
    AE32 AC94

    ; BX:CX = 4AD63 ve imajın başlangıç adresi artık CS:0100 değil, CS:01CF. Niçin_? Başlangıç bytes' ı attığımız için. Öyleyse,

    ; BX:CX — 00CF = 4AC94 ' BX:0004, CX:AC94 '


    -RCX
    CX AD63
    :AC94

    W 01CF ; CS:01CF adresinden itibaren imaj dosyasını diske yaz.





    j_ İmaj dosya kod uzunluğu değişmeyecek ise:

    -H AD63 00CF
    AE32 AC94
    -
    -RCX
    CX AD63
    :AC94

    Tek fark, bu komutların kaldırılmasıdır.

    Artık herhangi bir JP[E]G dosyasından Exif metadata verilerinin kaldırılamaması imkânsızdır. Ne o_? Yoksa öyle değil mi ki_? : )




  5. #5
    Ç. R. Düzenleme
    Üyelik Tarihi
    Nov 2015
    Mesajlar
    503

    Seviye: 40 
    Tecrübe: 1,794,855
    Sonraki Seviye: 2,111,327

    Beğenmiş
    2,397
    Beğenilmiş
    2,050
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu



    II - Elementary Analiz:

    i_ İmaj dosya kod uzunluğu değişecek ise:

    _ Hex Editor -> *.JP[E]G

    ' 00000002 - 00000047 aralığı için ' Cut: Ctrl+X, Shift+Del

    ' 0000005A - 0000007A aralığı için ' Cut: Ctrl+X, Shift+Del






    _ Exit: Alt+F4

    Hex Editor

    Do you want to save changes to the following document(s)?

    Yes No Cancel

    Yes : )








    j_ İmaj dosya kod uzunluğu değişmeyecek ise:

    Artık bunun için uğraşmak gereksizdir.




  6. #6
    Ç. R. Düzenleme
    Üyelik Tarihi
    Nov 2015
    Mesajlar
    503

    Seviye: 40 
    Tecrübe: 1,794,855
    Sonraki Seviye: 2,111,327

    Beğenmiş
    2,397
    Beğenilmiş
    2,050
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu
    III-I - Flavor Analiz:

    *.JP[E]G -> *.WEBP & Internet Explorer -> Address çubuğu: ' Afili Web tarayıcılarından herhangi biri de olabilir tabii ki. '

    C:\Il Grande Blek\Il Grande Blek N99.WEBP

    Kopyala & Başlat -> Çalıştır -> Aç: mspaint






    mspaint:

    Düzen -> Yapıştır: Ctrl+V

    ' Orijinal Genişlik x Yükseklik ve Çözünürlükte olup olmadığının kontrolü için ' Resim -> Öznitelikler...: Ctrl+E

    Genişlik: 640 Yükseklik: 840, Çözünürlük: 102 x 108 dpi

    Genişlik x Yükseklik değişmese de, Çözünürlük, 96 x 96 dpi d e ğ i l. Doğrusu enteresan. : )






    Dosya -> Farklı Kaydet...





    Kod:
    Microsoft(R) Windows DOS
    (C)Telif Hakkı Microsoft Corp 1990-2001.
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DEBUG \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
    -L
    -R
    AX=0000  BX=0001  CX=43F0  DX=0000  SP=FFEE  BP=0000  SI=0000  DI=0000
    DS=0D86  ES=0D86  SS=0D86  CS=0D86  IP=0100   NV UP EI PL NZ NA PO NC
    0D86:0100 FFD8          CALL    FAR AX
    -
    -D CS:0100, 0115
    0D86:0100  FF D8 FF E0 00 10 4A 46-49 46 00 01 01 01 00 60   ......JFIF.....`
    0D86:0110  00 60 00 00 FF DB                                 .`....
    -
    -Q
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>\HEX2DEC.EXE 143F0
    
    0x143F0 = 82928
    
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DIR /D \ILGRAN~1\IL4E7B~1.JPG
     C sürücüsündeki birimin etiketi yok.
     Birim Seri Numarası: 40DA-CC8A
    
     C:\ILGRAN~1 dizini
    
    Il Grande Blek N99.jpg
                   1 Dosya           82,928 bayt
                   0 Dizin   12,913,106,944 bayt boş
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>



    N.B.: BX=0004, CX=ACFB ' 0x4ACFB = 306427 byte ' iken, BX=0001, CX=43F0 ' 0x143F0 = 82928 byte ' olmuştur, ki bu da imaj dosya kod uzunluğunun ziyadesiyle ' ~3.7 kat ' azaldığı anlamına gelir, lakin her zaman böyle olmaz.





    İ ç t e n l i k l e...

    Sevgiyle...

  7. #7
    Ç. R. Düzenleme
    Üyelik Tarihi
    Nov 2015
    Mesajlar
    503

    Seviye: 40 
    Tecrübe: 1,794,855
    Sonraki Seviye: 2,111,327

    Beğenmiş
    2,397
    Beğenilmiş
    2,050
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu
    III-J - Flavor Analiz:

    *.JP[E]G -> Birlikte Aç -> Program Seç... XML Editor ->







    Internet Explorer -> Address çubuğu: C:\Il Grande Blek\Il Grande Blek N99.jpg

    Resmi Farklı Kaydet... -> Kayıt türü: Bit Eşlem (*.bmp) ' JPEG (*.jpg) o l m a z. '






    Düzenle -> mspaint: Dosya -> Farklı Kaydet... -> Kayıt türü: JPEG (*.JPG;*.JPEG;*.JPE;*.JFIF)





    Kod:
    Microsoft(R) Windows DOS
    (C)Telif Hakkı Microsoft Corp 1990-2001.
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DIR /D \DOCUME~1\EQUES\BELGEL~1\RESIML~1\*.JPG
     C sürücüsündeki birimin etiketi yok.
     Birim Seri Numarası: 40DA-CC8A
    
     C:\DOCUME~1\EQUES\BELGEL~1\RESIML~1 dizini
    
    Il Grande Blek N99.JPG
                   1 Dosya           82,928 bayt
                   0 Dizin   12,423,684,096 bayt boş
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>DEBUG \DOCUME~1\EQUES\BELGEL~1\RESIML~1\ILGRAN~1.JPG
    -L
    -R
    AX=0000  BX=0001  CX=43F0  DX=0000  SP=FFEE  BP=0000  SI=0000  DI=0000
    DS=0D86  ES=0D86  SS=0D86  CS=0D86  IP=0100   NV UP EI PL NZ NA PO NC
    0D86:0100 FFD8          CALL    FAR AX
    -
    -D CS:0100, 0115
    0D86:0100  FF D8 FF E0 00 10 4A 46-49 46 00 01 01 01 00 60   ......JFIF.....`
    0D86:0110  00 60 00 00 FF DB                                 .`....
    -
    -Q
    
    C:\WINDOWS\SYSTEM32>

    N.B.: III-I & III-J ile elde edilen *.JP[E]Gs' in identik oldukları aşikâr. Tek fark ise şu:

    MS-DOS 8.3 formunda, Il Grande Blek N99.jpg için kısaltma IL4E7B~1.JPG idi. Ne var ki bu defa ILGRAN~1.JPG. Yoksa hexadecimal checksum değişti de ondan mı değişti ki_?

    MS-DOS 8.3 formunda, Il Grande Blek N101.jpg için de kısaltma ILGRAN~1.JPG' tir, ki Il Grande Blek N99.jpg ile de identiktir. Doğrusu enteresan. : )






    İ ç t e n l i k l e...

    Sevgiyle...

  8. #8
    Ç. R. Düzenleme
    Üyelik Tarihi
    Nov 2015
    Mesajlar
    503

    Seviye: 40 
    Tecrübe: 1,794,855
    Sonraki Seviye: 2,111,327

    Beğenmiş
    2,397
    Beğenilmiş
    2,050
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu



    Metafizik Felsefe ' Philosophia Metaphysica ' I:

    Atlantis BA5 Tunguska' da ' Profesör Timofeyev üzerinden ' Marco Valsechi ne diyordu_?

    Yıl 1507... Şehrimizde çok şeyler oluyor... İç savaşlar dinmiş görünüyor... Sanat ve Bilim, eskisinden daha hızlı bir şekilde gelişiyor... ya da öyle görünüyor...

    Büyük bir düşmanın gölgesi üzerimize düşüyor... Adı: Aristo.





    Ne yazık ki teorileri, gelişmeyi engellemeye çalışan güçlülerin işine yarıyordu ' terakkîşikenlik, reactionarius '.

    Örneğin Kilisenin ' Ecclesiae Catholicae Romanae '... Güneşin, dünyanın etrafında dönmesiyle ' geocentrismus ' Hristiyan Dünya ' Christendom ', evrenin merkezi ' centrum universi ' haline geliyordu...

    Bunun tersi ' heliocentrismus ' ise insanları düşünmeye yöneltecekti. Belki güneş çevresinde dönen başka dünyalar da vardı. Belki evrende yaşayan sadece bizler değildik...

    Bu tür varsayımları ileri sürenler tutuklanıp işkenceden geçiriliyor... kimi zaman hapsediliyor, kimi zaman yok ediliyorlardı...

    ;................................................. .................................................. ..........................................

    Profesör Mystère ne diyordu_?

    Teorilerini inkâra zorlanan Galile gibi!..

    ;................................................. .................................................. ..........................................





    Birçokları onunla ' Leonardo da Vinci ' aynı akıbete uğradı. Tek neden de Aristo'nun söylediklerine karşı çıkmalarıydı ' Ipse dixit '*

    * O, -Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles-, öyle dedi. Öyleyse, değiştirilemez, eleştirilemez, &c.

    Sonra aramızdan bazıları gruplaşmaya başladılar. İlerlemek için eski teorileri bir kenara atıp yenilerini geliştirmek gerekiyordu ' terakkîperverlik, progressismus '.

    Eskilerin söylediklerini tekrarlamak yeterli değildi, onları denemek, emin olmak ve elemek... sonra tekrar denemek gerekiyordu ' Empirismus '.





    Hani çorbacının çırağı ile fırıncının uşağı birbirlerine " ha bu tiyatro da ne ola ula " diyorlardı ya, işte o misal. : )

    Rönesans' tan ' renascentia ' bu yana, kurum kurum kurumlanan Batılı akademisyenlerce ' academiae occidentales ', sözüm ona horgörülen, ikide bir ' üstüne üstlük de yerli yersiz ' eleştirilen Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles, bu ve benzeri trajikomik açıklamaları, bir görse haliniz nice olurdu_?

    Bilhassa materyalist felsefe ' philosophia materialistica ' tarafından yıllar yılı dile getirilen bu ve benzeri mavallardan gına geldi artık.#

    # Kopernik, Kepler, Galilei ve Darwin, bu felsefenin ikonalarıdır ' icones ', kelimenin tam anlamıyla Mahşerin Dört Atlısı ' Quattuor Equites Apocalypticiki ' gibidirler, ki Antik Yunan Filozoflarına ' philosophi Graeci antiqui ' karşı mütemadiyen ya biri yahut birkaçı veyahut tümü ' muhakkak öne çıkartılır durur.

    Ne var ki, bu defa, lâmı cimi yok, o kahredici elimizle, o çatlarcasına kasılan Batılı akademisyenlerce usanmaksızın dillendirilen ve 500 yıl eskilere dek uzanan bu ve benzeri galatımeşhurların köküne kibrit suyu ekeceğiz.

    _ Galilei ve deneycilik üzerinden eleştiriler mantıksızdır. Neden_?

    Galilei, daha dün, Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles, dile kolay, binlerce yıl önce yaşamıştır, ki demek ki, deney tüpü ya da beher ile iştigal etmesi beklenemez.

    _ İster Patristik ' Philosophia [Patristica [Platonica]] ' ister Skolastik ' Philosophia [Scholastica [Aristotelica]] ' evre olsun, Kilisenin doktrinleri & tatbikatları ' applicationes doktrinaeque Ecclesiae Catholicae Romanae ', hiçbir Antik Yunan Filozofunu katiyen bağlamaz. Neden_?

    O devirlerde, nerede kaldı ki Kilise, Hristiyanlık ' Christianitas ' bile yoktu ki.


    Bunun tersi ' heliocentrismus ' ise insanları düşünmeye yöneltecekti önermesi doğru olamaz. Neden_?

    ;................................................. .................................................. ..........................................

    N.B.: Bu iddia, çağın paradigması bir hipotez ile de çelişiktir.&

    & Ortak Atalardan Türeme Hipotezi ' Descendentiae de Antecessoribus Communibus Hypotheticis ', ki tümellerin tikellere [nicel] değişimiyle ' mutatio ', [bir başka] tümellere [nicel & nitel değişimleriyle] dönüşümüdür ' transmutatio '. ' Descendentiae hypotheticae est transmutatio a universalibus ad universalia per mutationem particularium. '

    Bu hipoteze göre, hiç değilse Homo sapiens bile ele alınsa, en az 200000 yıllıktır, 500 yıl d e ğ i l.

    Ayrıca hemen her Batılı akademisyen gibi, Atlantis' teki Profesör Mystère' nin de bu hipotezi savunduğu aşikârdır, zaten has adamı da bir Homo neanderthalensis ve ' olasılıkla tarihî Pithecantropus erectus' tan esinlenmiş ' adı da Java değil mi_? : )


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    Ne o_? Düşünme; [heliocentrismus] öncesinde yoktu da, sonrasında mı var oldu_?

    İnsan, düşünmeyen olmayan şey ' Homo res extensa non est ', i.e., düşünen şey ' res cogitans ' değil mi_?

    Düşünür ne demek_? Entelektüel, filozof veya teolog ' intellectualis, ut philosophus vel theologus '.

    Rönesans' tan binlerce yıl önce yaşayan Antik Yunan Filozofları, düşünürlerdi ki, düşünemiyorlar mıydı_?

    Materyalist felsefeye göre de, insan, düşünen bir hayvandır, öyle değil mi_?


    _ Belki güneş çevresinde dönen başka dünyalar da vardı.

    Başka dünyaların var olup olmadığı merkezdekinin ne olup ne olmadığıyla, açıkçası güneş ya da yeryüzü olup olmadığıyla ilişkili değildir, meselâ, geocentrismus, güneş ve gezegenlerin, yeryüzünün etrafında [dairesel] hareketle döndüğünü ileri sürer, ki demek ki ona göre de başka dünyalar vardır.

    Aksi hâlde, felsefi açıdan yalnızca tek bir gezegen, başka deyişle, ya güneşten ' heliocentrismus ', ya da yeryüzünden ' geocentrismus ' başka bir gezegen olmaması gerekir, ki bu da tekbencilik ' solipsismus ' gibi bir şeydir, ki manasızdır.


    _ Belki evrende yaşayan sadece bizler değildik...

    Evrende tek olunup olunmadığı Fermi paradoksu ' paradoxum Fermianum ' ile ilişkilidir, heliocentrismus ile d e ğ i l.

    Kastedilen yaşam formlarından ziyade akıllı yaşam formları olduğuna göre, eğer ki, evrende yaşayan sadece bizler değilsek, neredeler_?

    Dahası, geocentrismus gibi olmayan ve de bu soruları düşündürten heliocentrismus, kurgusal uzaylı fosilleri ya da psikopatolojik bozukluklardan mütevellit hayal ürünü UFO hikâyeleri haricinde, herhangi bir tanıt sunmakta mıdır ki_?

    Ne yani_? Yoksa CIA ya da NASA' da UFO dosyaları var olmasına var da, dünya âlemden gizliyorlar mı ki_?

    Geocentrismus hiç incelendi mi ki_? Yok, değil mi_? Tamam canım, sorun da yok. Heliocentrismus hipotezlerini bir kenara bırakın ve doğrudan doğruya geocentrismus hipotezlerini çürütmeye kalkın da bir görelim bakalım ne olacak_?

    Bay Dawkins' in tabirleriyle ifade edersek; bahse girerim ki hiçbir şey yapamayacaksınız, çürütemeyeceksiniz. Neden acaba_? : )

    Geocentric modelde ayı kaldırıp, güneş ile yeryüzünü yer değiştiriniz. Ne oldu_?

    Binlerce yıllık felsefeleri ve de eski üstadları, hiçbir nedeni de yokken, durduk yere eleştirmeden önce, bir zahmet, kendinizin şu anda değil de, o devirlerde yaşadığını varsayınız efendim. Ne yapabilirdiniz ki_? Ne bir eksik ne bir fazla mı_? Ha bir eksik ha bir fazla mı_? Hülasa, geocentrismus [hipotezleri] harf harf yanlıştı da, heliocentrismus onu harf harf düzeltti diye bir şey de yok, tamam mı_?

    Hâlden mazi, nesnel olmayan ölçütlerle değerlendirilerek, biçimlendirilemez, belirlenemez ' historicismus ', tarihsel olmayan andan, tarihseller, sırf zaman oku ' plusquamperfectum -> perfectum -> praesens,... ' üzerinden ele alınamaz, mutlak surette gelişmemişlik ölçütüne uyumlu olması gerektiği çıkarımlanamaz ' praesentissimus ', ne mazinin dolaylı bilgisi, hâlde tartışmasız olabilir ne de hâlin dolaysız bilgisi, mazidekinin yerine ikame edilebilir, ki aksi hâl, gülünç bir anakronizme ' anachronismus ' yol açar.






    İ ç t e n l i k l e...

    Sevgiyle...

  9. #9
    Ç. R. Düzenleme
    Üyelik Tarihi
    Nov 2015
    Mesajlar
    503

    Seviye: 40 
    Tecrübe: 1,794,855
    Sonraki Seviye: 2,111,327

    Beğenmiş
    2,397
    Beğenilmiş
    2,050
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu
    Metafizik Felsefe ' Philosophia Metaphysica ' II:

    Değişim Üzerine ' de Mutatione ' I:


    Atlantis BA5 Tunguska' da ' Profesör Timofeyev üzerinden ' Marco Valsechi ne diyordu_?


    Evet Aristo... Şu ünlü Yunan Filozofu... Eğer öbür dünya diye bir yer varsa, eminim çok azap çekiyordur.


    Rönesans' tan bu yana ' ab eo tempore Renascentia ', Materyalist felsefe ve özellikle de Batılı akademik çevreler ' academiae occidentales ' tarafından, durduk yerde ' ve de sözde tezlerle ', Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles Felsefesine karşı atak ' oppugnatio per pseudo-argumenta contra Aristotelis Philosophiam ' alışkanlık haline gelmiştir, ki burada da Felsefe Ansiklopedisi tarafından, Aristoteles Fiziği ' Aristotelis Physica ' önce çarpıtılmakta, akabinde de ' bilhassa ilk yasa vasıtasıyla ' eleştirilmektedir. Ne var ki bu mevzu, tarihî hikâyeler üzerinden işte neydi ne oldu da, şöyle iken böyle oldu da gibi ibarelerle oldubittiye getirilemez.*


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    IPSE DIXIT:
    _
    Sanal âlemden bir platform:


    5-"Bir atın ağzında kaç tane diş olduğunu anlamak için Aristo'nun kitaplarına bakmak yerine atın ağzını açıp dişlerini saymak gerekir. Doğa olaylarının açıklanması gözlem ve deneye dayanmalıdır, Aristo'nun kitaplarına değil."

    Galileo bu sözleriyle aşağıdakilerden hangisine karşı çıkmaktadır?

    a) Objektif bilimsel çalışmalar yapmaya, b) Bilimle nesnel bir tutum benimsemeye, c) Gözlem ve deney yöntemi kullanmaya, d) Tarafsız bilimsel çalışmalar yapıp bunları kitaba dökmeye, e) Otorite sayılan filozoflara dogmatik bir biçimde bağlanmaya

    Bak hele! Neler demiş gördünüz mü_? Neyse.

    Sanal âlemden bir diğer platform:


    Ama gürültü patırtı içinde biri gidip sayıyor. Hayret! Atın 12 dişi olduğu anlaşılıyor. Papazlar bunu dinlemek bile istemiyorlar ve Aristo'nun değil atın yanıldığına karar veriyorlar.

    Skolastik anlayış yahut metot budur işte. Deney, gözlem, araştırma, inceleme, sorgulama anlayışının zıttı.

    Mevzubahis hikâyenin kökeni ne_? Belirsiz.

    Hani " olmaz olmaz deme, olmaz olmaz " derler ya, işte o misal, birileri çıkıp " Skolastik anlayış yahut metot " üzerinden hareket eden bazı papazlar " ne onun ne de atın yanıldığına karar veriyorlar " derse ne olacak_? Her ne kadar " Skolastik anlayış yahut metot " kullanılmayacak da olsa, hangisinin gerçek olup olmadığı hangi " bilimsel " anlayış yahut metot ile belirlenecek_?

    Sanal âlemden bir başka platform:


    Ortaçağın en netameli tartışması, nasıl çıkmış biliyor musunuz Avrupa'da?

    'Bir atın ağzında kaç diş vardır?'

    Tarihçiler, atın tarihini yazarak bir cevap vermiş. Ona kilise itiraz ederek, olayı farklı bir boyuttan cevaplamaya başlamış. Hıristiyan mezhepler, sayı konusunda birbirine girmiş. Bu tartışma uzun yıllar devam etmiş. Atın kaç dişi var tartışması Hıristiyan dünyasını birbirine sokmuş.

    Yani akıl, deney, bilgi, gözlem iptal edildiğinde, ortaya çıkan tablo budur.

    Galileo, Tarihçiler ' Historiographi ', [Skolastik] papazlar ' sacerdotes [Scholastici] ', Hristiyan mezhepler ' denominationes Christianae ', Kilise ' Ecclesia Catholica ', Hristiyan dünyası ' Christendom '... Aşikârdır ki, böyle giderse, Kutsal Engizisyon' dan Papa' ya ' a Sancta Inquisitione ad Pontificem Maximum ' devreye girmeyen kalmayacak. : )

    N.B.: Son platformdaki yazıda, Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles' ten tek kelime ile bile bahsedilmemesi de enteresandır.

    A. Irvine, Jack London at Yale:


    Extract from the Chronicle of an Ancient Monastery

    In the year of our Lord 1432, there arose a grievous quarrel among the brethren over the number of teeth in the mouth of a horse. For thirteen days the disputation raged without ceasing. All the ancient books and chronicles were fetched out, and wonderful and ponderous erudition such as was never before heard of in this region was made manifest. At the beginning of the fourteenth day, a youthful friar of goodly bearing asked his learned superiors for permission to add a word, and straightway, to the wonderment of the disputants, whose deep wisdom he sore vexed, he beseeched them to unbend in a manner coarse and unheard-of and to look in the open mouth of a horse and find answer to their questionings. At this, their dignity being grievously hurt, they waxed exceeding wroth; and, joining in a mighty uproar, they flew upon him and smote him, hip and thigh, and cast him out forthwith. For, said they, surely Satan hath tempted this bold neophyte to declare unholy and unheard-of ways of finding truth, contrary to all the teachings of the fathers. After many days more of grievous strife, the dove of peace sat on the assembly, and they as one man declaring the problem to be an everlasting mystery because of a grievous dearth of historical and theological evidence thereof, so ordered the same writ down.

    Eski Bir Manastırın Kroniğinden Alıntı

    MS 1432 yılında, kardeşler arasında bir atın ağzındaki diş sayısı konusunda şiddetli bir ihtilaf çıktı. Musahabe on üç gün boyunca durmaksızın devam etti. Tüm eski kitaplar ve kronikler ' vakayinameler ' çıkarıldı ve bu bölgede daha önce hiç duyulmamış mucizevi ve uzun soluklu bir bilgelik tezahür etti. On dördüncü günün başında, mülayim genç bir frer, bilge üstlerinden bir sözcük eklemek için izin istedi ve oldukça kızdırdığı tartışmacıların derin bilgeliğini hayrete düşürerek, doğrudan doğruya, kaba ve hiç duyulmamış bir şekilde, onlardan, gerginliği azaltmak için, bir atın açık ağzına bakıp sorularına yanıt bulmalarını istirham etti. Bunun üzerine onurları ağır bir şekilde incindi ve fazlasıyla hiddete kapıldılar; ve büyük bir hengâmeyle ona saldırdılar ve tüm güçleriyle vurarak onu derhal kapı dışarı ettiler. Çünkü, dediler ki, şüphesiz Şeytan bu cüretkâr toy rahibi, ataların tüm öğretilerine aykırı, kutsal olmayan ve hiç duyulmamış yollardan hakikatin bulunacağını ilan etmeye ayarttı. Günlerce süren şiddetli çekişmelerden sonra, barış güvercini meclisin üzerine kondu ve onlar, tarihî ve teolojik kanıtların çok az olması nedeniyle sorunun ebedî bir gizem olduğunu ilan ederek, aynı yazının yazılmasını emrettiler.

    Bu hikâye, bazı kaynaklarda Roger Bacon' a ' mortuus Oxoniae anno 1292 ' atfedilir, ki kronikteki tarihten imkânsızdır. Diğerleri Francis Bacon' a ' mortuus Oxoniae anno 1626 ' atfeder, lakin bu defa da herhangi bir eserine referans yoktur.

    MS 1432 ' 1432 p.C.n. ' denildiğine göre, bu kronik en fazla 592 yıllıktır, ki o kadar da eski sayılmaz.

    Antik Yunan Ozanlarının ' poetarum epicorum Graecorum antiquorum ' binlerce yıllık yazıtlarına dahi pekâlâ ulaşılabilirken ' ee.g., floruit saeculo octavo seu septimo a.C.n.: Homeros Odyssea, Hesiodos Theogonia ' daha dün denilebilecek kadar kısa bir zaman önceki bu kroniğe niçin bir türlü ulaşamıyoruz_?

    Hüküm:

    Ne böyle bir kronik referansı ne de kronik mevcuttur.

    Ne Roger Bacon ne Galileo Galilei ne Francis Bacon ne de bir başka tarihî karakterin eserinde bu mevzu mevzubahistir.

    Açıkçası, çok büyük bir olasılıkla hayalidir, kısacası, kıssadan hissedir.


    Bu ve benzeri hikâyeleri dillendirenlerin şu sorular üzerinde düşünmeleri elzemdir.

    Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles, Hayvanların Tarihi Üzerine' de ' de Historia Animalium, liber VI, 576a7 ' ne diyordu_?


    Euis [equus] habet quadraginta dentes, " onun [atın] kırk dişi vardır, "

    Neymiş_? Efendim, 40 dişi var demiş, ammavelakin 44 dişi varmış. Eee_? 40 < 44 veya 40 ≠ 44 veya 44 > 40 değil miymiş_? Eee_? Demek oluyor ki yanılmış da, bilmem ne de...

    Batılı akademisyenler en başta olmak üzere, bu ve benzeri saçmalıklara dem vuranların, eleştirdikleri o papazlardan bir farkı var ise eğer, nedir ki_?

    Yazılarınızda ima edildiği gibi yanılmış olsun, bir şey demiyoruz. Tamam da, böyle bir " yanılgı " nasıl vuku bulabilir_?

    Ne o_? Yoksa atın dişlerini saymak zahmetine katlanmayıp bazı a priori mantıksal analizlerle mi sayısını tespit etmişti_?

    2400 yıldır şu fâni dünyaya gelmiş de geçmiş her yaş ve türden atlarda diş sayısı istisnasız 44 müydü ki_?

    Texas A&M Üniversitesi' nden Dr. Cleet Griffin, Equine Dental Anatomy and Oral Examination ' At Diş Anatomisi ve Ağız Muayenesi ' adlı makalede ne diyordu_?


    Dental Formula of the Horse
    The total number of permanent teeth depends on the presence or absence of canine teeth and PM1:

    • Permanent: 2 (Incisors 3/3, Canines 1(0)/1(0), PM 3(4)/3(4), M 3/3) =36-44 teeth
    • Deciduous: 2 (Incisors 3/3, Canines 0/0, PM 3/3) =24 teeth

    Atın Diş Formülü
    Toplam kalıcı diş sayısı köpek dişlerinin varlığına veya yokluğuna ve PM1'e bağlıdır:

    • Kalıcı: 2 (Kesici dişler 3/3, Köpek dişleri 1(0)/1(0), PM 3(4)/3(4), M 3/3) =36-44 diş
    • Süt Dişleri: 2 (Kesici dişler 3/3, Köpek dişleri 0/0, PM 3/3) =24 diş

    Hani mutlak 44 idi, ne oldu_? Dahası kalıcı dişlerin aritmetik ortalaması ne_? (36+44)/2 = 40. : )

    Ayrıca ' her nedense ' göz ardı ettiğiniz ya da unuttuğunuz bazı şeyler vardır, ki ehemmiyetlidir, ki şudur:

    Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles, Hayvanların [Kısımları, Hareketi, Gelişimi, Oluşumu, Tarihi] Üzerine ' de [Partibus, Motu, Incessu, Generatione, Historia] Animalium ' kitap yazmış ve özelde aygırların kısraklardan daha fazla dişe sahip olma eğiliminde olduğunu, yaşlı atların daha uzun, genç atların ise daha keskin ve az aşınmış dişleri olduğunu, insanlar gibi diş döktüklerini, yaşlandıkça " kalıcı dişlerin diş etlerinden kademeli olarak çıkması ve uzun yıllar boyunca uçlarının aşınması ve bunun sonucunda diğer hayvanlara kıyasla daha az renk bozulmasına uğramasından dolayı " dişlerinin daha da beyazlaştığını, dahası sağlık ve yaşı ölçmek için dişlerin kullanılabileceğini, ötesi diş ve diş eti hastalıklarını dahi d o ğ r u belirlemişti.

    O hâlde soruyoruz:

    Bir bardak suda fırtına kopartanların kaçı özelde at genelde envaitürlü hayvan üzerine kitap yazmıştır ve at hakkında onun kadar bilgilidir_?

    Hemen hiçbiri, öyle değil mi_? : )

    Neymiş_? Öbür dünya diye bir yer varsa, çok azap çekiyormuş da, bilmem ne imiş de. : )

    Birkaç on yıl öncesine dek, Homo neanderthalensis' in insan olup olmadığını dahi belirleyemeyen, birkaç yüzyıl öncesine dek, özelde ideolojik & politik & felsefi & biyolojik ' ideologicus et politicus et philosophicus et biologicus ' genel olarak da Bilimsel Irkçılık ' Scientificus [Rassismus, Phyletismus] ' safsatasına can-ı gönülden bağlanan " Linnaeus, Dr. [Lombroso, Mengele], Haeckel, Darwin,... " ve de kafatası, renk ya da diğer niteliklerinden dolayı, aşağı, ilkel, kayırılmamış, suçlu, hasta,... gibi nitelendirmelerle, hayvan ya da bitki de değil, direkt insanı hiyerarşik olarak yapılandıran, bir başka deyişle, mütemadiyen saçmalayıp duran Batılı akademik çevrelerin, binlerce yıl önceki Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles ve hayvan ya da bitki hakkında yazdıklarına yönelik söyleyebilecekleri hiçbir şey yoktur ve olamaz da.

    Kısacası, Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles, öyle kolay şaşmaz, tamam mı_?

    Açıkçası, buralarda buna ' Batılı akademik çevrelerin bu ve benzeri saçmalıklarına ' bu denir:

    kulp takmak; bir kimseyi, bir şeyi kusurlu göstermek için bahane, kusur bulmak: TDK

    Her neyse. Nihayetinde bu galatımeşhur, pek önemli sayılmazdı. Artık ehemmiyet-i hâiz bazı galatımeşhurları ele almalıyız, ki şudur:





    _
    Bilim ve Teknik, S9, " Bilim Dünyasının Büyük Öncüsü: Galileo Galilei " adlı makalede ne deniliyordu_?


    Aristo taraftarlarının ileri gelenlerini toplayarak ne demek istediğini gösterdi. Müstehzi bir tavırla Pisa kulesinin tepesine çıktı ve farklı ağırlıkta iki cismi aşağıya bıraktı. Düşmanları iki cismin aynı zamanda toprağa değdiğini kendi gözleriyle gördüler. Galileo zaferinden emin aşağıya indi ve hayret ve nefretle düşmanlarının kararını işitti. Aristo'cular gayet soğukkanlı, bu sonucu bilinmeyen başka bir nedene bağladılar ve inançlarında sarsılmadılar.

    Felsefeci Cemal Yıldırım, Bilim Felsefesi adlı eserinde ne diyordu_?

    Bilim tarihinde bu deneyin Galileo tarafından yapıldığı söylenir. Galileo, Aristoteles'den beri doğru kabul edilen bir inancın, «aynı yükseklikten bırakılan iki cisimden ağır olanı yere daha hızlı düşer» inancının yanlışlığını göstermek istiyordu. Rivayete göre, Aristo'cu profesörler sabahleyin derslerine giderlerken, Galileo Pisa ' kulesinden ' biri ağır, biri hafif aynı maddeden iki cismi aynı anda bırakır. Aristo'nun asla yanılamayacağına inanan bu sözde bilim adamlarına iki cismin aynı zamanda yere değdiğini göstermeye çalışırdı.

    " Sözde bilim adamları " olan " Aristo'cu profesörler " ha_? : )

    Bilim ve Teknik dergisindeki bu makaleyi hazırlayan ' daha doğrusu yüksek olasılıkla tercüme eden ' komite neyse ne de, dile kolay, bir Mantık ve Felsefe Profesörünün dahi " rivayete göre " ibaresinden hareket etmesine, üstüne üstlük hüküm çıkartmasına ne demeli_? Doğrusu enteresan.

    ' Kuramsal Analiz gerektirdiğinden ' şu an yeri ve zamanı değil, lakin bir başka yazıda bu " rivayet ", i.e., meşhur galatımeşhur kökünden çürütülecektir, ki filvaki, " gayet soğukkanlı " iddialarımız da şunlardır:

    _ Antik Yunan Filozofu ' philosophus Graecus antiquus /Muallim-i Evvel ' Aristoteles, Galileo tarafından yanlış anlaşılmıştır.

    _ " Aristo'cu profesörler " haklıdır, Galileo d e ğ i l.


    Nasıl_? Şaka gibi, değil mi_? D e ğ i l.


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    N.B.: Yazı boyutunun artmaması için yalnızca Türkçe çevirisi sunulacaktır.

    C. Rovelli, Aristotle's Physics: a Physicist's look ' Aristoteles Fiziği: Bir Fizikçinin Bakışı ' adlı makalede ne diyordu_?

    I. Mukaddime

    Aristoteles'in fiziği [1–3] iyi bir eleştiriye sahip değildir. Genellikle "sezgisel" ve aynı zamanda "açıkça yanlış" olarak adlandırılır. Örneğin, her lise öğrencisinin aynı hızda düştüğünü bilmesi gerekirken, daha ağır nesnelerin daha hızlı düştüğü söylenir. (Bunu biliyorlar mı??) Bilim, okuduğumuz gibi, yalnızca Aristoteles'in dar görüşlülüğünden kurtularak ve gözleme güvenmeyi öğrenerek başladı. Aristoteles fiziği, Aristoteles'e adanmış Stanford Felsefe Ansiklopedisi'nin sayısız maddesi arasında bile yer almıyor [4]. Elbette, Aristoteles'in doğa, değişim ve hareket hakkındaki görüşlerine ilişkin daha az düşmanca ve daha sempatik açıklamalar da vardır ve bu görüşlerin tarihsel önemi kabul edilir. Ancak işte değerlendirmenin yaygın bir örneği: "Geleneksel olarak akademisyenler, Aristoteles'in doğa bilimleri üzerine çalışmalarında amaçladığı yöntemin deneysel olduğu kavramını, bu konuda başarısız olduğu için eleştirmiş olsalar bile, uygun bulmuşlardır. Mevcut nesil bu hükmü tamamen tersine çevirdi. Özellikle Fizik artık standart olarak Aristoteles'in diyalektik yöntemi kullanımının bir paradigması olarak alınıyor, felsefeye uygun büyük ölçüde kavramsal veya a priori bir sorgulama tekniği olarak anlaşılıyor, günümüzde tipik olarak bilimsel olarak gördüğümüz daha deneysel sorgulamaların aksine”[5]. Başka bir deyişle, Aristoteles'in bilimi ya hiç bilim değildir ya da bilim olduğu ölçüde bir başarısızlıktır.

    Benim gibi modern fizikçilerin bakış açısından, Aristoteles fiziğinin bu yaygın ve basitleştirilmiş reddi son derece yanıltıcıdır. Bu (anakronistik) bakış açısını benimseyerek, burada, yaygın iddiaların aksine, Aristoteles'in fiziğinin sezgilere aykırı, gözleme dayalı ve Newton fiziğinin (kendi alanı açısından) doğru olduğu anlamda (geçerlilik alanı açısından) doğru olduğunu ileri sürüyorum.

    Newton fiziği fiziksel olguları anlamak için etkili bir kavramsal şema sunar. Ancak kesin olarak konuşmak gerekirse bu yanlıştır. Örneğin, Merkür gezegeni Newton fiziğinin öngördüğü yörüngede değildir. Einstein'ın teorisi, Merkür'ün gözlemlenen hareketini doğru bir şekilde öngören kütle çekim olgularının daha iyi bir tanımını sunar. Newton teorisi, deneyimimizin çoğunu içeren bir olgular alanında Einstein'ın teorisiyle uyuşur, ancak Merkür'deki gözlemsel kesinliğimiz tutarsızlığı ortaya çıkarmak için yeterlidir. Bu sınırlama, Einstein'ın üzerine inşa ettiği kaya ve hala büyük ölçüde kullanılan etrafımızdaki dünya teorisi olan Newton'ın teorisinin -pratik, kavramsal ve tarihsel- değerini tehlikeye atmaz.

    Einstein ve Newton teorileri arasındaki ilişki tüm görelilik kılavuzlarında ayrıntılı olarak anlatılmıştır: Einstein'ın teorisini belirli bir fenomen alanıyla (küçük göreli hızlar, zayıf kütle çekim alanı...) sınırlandırırsak, uygun yaklaşımda Newton teorisini elde ederiz. Bu ilişkiyi anlamak boş bir akademik çalışma değildir: herhangi bir iyi bilim insanının kültürel bilgi ve deneyim birikiminde bulunan önemli bir teorik fizik parçasıdır. Farklı başarılı teoriler arasındaki ilişkilerin anlamını netleştirir ve fiziksel teorilerin doğasına ışık tutar: Einstein'ın teorisinin de sınırlı bir geçerlilik alanına sahip olduğunu zaten biliyoruz (Planck ölçeğinin ötesinde geçersizdir).

    Bu notta, Aristoteles fiziği ile Newton fiziği arasındaki teknik ilişkinin, Newton fiziği ile Einstein fiziği arasındaki ilişkiyle aynı nitelikte olduğunu gösteriyorum. Bu amaçla, Aristoteles fiziğini modern terimlerle yeniden formüle ediyor ve türetiyorum (Newton ve Einstein teorisini karşılaştırmak için elbette ikincisinden başlamalıyız). Dolayısıyla bu bir bilim tarihi makalesi değil: Aristoteles'e kendi zamanının perspektifinden değil, daha sonraki bir zamanın perspektifinden bakıyorum. Ayrıca, burada antik çağdan modern fiziğe giden karmaşık tarihsel gelişmelerle ilgilenmiyorum1. Burada, insanlık tarihinde en büyük ve en uzun başarıya sahip olan iki fizik teorisini, çağdaş bir bilim insanının tanımlayacağı şekilde, modern teknik terimlerle karşılaştırıyorum. (Elbette, Newton'un yaklaşımını Einstein'ın teorisinden, Einstein'ın dilini kullanarak geri alıyoruz, tam tersi değil.) Karşılaştırmanın teorilerin nasıl ilişkilendirildiğine ışık tuttuğunu düşünüyorum. Son bölümde, bilimsel ilerlemenin doğası hakkında bazı genel düşünceler ekliyorum.

    1 Bu konudaki literatür elbette çok geniş; ben sadece antik [6], orta çağ [7] ve Galilelo Galilei'ye ait veya ilgili [8, 9] bilimine dair ipuçlarından bahsediyorum.






    II. Aristoteles Fiziğinin Kısa Bir Değerlendirmesi

    Bilim tarihi iki belirgin amaca sahip olabilir. Birincisi, bir yazarın veya dönemin tarihsel karmaşıklığını yeniden inşa etmektir. İkincisi, bildiklerimizi nasıl öğrendiğimizi anlamaktır. Bu iki amaç arasında bir gerilim vardır. Birinin pek de önemsemediği gerçekler veya fikirler, diğeri için büyük önem taşıyabilir. Hayatının büyük bir bölümünü, kısa sürede unutulan ve tarihsel sonuçları olmayan bir A teorisi üzerinde ve kısa bir süre de daha sonraki önemli gelişmelerin yolunu açan bir B teorisi üzerinde çalışan bir bilim insanının karakteristik durumunu ele alalım. İlk bakış açısından çalışan tarihçi çoğunlukla A ile ilgilenir ve B ile pek ilgilenmez. İkinci bakış açısından çalışan tarihçi çoğunlukla B ile ilgilenir ve A ile pek ilgilenmez, çünkü onun için önemli olan, geleceğin B sayesinde nasıl geliştiğidir. Günümüzün bir bilim insanı olarak, ilk bakış açısıyla çalışan tarihçilere saygı duyuyorum (bu bakış açısı olmadan hiçbir tarih olmazdı), ancak ikincisini küçümseyen bir eğilimden üzüntü duyuyorum. Geçmişi anlamak istiyorsak bunu kendi şartlarında yapmalı ve o geçmişin geleceğini göz ardı etmeliyiz, ancak bugünü anlamak istiyorsak bugüne gelmek için gerekli olan geçmiş adımları göz ardı etmemeliyiz. Bu özellikle günümüzde bilimsel keşif yolunu ilerletmeye çalışan bizler için önemlidir. Bilim insanlarının neyi yanlış yaptığıyla pek ilgilenmiyoruz, çok fazla yanlış var. Onların neyi doğru yaptıklarıyla ilgileniyoruz, çünkü onları şu konuda değil, bu konuda kopyalamaya çalışıyoruz.

    Bu bakış açısından, mümkün olduğunca Aristoteles fiziğini modern bir terminoloji kullanarak özetlemek özgürlüğünü alıyorum. Aristoteles fiziğini çoğunlukla üç kitapta ayrıntılı olarak anlatır: “Fizik” (aşağıda [Ph] olarak anılacaktır), “Gökyüzü Üzerine” (aşağıda [He] olarak anılacaktır) ve “Oluş ve Bozuluş Üzerine”. İlki, disipline adını veren kitaptır; derin bir şaheserdir, Eleatizmi, değişim kavramını, hareketin doğasını, sonsuzluğu, uzayı, zamanı, sonsuz bölünebilirliği tartışır [5, 10, 11]. Tartışılan konulardan bazıları, örneğin Zamanın doğası, bugün hala merkezi bir öneme sahiptir, örneğin kuantum kütleçekim araştırmalarında. Ancak burada buna odaklanmıyorum. İkincisi daha basittir ve bugün Aristoteles fiziği dediğimiz şeylerin çoğunu içerir. Burada, Newton fiziğine benzer ve Aristoteles'in yerel hareket teorisinin temelini oluşturan teorinin bölümlerine odaklanıyorum. Teori şu şekildedir. İki tür hareket vardır

    (a) Şiddetli hareket veya doğal olmayan hareket [Ph 254b10],
    (b) Doğal hareket [He 300a20].

    Şiddetli hareket çok biçimlidir ve bazı ilineksel dış etkenler tarafından oluşturulur. Örneğin bir taş gökyüzüne doğru hareket ediyor çünkü ben onu fırlattım. Benim fırlatmam şiddetli hareketin nedenidir. Doğal hareket, kendi haline bırakılan nesnelerin hareketidir. Şiddetli hareket sonlu bir süreye sahiptir. Yani:

    (c) Şiddetli bir harekete neden olan etkenin etkisi tükendiğinde, şiddetli hareket sona erer.

    Öte yandan, doğal hareketi tanımlamak için biraz kozmolojiye ihtiyacımız var. Kozmos, Toprak, Su, Hava, Ateş [He 312a30] ve Eter adlarını verebileceğimiz beş temel maddenin karışımlarından oluşur. Üzerinde gezindiğimiz yer (Dünya) yaklaşık küresel bir şekle sahiptir. Önce “Suyun doğal yeri”, sonra “Havanın doğal yeri”, sonra da “Ateşin doğal yeri” [He 287a30] adı verilen küresel bir kabukla çevrilidir. Bütün bunlar, Güneş, Ay ve yıldızlar gibi gök cisimlerinin hareket ettiği Gök adı verilen başka bir küresel kabuğa [He 286b10] daldırılmıştır. Tüm küre, 400 bin stadii [He 298a15] (biraz fazla, ama doğru bir büyüklük sırası tahmini) mertebesindeki Dünya'nın boyutundan çok daha büyüktür. Tüm kozmos sonludur ve en dıştaki küresel kabuk, merkezi Dünya'nın etrafında hızla döner. Kozmosun bu yapısı göz önüne alındığında, artık doğal hareketi tanımlayabiliriz. Bu, Eter'in hareketi mi yoksa Toprak, Su, Hava ve Ateş olmak üzere dört elementten birinin hareketi mi olduğuna göre iki farklı türdedir.

    (d) Gökteki Eter'in doğal hareketi, merkezin etrafında daireseldir [He 26915].
    (e) Toprak, Su, Hava ve Ateş'in doğal hareketi, dikeydir ve maddenin doğal yerine doğru yönlendirilmiştir [He 300b25].

    Elementler doğal yerlerine doğal olarak hareket ettiklerinden, çoğunlukla doğal yerlerinde bulunurlar.2

    Genel şema budur. Daha ayrıntılı olarak, Aristoteles doğal hareketin gerçekleştiği hızı da tartışır. Şöyle der:

    2 Bu arada, Aristoteles'in Anaksimandros veya Platon'un Dünya'nın neden hareket etmediğine dair açıklamasına yönelttiği eleştirinin kaynağı da budur. Bu yazarların iddia ettiği gibi (en azından Aristoteles'e göre) "farksızlıktan" kaynaklanmaz. Aksine,






    (f) Daha ağır nesneler daha hızlı düşer: doğal aşağı doğru hareketleri daha hızlı gerçekleşir [Ph 215a25, He 311a19-21];
    (g) aynı nesne daha az yoğun bir ortamda daha hızlı düşer [Ph 215a25].

    Nicel kesinlik, fenomenlerin nedensel ve nitel yönleriyle ilgilenen Aristoteles'te pek yaygın değildir. Ancak [Ph 215a25] metninde Aristoteles, bir matematiksel (geometrik) gösterim kullanır ve buradan, aslında belirli bir teknik kesinlikle düşme hızının v'nin cismin ağırlığı W ile orantılı ve ortamın yoğunluğu ρ ile ters orantılı olduğunu söylediği sonucuna varılabilir. Modern gösterimde, (1)

    (h′) v ~ c W/ρ

    c sabittir. Aristoteles'in tartışmasından çıkarılabilecek şey aslında biraz daha zayıftır: esasen sıvının yoğunluğu sıfıra inerse hızın sonsuza gideceğidir. Modern (ve artık kesinlikle çok anakronistik) terimlerle bu şu şekilde formüle edilebilir: (2)

    (h) v ~ c (W/ρ)ⁿ

    pozitif n ile. Sabit c hakkında Aristoteles şunu söyler

    (i) Cismin şekli [...] daha hızlı veya daha yavaş hareket etmelerini açıklar [He 313a14];

    yani, sabit c cismin şekline bağlıdır.3 Aristoteles'in bu ilişkilere atıfta bulunduğu bağlam boşluk üzerine bir tartışmadır. Aristoteles, (1) veya (2)'nin şunu ima ettiğini savunur

    (j) Azalan yoğunluğa sahip bir vakumda ağır bir cisim sonsuz hızla düşer [Ph 216a].

    Aslında, (2) çoğunlukla bu çıkarım temelinde yeniden inşa edilebilir. Bu (ve diğer) argümanlara dayanarak, Aristoteles boşluk olasılığını reddettiği sonucuna varır:

    (k) "Söylenenlerden, boşluğun var olmadığı açıktır [...]" [Ph 217b20].

    İlk diyaloglardan birinde [12], bu sonuçtan hoşlanmayan Galileo, v'nin ρ'ye ters bağımlılığını v ~ cW − ρ gibi bir farkla (bkz. [13] s. 51) değiştirerek bunun önlenebileceğini öne sürer; bu da ρ'nin sıfıra indiği boşluktaki sonsuz hızdan kaçınırdı.4

    Devam etmeden önce iki yorum. İlk olarak, Aristoteles'in dört temel madde seçimi kesinlikle hareket teorisine bağlıdır ve gözlemden çıkarılmıştır. Eğer tüm şeyler aşağı düşseydi, sadece bir maddeye ihtiyaç duyulurdu; fakat ateş gibi bazı şeyler yukarı hareket eder. Eğer sadece yukarı (ateş gibi) veya aşağı (toprak gibi) hareket eden şeyler olsaydı, iki temel madde yeterli olurdu: biri doğal olarak yukarı hareket etme eğiliminde olan ve diğeri doğal olarak aşağı hareket etme eğiliminde olan. Fakat gözlem bize bir ortamda yukarı hareket eden fakat başka bir ortamda aşağı hareket eden nesneler olduğunu öğretir. Hava suda kabarcıklar halinde yükselir fakat yukarı hareket eden ateş tarafından aşağı itilir. Tahta havada aşağı ve suda yukarı hareket eder. Bu, birkaç unsur arasında karmaşık bir teori veya ilişki gerektirir [He 269b20-31 ve 311a16-b26].

    İkincisi, bazen söylenenin aksine, doğal ve şiddetli hareket arasındaki ayrım daha sonraki hareket teorilerinde varlığını sürdürür. Örneğin, Newton'un ilk iki yasası bu ayrımı açıkça yeniden üretir: Newton teorisinde, bir cismin doğal hareketi doğrusal ve tekdüzedir (sabit hız ve düz): bu, bir cismin üzerine hiçbir şey etki etmediğinde hareket etme şeklidir. Şiddetli hareket ise bir kuvvete maruz kalan bir cismin ivmeli hareketidir. İki teori, "doğal" hareketin tanımlanmasında (Newton'da doğrusal tekdüze, Aristoteles'te dikey ve doğal yerde sonlanan) ve ayrıca bir etkenin neden olduğu etkide farklılık gösterir: harici bir etken Newton'un teorisinde bir ivmeye neden olurken, Aristoteles'in teorisinde bir yer değiştirmeye neden olur. Ancak temel eylemsiz/zorlanmış ayrımı Aristoteles'in doğal/şiddetli ayrımından alınmıştır (bunun hakkında daha sonra daha fazla bilgi vereceğiz).

    3 Burada Aristoteles'in hareket ve hız için orantı ilkeleri sağlama girişimlerinin çeşitliliğini biraz hafife alıyorum belki de.
    4 Galileo bu aptalca fikir için kendini övüyor: "Ah! İnce bir icat, en güzel düşünce! İlahi matematik bilgisi olmadan felsefe yapabileceklerini düşünen tüm filozoflar sussun!" Hayatının ilerleyen dönemlerinde Aristoteles'in sahip olmadığı matematiği daha iyi kullanacaktır.






    III. Yaklaşım

    Aristoteles'in fiziği, Newton fiziğinin belirli bir alanda, yani biz insanlığın işlerimizi yürüttüğümüz alanda doğru yaklaşımıdır. Bu alan, küresel olarak simetrik bir kütle çekim alanındaki (Dünya'nınki) bir akışkana (hava veya su) batırılmış nesneler ve Dünya'dan görülebilen ana gök cisimleri tarafından oluşturulur. Aristoteles fiziğinin (çoğu yorumcusunun aksine) bir akışkana, havaya veya suya batırılmış nesnelerin fiziği olarak doğru bir şekilde anlaşılması gerektiği gerçeği, Monica Ugaglia [14, 15] tarafından vurgulanmıştır ve bence Aristoteles fiziğini modern terimlerle anlamanın anahtarıdır.

    Modern bir okulda fizik öğrenmiş bir öğrenci için fiziğe bir sıvıdaki nesneleri inceleyerek başlamak garip gelebilir. Ancak öğrenmemiş biri için bunu yapmamak garip gelebilir: etrafımızdaki her şey bir sıvıya batırılmıştır. Aristoteles'in fiziği, bu fenomenlerin hatalar olmaksızın son derece önem arzeden doğru bir tanımıdır ve Newton fiziğiyle tutarlıdır, tıpkı Newton fiziğinin geçerlilik alanında Einstein fiziğiyle tutarlı olması gibi (ayrıca bkz. [16]).

    Bunu görmek için, Gök ve Yeri birbirinden ayırarak başlamalıyız. Dünyadan başlayalım. Aristoteles'in ilgilendiği karasal olgular alanı kesinlikle görelilik dışı ve nicelik dışıdır ve bu nedenle görelilik ve kuantum teorisini göz ardı edip Newton teorisinden başlayabiliriz. İkinci olarak, Aristoteles, hem suda hem de suyun dışında, havada, Dünya yüzeyindeki nesnelerin hareketleriyle ilgilenir. Bu bağlamda bir nesnenin hareketi Newton teorisinde şu denklemle tanımlanır: (3)

    F = m a

    burada m cismin kütlesi ve a ivmesidir. Newton teorisine göre, cisme etki eden kuvvet F, basitçe eklenebilen çeşitli bileşenlerden oluşur. Bunlar şunlardır: yerçekimi, kaldırma kuvveti, akışkan direnci ve herhangi bir ek kuvvet. Aşağıdaki ifadeyle verilirler, (4)

    F = —GmM z/r² + Vρz — Cρ|v|v + Fext

    İlk terim Dünya'nın yerçekimi kuvvetidir: G Newton sabitidir, M Dünya'nın kütlesidir, r Dünya'nın merkezinden uzaklıktır ve z vektörü dikey yukarı yöndeki birim vektördür. r'nin değişkenlik aralığı, ilgilendiğimiz cisimler için r'ye göre küçük olduğundan, bu terimi şu şekilde yaklaşık olarak hesaplayabiliriz (5)

    —GmM z/r² ~ —mgz

    Burada g Galileo İvmesidir: g ~ 9,8 m/s². İkinci terim, cismin daldırıldığı akışkanın ağırlığından kaynaklanan (Arşimet) kaldırma kuvvetidir; havada ve suda farklıdır; V cismin hacmi ve ρ akışkanın ' ağırlık ' yoğunluğudur ' özgül ağırlığıdır '. Üçüncü terim, cismin daldırıldığı akışkanın (su veya hava) direncinden kaynaklanan dağıtıcı kuvvettir; v cismin hızıdır, C cismin boyutuna ve şekline bağlı bir katsayıdır. Son olarak son terim, diğer dış etkenlerden kaynaklanan tüm kuvvetlerin toplamıdır. Bu son terimin yokluğu, Aristoteles'in yukarıdaki (b) örneğinde olduğu gibi "doğal" hareket dediği şeydir. Bu nedenle (a) ve (b)'deki ayrım, basitçe Fext'in mevcut olduğu veya yok olduğu durumlar arasındaki ayrımdır. Şiddetli hareketle daha sonra ilgileneceğiz, şimdilik doğal hareketle kalalım ve bu nedenle bu son terimin yok olmasını sağlayalım.

    Başlangıç hızı sıfır olan bir hareketi ele alalım. Başlangıç anındaki hareket denklemi bu nedenle (6)

    m a = —(mg — Vρ)z =(V(ρ — ρb))z

    burada (7)

    ρb = mg/V

    cismin ' ağırlık ' yoğunluğudur ' özgül ağırlığıdır '. Cisim, yoğunluğunun içine daldırıldığı akışkanın yoğunluğundan yüksek veya düşük olmasına göre hemen yukarı veya aşağı hareket etmeye başlayacaktır. Bu nedenle Dünya her durumda aşağı hareket edecektir. Su havada aşağı hareket edecektir. Hava suda yukarı hareket edecektir. Su ve hava arasında özgül ağırlığı olan nesneler (tahta gibi), Aristotelesçi terimlerle Hava ve Su içeren karışımlar, Suda yukarı ve Havada aşağı hareket edecektir, vb. Bu tam olarak yukarıdaki (e)'nin içeriğidir. Dahası, bir cisim Su içindeki Su gibi aynı türden bir maddeye daldırılırsa, o zaman hareketsiz kalabilir: o kendi doğal yerindedir. Başka bir deyişle, doğal hareket teorisi, Aristotelesçi teorinin geçerlilik alanındaki cisimler gibi, giderek yoğunlaşan akışkanların küresel katmanlarına daldırılmış cisimlerin düşey hareketinin doğru bir tanımıdır.

    Şimdi bir cismin tam doğal hareketini ele alalım. Bu, şu denklemle yönetilir (8)

    m a = —mgz + Vρz — Cρ|v|v

    Basitlik açısından cismin başlangıçta hareketsiz olduğunu varsayarak, tek boyutlu diferansiyel denkleme sahibiz (9)

    m ∂v(t) /∂t = —(mg — Vρ) — Cρv²






    İ ç t e n l i k l e...

    Sevgiyle...

  10. #10
    Ç. R. Düzenleme
    Üyelik Tarihi
    Nov 2015
    Mesajlar
    503

    Seviye: 40 
    Tecrübe: 1,794,855
    Sonraki Seviye: 2,111,327

    Beğenmiş
    2,397
    Beğenilmiş
    2,050
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu
    Metafizik Felsefe ' Philosophia Metaphysica ' III:

    Değişim Üzerine ' de Mutatione ' II:



    ;................................................. .................................................. ..........................................

    N.B.:

    " z is the unit vector toward the upper vertical " z vektörü dikey yukarı yöndeki birim vektördür.

    Fext = 0 " Therefore the distinction in (a) and (b) is simply the distinction between the cases where Fext is present or vanishes. We deal later with violent motion, for the moment let’s stay with natural motion, and therefore have this last term vanish. "

    _ Hareket yukarı yönde ise ağırlık ve akışkan direnci aşağı yöndedir, ki işaretleri —, kaldırma kuvveti yukarı yöndedir, ki işareti +

    F = ma = m ∂v(t) /∂t = —mg + Vρ — Cρv² + Fext = —(mg — Vρ) — Cρv² + Fext

    (mg — Vρ) < 0

    ∂v(t) /Cρ {—[(mg — Vρ) /Cρ] + v(t)²} = (1 /m) ∂t

    1 /[—(mg — Vρ) Cρ]½ arctanh [—Cρ /(mg — Vρ)]½ v(t) = (t /m) + Ci

    v(t = 0) = 0
    " Assuming for simplicity that the body is initially at rest, we have the one dimensional differential equation "

    1 /[—(mg — Vρ) Cρ]½ arctanh [—Cρ /(mg — Vρ)]½ v(t = 0) = Ci = 0

    arctanh [—Cρ /(mg — Vρ)]½ v(t) = [—(mg — Vρ) Cρ]½ t /m

    v(t) = [—(mg — Vρ) /Cρ]½ tanh [—(mg — Vρ) Cρ]½ t /m



    _ Hareket aşağı yönde ise ağırlık aşağı yöndedir, ki işareti —, kaldırma kuvveti ve akışkan direnci yukarı yöndedir, ki işaretleri +

    F = ma = m ∂v(t) /∂t = —mg + Vρ + Cρv² + Fext = —(mg — Vρ) + Cρv² + Fext

    (mg — Vρ) > 0

    ∂v(t) /Cρ {—[(mg — Vρ) /Cρ] + v(t)²} = (1 /m) ∂t

    —1 /[(mg — Vρ) Cρ]½ arctanh [Cρ /[(mg — Vρ)]½ v(t) = (t /m) + Cj

    v(t = 0) = 0
    " Assuming for simplicity that the body is initially at rest, we have the one dimensional differential equation "

    —1 /[(mg — Vρ) Cρ]½ arctanh [Cρ /[(mg — Vρ)]½ v(t = 0) = Cj = 0

    arctanh [Cρ /[(mg — Vρ)]½ v(t) = —[(mg — Vρ) Cρ]½ t /m

    v(t) = —[(mg — Vρ) /Cρ]½ tanh [(mg — Vρ) Cρ]½ t /m



    ;................................................. .................................................. ..........................................

    Bu diferansiyel denklemin çözümü şudur (10)

    v(t) = —[(mg — Vρ) /Cρ]½ tanh [(mg — Vρ) Cρ]½ t /m


    Büyük t için hiperbolik tanjant bire gider. Bu nedenle bu çözümün karakteristiği, düşen cisimlerin iki rejime sahip olmasıdır: ilk olarak, şu zaman mertebesinde süren geçici bir faz (11)

    t ~ m / [(mg — Vρ) Cρ]½

    ve sonra hızın sabitlendiği sabit bir düşüş (12)

    v(t) = —[(mg — Vρ) /Cρ]½

    Bu iki fazın varlığı, Aristoteles'in düşme teorisiyle ilgili yaygın karışıklığı anlamak için önemlidir. Denklemlerle daha az müsterih olan okuyucular için bu önemli noktayı açıklayayım. Suya düşen bir metal parçası çok hızlı bir şekilde sabit bir hıza ulaşır. Benzer şekilde, bir kuşun yüksek irtifada bıraktığı bir taş da çok hızlı bir şekilde sabit bir hıza ulaşır. Doğanın bu olgusal gerçeği, Aristoteles eleştirmenlerinin çoğu tarafından genellikle göz ardı edilir.

    Bir cismin sabit düşme hızına ulaştığı geçici faz genellikle dikkatli bir gözlem için çok kısadır. Suya düşen bir metal parçası için süresi genellikle onu çözümleme yeteneğimizin altındadır. Birkaç metre düşen ağır bir nesne (bir taş gibi) için, düşmek için geçen süre geçici faz süresiyle karşılaştırılabilir, bu nedenle taşın sabit faza ulaşması için zamanı yoktur. Ancak böyle bir olgu, yine doğrudan gözlemlerle çözümlenmesi zor olan hızlı hızları ima eder (eğer biri Galileo kadar akıllı olup da eğimin nitel özelliklerini etkilemeden düşüşü yavaşlatacağını doğru bir şekilde tahmin edemezse.)

    Çoğu ilgi çekici durumda, kaldırma kuvveti terimi Vρ, mg ağırlığına göre ihmal edilebilir düzeydedir ve sabit rejimdeki düşüş hızı (13)

    v(t) = —(1 /C)½ [mg /ρ]½ = c (W /ρ)½

    c, cismin şekline ve boyutuna bağlı olan ve temel araçlarla tahmin edilmesi kolay olmayan bir sabittir.

    Bu, daha ağır bir cismin daha hafif bir cisimden daha hızlı düştüğünü, tam olarak Aristoteles'in (f)'de belirttiği gibi ve eşit cisimlerin daha az yoğun bir ortamda daha hızlı düştüğünü, Aristoteles'in (g)'de belirttiği gibi gösterir. Son ilişki aslında Aristoteles'in (h) ilişkisiyle karşılaştırılmalıdır. Son olarak, eşit ağırlık ve yoğunlukta, Aristoteles'in (i)'de belirttiği gibi, cismin boyutundan kaynaklanan bir etki de vardır. Aristoteles'in düşme hızını doğrudan ağırlığa W = mg ve ortamın yoğunluğuna ters olarak bağlı bir şey olarak değerlendirmesinde tamamen haklı olduğunu görüyoruz, katsayı da cismin şekline bağlıdır. Aristoteles'in sahip olmadığı şey, kullandığı ilkel matematiksel araçlar göz önüne alındığında yakalaması zor olacak olan karekök, yani n = 1 /2. Olgusal ifadelerinin hepsi doğrudur.

    Bunun iyi bir gözleme dayanmadığını iddia etmek zor.

    Okuyucu tüm bunların "sezgisel" ve "kendiliğinden açık" olduğunu düşünüyorsa, bugün düşen nesnenin gerçek hareketinin bu kadar doğru ve ayrıntılı bir açıklamasını yapıp yapamayacağını kendine sormalıdır.

    Şimdi karasal nesneler için şiddetli hareketi ele alalım. Tanım gereği, bunlar kaybolmayan Fext'e sahiptir. Basitlik adına ağırlık ve kaldırma kuvveti terimini göz ardı ederek, ilgili Newton hareket denklemi şu şekildedir: (14)

    m a = —Cρ|v|v + Fext

    Başlangıçta hareketsiz olan bir cisim belirli bir süre Fext kuvvetine maruz kalırsa, ivmelenecek ve v0 hızına ulaşacaktır. (Aristoteles'in yaptığı gibi) etkenin cisim üzerinde hareket etmeyi bıraktığı durumu göz önünde bulundurarak, cisim için Newton hareket denklemi şu şekildedir: (15)

    m a = —Cρ|v|v

    veya bir boyuttaki hareket için, (16)

    ∂²x(t) /∂t² = ± (Cρ /m) (∂x(t) /∂t)²


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    N.B.: Hareket yukarı yönde ise işaret —, aşağı yönde ise +

    ∂²x(t) /∂t² = ∂(∂x(t) /∂t) /∂t = ± (Cρ /m) (∂x(t) /∂t)²

    ∂(∂x(t) /∂t) /(∂x(t) /∂t)² = ± (Cρ /m) ∂t

    —1 /∂x(t) /∂t = —1 /v(t) = ± (Cρ /m) t + Ci

    ∂x(t = 0) /∂t = v(t = 0) = v0

    —1 /∂x(t = 0) /∂t = —1 /v(t = 0) = —1 /v0 = Ci

    —1 /∂x(t) /∂t = —1 /v(t) = ± (Cρ /m) t — (1 /v0)

    ∂x(t) /∂t = v(t) = v0 /[1 ± v0 (Cρ /m) t]

    Lim ∂x(t) /∂t = v(t) = 0
    t -> ∞

    v0 (Cρ /m) t >> 1 ise

    ∂x(t) /∂t = v(t) = v0 /[1 ± v0 (Cρ /m) t] ≈ v0 /v0 (Cρ /m) t = ± (m /Cρ)(1 /t)


    ∂x(t) = v0 ∂t /[1 ± v0 (Cρ /m) t]

    x(t) = (m /Cρ) ln |1 ± v0 (Cρ /m) t| + Cj

    x(t = 0) = x0 = 0 = Cj

    x(t) = (m /Cρ) ln |1 ± v0 (Cρ /m) t|

    v0 (Cρ /m) t >> 1 ise

    x(t) = (m /Cρ) ln |1 ± v0 (Cρ /m) t| ≈ (m /Cρ) ln |v0 (Cρ /m) t|



    ;................................................. .................................................. ..........................................

    Bunun entegrasyonu kolaydır ve şu sonucu verir (17)

    x(t) = (m /Cρ) ln |v0 Cp t /m|

    burada v0 bir entegrasyon sabitidir. Hız şu şekildedir (18)

    v(t) = ± (m /Cρ) (1/ t)





    ve t zamanı arttıkça sıfıra gider. x(t)'nin yavaşlayan logaritmik büyümesi, doğal hareketin çok fazla yol kat edilemeden nesneyi aşağı doğru getirmesi sonucunu doğurur. Bu, Aristoteles'in (c)'de belirttiği gibi, herhangi bir şiddetli hareketin sonlu bir sürede etkili bir şekilde sona ermesine neden olur.

    Doğal harekete geri dönelim. Peki ya ilk geçiş aşaması? Birçok lise kitabının belirttiğinin aksine, bu aşamada da hız daha ağır bir cisim için daha yüksektir. Cismin sabit durum hızına ulaşmak için zamanı yoksa, yani t << m /ρf ise, hızı küçük zamanlar için genişleterek tahmin edebiliriz. Bu, (19)


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    N.B.:
    _
    " z is the unit vector toward the upper vertical " z vektörü dikey yukarı yöndeki birim vektördür.

    Fext = 0 " Therefore the distinction in (a) and (b) is simply the distinction between the cases where Fext is present or vanishes. We deal later with violent motion, for the moment let’s stay with natural motion, and therefore have this last term vanish. "

    Kaldırma kuvveti; sürükleme ve yerçekimi kuvvetinden büyükse, hareket yukarı yönde, küçükse, aşağı yöndedir.

    _ Hareket aşağı yönde ise ağırlık aşağı yöndedir, ki işareti —, kaldırma kuvveti ve akışkan direnci yukarı yöndedir, ki işaretleri +

    F = ma = m ∂v(t) /∂t = —mg + Vρ + Cρv² + Fext = —(mg — Vρ) + Cρv² + Fext

    (mg — Vρ) > 0

    Lim ∂v(t) /∂t = —(g — Vρ /m)
    C -> 0

    ∂v(t) = —(g — Vρ /m) ∂t

    v(t) = —(g — Vρ /m) t + Cj

    v(t = 0) = Cj = 0

    v(t) = —(g — Vρ /m) t

    |v(t)| = (g — Vρ /m) t


    _
    Maclaurin Serisi ' z = 0 noktasında n kez türevlenebilir herhangi bir fonksiyonun polinomsal kuvvet serisine açınımı ':

    ...........
    f(t) = (∂ⁿf(t = 0) /∂tⁿ) tⁿ /n!
    ............ n = 0

    v(t) = —[(mg — Vρ) /Cρ]½ tanh [(mg — Vρ) Cρ]½ t /m = —[(mg — Vρ) /Cρ]½ f(t)

    f(t) = tanh [(mg — Vρ) Cρ]½ t /m = tanh qt

    f(t = 0) = 0


    ∂f(t) /∂t = q sech² qt

    ∂f(t = 0) /∂t = q


    ∂²f(t) /∂t² = —2 q² tanh qt sech² qt

    ∂²f(t = 0) /∂t² = 0


    ∂³f(t) /∂t³ = 2 q³ sech² qt (2 tanh² qt — sech² qt)

    ∂³f(t = 0) /∂t³ = 2 q³


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    |qt| < ∏/2

    f(t) = tanh qt = qt — q³ t³ /3 + . . .


    Yakınsak [alterne] seriler, ilk birkaç terimleri ele alındığında bile, kesin değerlerine ' genellikle ' çok hızlı yakınsarlar, şöyle ki:

    —∏/8 < qt = T < ∏/8 için, f(T) = tanh T ≈ T

    _ Bağıl Hata:

    Tx = |(Tapprox — T) /T| = |—1 + Tapprox /T|


    Lim Tx = |—1 + (T/tanh T)| = |—1 + (∂T /∂T) /∂(tanh T) /∂T| = |—1 + 1 /(1 — tanh² T)| = 0
    T -> 0

    Lim Tx = |—1 + (T /tanh T)| = |—1 + (∏/8 /tanh ∏/8)|
    T -> ±∏/8


    0 < Tx < |—1 + (∏/8 /tanh ∏/8)| ≈ 0.0508833552996


    Serinin geçerlilik aralığının sınır değerlerinin 1/4' ü olsa dahi, bağıl hata en fazla % 5' tir. O hâlde

    v(t) = —[(mg — Vρ) /Cρ]½ tanh [(mg — Vρ) Cρ]½ t /m ≈ —(mg — Vρ) t /m = —(g — Vρ /m) t

    |v(t)| = (g — Vρ /m) t


    ;................................................. .................................................. ..........................................

    |v| = (g — Vρ /m) t

    denklemini verir ki bu da daha ağır cisimlerin daha hızlı düştüğünü gösterir, tam olarak Aristoteles'in (f)'de belirttiği gibi. Elbette, sürtünme terimini takip edersek etki daha güçlüdür. Ancak gerçek, sürtünmeyi göz ardı etsek bile doğruluğunu korur! Daha ağır cisimler, havayla sürtünmeyi göz ardı ettiğimiz yaklaşımda bile daha hızlı düşer!

    Aristoteles'in karasal fiziği, uygun rejimde Newtoncu olanla mükemmel bir şekilde uyuşmaktadır. Herhangi bir makul karasal rejimde, farklı ağırlıktaki nesnelerin aynı hızda düştüğü kesinlikle doğru değildir.


    Bununla birlikte, Aristoteles'in ayrıntılı teorisi ve -makul görünen- Aristoteles'in buna yol açan ayrıntılı gözlemleri, çoğunlukla gözlemin daha kolay olduğu sabit düşme rejimine atıfta bulunur. Başlangıçtaki geçici fazı göz ardı eder. Bu faz, dikkatli bir gözlem için ya çok kısadır (suda) ya da çok hızlıdır (havadaki çok ağır nesneler için). Öte yandan, bu faz, Galileo'nun (verimli bir şekilde) yoğunlaştığı ve eğimin ustaca numarasıyla gözlem zorluğunun üstesinden geldiği rejim olan ağır nesnelerin kısa düşüşü için önemlidir. Bu rejim için, VI. yüzyılda Philoponus tarafından düşme hızının ağırlıkla orantılı olmadığı daha önceden belirtilmişti: Kurşun bir top, ağırlığının yarısı kadar bir topun yarı zamanında belirli bir yükseklikten yere ulaşmaz. Bu kısa düşüşlerde kaldırma kuvveti ve ortamın direnci etkili olmak için zamana sahip değildir. (Aynı şekle ve farklı ağırlığa sahip iki ağır top, bir uçaktan farklı hızlarda düşerek Galileo'nun değil Aristoteles'in teorisini doğrular.)

    Şimdi Gök fiziğine gelelim. Burada ilgi çeken rejim, gökyüzünde gördüğümüz, sıvıya batırılmamış, Dünya'dan büyük mesafelerde bulunan ve görünür hareketi yavaş olan cisimlerin rejimidir. Sıvıya batırılmamış oldukları için (2)'den ikinci ve üçüncü terimi çıkarabiliriz. Uzak oldukları için (5) yaklaşımını kullanamayız. Bu nedenle (4) şimdi (20)

    F = —GmM z/r²

    Bu denklemin (ve (1)) en basit çözümü elbette dairesel Kepler yörüngeleri tarafından verilir ve bunların Dünya-Güneş sistemi ve Ay-Dünya sisteminin göreli hareketlerini oldukça iyi tanımladığını biliyoruz. Gök cisimleri uzak oldukları ve yavaş hareket ettikleri için, hareketleri kendi referans sistemimize, yani hareket eden Dünya'ya çevirirken dikkatli olmalıyız. Dünya'nın hareketini hesaba katmalıyız. İyi bilindiği gibi, ilgili yaklaşıma göre, yıldızların, Güneş'in ve Ay'ın görünür hareketleri Newton fiziğinde basitçe Dünya'nın dönüşünden kaynaklanan gökyüzünün görünür dönüşü, Dünya'nın dönüşü ve yörüngesel hareketten kaynaklanan Güneş'in görünür hareketinin birleşimi ve Ay'ın Dünya etrafındaki Kepler yörüngesi tarafından verilir. Tüm bu hareketler çok iyi bir yaklaşımla (aslında, tam olarak Aristoteles'in gözlem araçlarının gözlemsel sınırları içinde) Dünya'nın merkezi etrafındaki dairesel hareketlerle tanımlanır, (d)'de olduğu gibi.

    Aristoteles fiziğinin uygulanabilirlik alanında doğru olduğu sonucuna varabiliriz. Bu, kütle çekim potansiyeline maruz kalan ve sıvıya batırılmış cisimler (karasal fizik) ve hareketi Dünya etrafında Kepler hareketi veya Dünya'nın dönüşü ve yörüngesel hareketinden kaynaklanan görünür hareket olan gök cisimleri tarafından verilir. Aristoteles, iki farklı yasa kümesinin geçerli olduğu iki rejimi, ilgili yaklaşımlarda, yani (d) ve (e) olarak doğru bir şekilde ayırır.

    Bu teknik yeniden yapılandırmayı sonuçlandırmadan önce, şimdiye kadar ihmal ettiğimiz tek iki ifadeyle ilgilenelim: (j) ve (k). (j) ifadesi, denklem (13)'ten hemen sonra gelir. Bu nedenle kullandığımız model tarafından tahmin edilir. Bu ilk başta kafa karıştırıcıdır: cisimler vakumda düşerken sonsuz hıza ulaşır. Görünen bulmaca, bir yaklaşım kullandığımızı hatırlayarak çözülür. Buradaki ilgili yaklaşım, denklem (5)'teki yaklaşımdır. Yerçekimi kuvvetinin (13)'ü türetmek için sabit olduğu varsayılır ancak gerçekte sabit değildir. Hipotetik bir boşluğa düşen bir cisim sonsuza kadar ivmelenmez çünkü bir noktada çekimi başlatan kütleye çarpar. Burada ilginç olan şey, sonsuzluğun teorinin yaklaşık olarak tahmin edilmesi gerçeğiyle üretilmesidir. Daha eksiksiz teori tarafından düzeltilir. Bu, genel görelilikte ("tekillikler") ve kuantum alan teorisinde ("ultraviyole sapmalar") görünen sonsuzluklarla modern fizikte beklenen durumdur ve bunların teoriyi geçerlilik alanının dışında kullandığımızın basit sinyalleri olması beklenir. Bu nedenle Aristoteles'in çıkarımı (j) ve sonucu (k) yaklaşım içinde doğrudur (genel göreliliğin tekillikler ve kuantum alan teorisinin morötesi sapmalar ürettiğini söylemek doğru olduğu gibi) ancak fiziksel olarak doğru değildir çünkü teorisinin geçerlilik alanının dışına çıkar.5

    Özetle, Aristoteles'in hareket fiziği, klasik fiziğin diline çevrildikten sonra, teorinin yaratıldığı sınırlı karasal alanda hareket halindeki nesnelerin gerçek fiziksel davranışına son derece önemsiz olmayan ancak doğru bir deneysel yaklaşım sağladığı görülebilir.






    IV. Aristoteles Fiziğinin Güçlü ve Zayıf Yönleri

    Açıkçası, Aristoteles'in fiziği mükemmel olmaktan uzaktır. Bunda da Newton veya Einstein fiziğine benzer, ki onlar da mükemmel olmaktan uzaktır (örneğin ilki atomların dengesizliğini yanlış bir şekilde öngörürken, ikincisi mantıksız tekillikleri öngörür). Aristoteles fiziğinin çeşitli sınırlamaları arasında, burada farklı nitelikteki birkaçını gösteriyorum.

    1. Aristoteles fiziğine göre bir cisim, bileşimine bağlı olarak doğal yerine doğru hareket eder. Bu ince bir şekilde yanlıştır. Tahta neden yüzer? Çünkü doğal yeri Hava'dan daha alçak, Su'dan daha yüksektir. Bu, antik çağda teknelerin neden yüzdüğüne dair teorik açıklama olarak alınmıştır. Bundan, bir teknenin metalden yapılamayacağı sonucu çıkar. Metal batar. Bu teori doğru olsaydı, metal tekneler yüzemezdi. Ama yüzerler. Bu nedenle Aristoteles'in teorisinde yanlış veya eksik bir şeyler vardır. Elbette Arşimet bu noktayı anlamıştı: Bir cismin suda yüzüp yüzmeyeceğini belirleyen şey onun bileşimi değil, toplam ağırlığının (batırılmış) hacmine oranıdır. Daha teknik olarak, denklem (7)'deki V miktarı cismin hacmi değil, yerinden oynattığı suyun toplam hacmidir. Bu Aristoteles tarafından gözden kaçırılmıştı [He 313a15]. Arşimet'in keşfinin büyük teknolojik ve ekonomik sonuçları oldu [17]. Yüzmenin gerçek nedeni anlaşılır anlaşılmaz, Helenistik krallıkların gemilerinin gövdeleri koruyucu bir metal tabaka ile kaplandı. Bu, düzenli temizlik ihtiyacını ve dolayısıyla gemiyi periyodik olarak sudan çıkarma ihtiyacını önemli ölçüde azalttı. Sonuç olarak, gemiler üç katına çıktı (MS III. yüzyılda) ve ticaret ve kalkınma üzerinde güçlü bir etkisi oldu. Teorik fiziğin antik çağda da teknolojik ve ekonomik sonuçları oldu.

    2. Aristoteles, ikisi arasında net bir ayrım sunmadan ağırlık ve özgül ağırlık arasındaki ayrımla mücadele ediyor gibi görünüyor. Bu konuda bkz. [15].

    3. Şiddetli hareket dışsal bir etken tarafından meydana getirilir. Bu sorun değil. Ancak Aristoteles'in öncülleri, etkenin doğrudan etkisinin, etki etmeyi bıraktığı anda sona erdiğini varsaymasına yol açar. Bu, onu bir taşın fırlatılıp elimden ayrıldıktan sonra bir süre yukarı doğru hareket etmeye devam etmesinin nedenini karmaşık ve tatsız bir şekilde açıklamaya zorlar. Aristoteles'in geçici açıklaması, çevredeki akışkanın etkisine dayanır ve ikna edici değildir. Bu, ortaçağ ivme teorilerine yol açtı ve fiziğin sonraki ilerlemesinde önemli bir faktördü. İyi bir teorinin içsel zorlukları, anlayışımızı ilerletmek için en iyi ipucudur. Aynısı, örneğin Einstein'ın ilerlemelerinin anahtarı olan, aynı derecede tatsız olan uzaktan Newton etkisinde de oldu.

    4. Aristoteles, şeylerin daha hızlı ve daha yavaş hale geldiğine dair bir fikre sahiptir ancak sürekli ivmeyi düzgün bir şekilde karakterize etmek için kaynaklardan yoksundur. Bu, ortaçağ fiziğinde çokça ele alınan bir konuydu [7], ancak Galileo'nun önce deneysel olarak (eğim deneyleriyle), sonra kavramsal olarak ivmenin merkezi önemini anlaması, modern fiziğin üzerine inşa edildiği Newton'un büyük başarısının yolunu açtı: hareketin ana yasası F = ma.

    5. Şimdi daha genel metodolojik kaygılara geçeyim. Modern bir bakış açısından Aristoteles fiziğinin en büyük sınırlaması, nicel gelişmelerin eksikliğidir: Aristoteles yalnızca hareketin niteliği, yönü, nedenleri ve süresiyle ilgilenir, hızının nicel değerleriyle değil vb. Aristoteles biliminde nadiren matematik kullanır. Nicel bilim muhtemelen Platon Akademisi'nde6 [18], örneğin Eudoxus'un astronomisiyle daha güçlüydü ve özellikle Almagest'ten bildiğimiz harikulade etkili matematiksel bilimi Hipparchus ile Helenistik zamanlarda yaygın olarak gelişti.

    6. Aristoteles fiziğinde deneylere dair çok az açık referans vardır. Ancak bu, gözlem eksikliğiyle karıştırılmamalıdır. Aristoteles fiziği, biyolojisi gibi doğru gözlemlere dayanır. Bir örnek: Bir nesil önce Platon, Dünya'nın küresel olabileceği fikrini makul bulduğunu iddia etti, ancak bunu kanıtlayamayacağını söyledi [19]. Aristoteles, yazılarında, gözlemin dikkate değer bir kullanımına dayanarak bu temel bilimsel sonuç için ikna edici deneysel kanıtlar sunar: Ay tutulmaları sırasında, Dünya'nın gölgesinin Ay'ın yüzeyine yansıtıldığını görürüz. Dikkatli bir gözlemle, bu gölgenin dairesel olduğunu görürüz [He 297b30]. Silindir veya koni gibi dairesel bir gölge yansıtabilen birkaç geometrik şekil olduğunu, ancak ay tutulmalarının gecenin farklı saatlerinde gerçekleştiğini unutmayın. Bu farklı durumlarda Dünya, Güneş-Ay hattına göre farklı şekilde yönlendirilir. Bu nedenle, nesne ışığın yönüne dik bir eksen etrafında döndürülse bile dairesel kalan bir şekle sahip olmalıdır. Bir silindir ve bir koni bu özelliğe sahip değildir, çünkü şekilleri sırasıyla bir dikdörtgene ve bir üçgene dönüşür. Bu özelliğe sahip tek şekil küredir. Bu, Dünya'nın (yaklaşık olarak) küresel bir şekle sahip olduğunu deneysel olarak ve gerçekten çok sağlam bir şekilde kanıtlar. Aristoteles fiziğinin ince gözlemsel zeminden yoksun olduğu kesinlikle söylenemez.

    5 Öte yandan, Aristoteles'in sonucunun önemi, bence, hafife alınmamalıdır. Demokritos'un antik atom fiziğinde, atomların boşlukta serbestçe hareket ettiği varsayılmıştır; bu, Newton eylemsiz hareketiyle tutarlıdır. Ancak Epikuros tarafından geliştirilen bu fikrin daha sonraki versiyonunda, onları hareket ettiren ağırlıktır. Aristoteles daha önce hareket teorisinin bağlamında, ağırlıktan kaynaklanan ortak hareketi, atomistin vakumu gibi ortamın hiç yoğunluğu olmadığı bir duruma ekstrapole edersek, sabit durumun hızının sonsuz olacağını göstermişti ve aynı şey Newton teorisinde de geçerlidir. Bu nedenle Epikuros'un Demokritos'un eylemsiz hareketini değiştirmesinin, (burada çağdaş bir fizikçinin anakronistik bakış açısını aldığımı unutmayın) Aristoteles tarafından kendisine gösterilebilecek bir sorunu vardır. Demokritos'un atomların serbest hareketi konusundaki versiyonu Epikuros'unkinden daha güçlüdür çünkü Aristoteles'in doğru bir şekilde çıkardığı sonsuz hız sorunundan muzdarip değildir.



    [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]


    Aktif deneysel araştırmadan yoksun olduğu kadar, Aristoteles fiziği de çıkarım açısından zengindir. Aristoteles'in kullandığı argümanların birkaçı modern kulaklara yanlış geliyor. Ancak Aristoteles'in doğa bilimlerindeki çıkarımlarının gücü hafife alınmamalıdır. Aristoteles fiziğinin çoğu, bir ortamda yukarı doğru, diğerinde aşağı doğru hareket eden cisimlerin olması ve bu gözlemlerden çıkarılabilecek zengin bir sonuç zenginliği gibi gözlemlere dayanmaktadır. İnsanlık, Doğa'yı doğrudan sorgulama gücünü öğrenmek için Bacon ve Galileo'yu beklemek zorunda kaldı, ancak Aristotelesçi tümdengelim modu bilimde kaldı ve Einstein ve Maxwell gibi devlerin fiziğinde önemli bir rol oynadı.

    Aristoteles'in fiziğinin iddia edilen "sezgisel" yönleri hakkında bir söz. Dünya'nın küresel olduğunu ve şeylerin dünyanın farklı yerlerinde farklı yönlerde dikey olarak hareket ettiğini düşünmek sezgiye aykırıdır. 4. yüzyılda küresel bir Dünya fikri hala nispeten yeniydi ve Aristoteles yazılarında bunun için sağlam deneysel kanıtlar sunar. Bununla uyumlu fizik sezgisel olmaktan uzaktır. Aristoteles'in kendisi teorisi ile sezgisi arasındaki farklara işaret eder [He 307b25]. Aslında, Aristoteles fiziğinde birçok sezgisel olmayan yön vardır. Işık ve ağırın mutlak ve göreli kavramları arasındaki ayrım; kelimenin nesnelerinin büyük çeşitliliğinin dört temel madde açısından açıklanabileceği fikri; yukarı veya aşağı doğru doğal hareketin, gövde doğal yerine ulaştığında durduğu fikri; doğal hareket ile şiddetli hareket arasındaki ayrım, bugün bile, Newton fiziğinde kalmasına rağmen, anlamakta zorlandığım bir ayrım. Aristoteles zamanında, atomistlerin, Platon'un Timaeus'unun, Empedokles'inki gibi rekabet eden fiziksel şemalar vardı ve Aristoteles'in fiziğinin bunlardan daha sezgisel olduğunu belirten hiçbir antik yazar bilmiyorum. Aristoteles, bu alternatif fikirleri eleştirmek için oldukça sezgisel olmayan argümanlar kullanarak uzun uzadıya gider. Aristoteles'in fiziği hiç de sezgisel değildir. Karmaşık ve sıkı bir kavramsal şemadır.

    Aristoteles fiziği sıklıkla bilimin gelişimini yavaşlatan dogma olarak sunulur. Bunun çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Aristoteles'ten sonraki bilim insanları Aristoteles fiziğini değiştirmekte, ihlal etmekte veya görmezden gelmekte tereddüt etmediler.

    6 Platon'un kendisi elbette Timaeus'ta atomculuğun bir matematikselleştirilmesini (geometrileştirilmesini) denedi. Güzel ve tamamen kusurlu - bilim genellikle böyle işler. Platon'un hatası (bizim anakronik bakış açımıza göre) matematiğin etkili olabilmesi için zaman içindeki evrimi tanımlamak için kullanılması gerektiğini, statik şekilleri tanımlamak için kullanılmaması gerektiğini görememesiydi.

    Arşimet'in yüzme kurallarına ilişkin anlayışı Aristoteles fiziğiyle pek de uyumlu değildir. Antik astronomi Aristoteles'i çürütmekte tereddüt etmedi [6]: Hipparkos Güneş teorisinde mevsimlerin süresindeki farkı (ekinokslar ve gündönümleri arasındaki zaman aralığı olarak tanımlanır) Güneş yörüngesinin Dünya'nın merkezinde olmadığını varsayarak açıklar. Daha da çarpıcı olanı, Batlamyus, gök cisimlerinin yörüngelerinde sabit bir hızda değil, ekuant yapısıyla belirlenen değişken bir hızda hareket ettiğini varsayarak Hipparkos'un tahmin sistemini iyileştirir. Bu, Aristoteles fiziğiyle açıkça çelişir. Aristarchus'un güneş merkezli fikirlerini tartışırken bile, Batlamyus ([20], I.7) bunların Aristoteles fiziğinin derinlemesine bir revizyonunu gerektireceğinden bahseder, ancak bunun bu fikirlere karşı en büyük engel olduğunu düşünmez. Orta Çağ'da Aristoteles fiziği tekrar tekrar tartışılmış ve değiştirilmiş, ancak daha güçlü bir teori bulmak için Kopernik, Galileo, Kepler ve Newton'un gelmesi gerekti. Aristoteles'in teorisini canlı tutan şey dogmatik bir bakış açısı değildi: daha iyisini bulmanın zorluğuydu. Benzer şekilde, Newton teorisi üç yüzyıl boyunca temel paradigma olarak kaldı çünkü bir dogmaydı, daha iyisini bulmanın zor olmasıydı. Aristoteles fiziğinin bu kadar uzun süre dayanmasının nedeni dogma haline gelmesi değil, çok iyi bir teori olmasıdır.

    V. Ölçülemezlik ve Süreklilik

    Kendi araştırma alanım olan teorik fizikte, Kuhn'un ölçülemezlik tezinin bir "vulgata"sı güçlü bir şekilde yerleşmiştir. Bu vulgata'ya göre, bilimdeki ilerleme süreksizlikle işaretlenir, süreksizlik ne kadar büyükse ilerleme o kadar güçlüdür ve fenomen süreksizlik boyunca hayatta kalmaktan çok daha fazlası değildir. Bu, geçmiş bilgiyi alakasız olarak atma ve olası teorileri "tahmin ederek" çalışma ideolojisine dayalı bir araştırma tarzını teşvik etmiştir. Bana göre bu ideoloji, teorik fiziğin günümüzdeki kısırlığının nedenlerinden biridir.

    Bilim süreksizlikler üretir ve alınan fikirleri sürekli olarak eleştirel bir şekilde yeniden değerlendirir, ancak geçmiş bilgiye ve onun kümülatif yönlerine, süreksizliklerinden çok daha fazla sayıda inşa eder. Dünya yaklaşık olarak küresel olarak keşfedildi ve öyle kaldı; Güneş'in etrafında dönüyor, tersi değil ve bunu yapmaya devam edecek; madde atomik yapıya sahiptir ve hiçbir Kuhnnian devrim bunu iptal etmeyecektir; Dünya'daki canlıların ortak ataları vardır ve biz bunu unutmayacağız... ve sonsuza kadar böyle devam eder.

    Geçmiş teoriler gelişmiş teoriler tarafından iptal edilmez. Bunlar daha güçlü bir bakış açısıyla bütünleştirilir ve daha iyi anlaşılır. Einstein'ın teorisi Newton teorisini çürütmez: geçerlilik alanını düzgün bir şekilde belirleyerek onu netleştirir ve bunları açıklayan daha derin yapıları ortaya çıkararak teorinin kafa karıştırıcı yönlerine ışık tutar. Örneğin, Newton'ın uzaktaki tatsız eylemi Einstein'ın teorisinde iptal edilmez: basitçe, yerçekimi alanının sonlu hız yayılımının göz ardı edildiği bir yaklaşım olarak açıklanır.

    Gelişmiş teoriler geçmiş teorilere büyük ölçüde dayanır, kavramsal yapılarını sürekli olarak yeniden inşa eder ve bu kavramsal yapıyı sürekli olarak yeniden düzenler. Quine bu fikri açıklamak için tekrar tekrar güzel Neurath'ın tekne benzetmesini kullanır [21]7.

    Eski Aristoteles gemisi, birçok onarım ve iyileştirmeden sonra bile, modern teorik fiziğin kavramsal yapısında hala tanınabilir. Newton'un eylemsiz hareket ile kuvvete bağlı hareket arasındaki ayrımı veya modern fiziğin eylemdeki kinetik ve etkileşim terimleri arasındaki ayrımı, hala Aristoteles'in doğal ve şiddetli hareket arasındaki ayrımının doğrudan izleridir.8






    Bilimsel bilginin büyümesine ilişkin bu görüş, geçmiş teoriler hakkında modern terimlerle konuşmamızı sağlar. Elbette, bu, teorinin tarihsel anlatımını daha gerçek hale getirdiği için değil. Yani, bilimin tarihine ilişkin ilk bakış açısı açısından değil. Tarihsel Newton'u, uzaktan eyleminin genel görelilik tarafından açıklandığını bilerek daha iyi anlayamıyoruz. Ancak, uzaktan eylemi bir yaklaşım olarak anlayarak, mevcut bilimsel teorilerimizi ve onları bulmamızı sağlayan tarihsel yolu kesinlikle daha iyi anlıyoruz.

    7 “Bizler açık denizde gemilerini yeniden inşa etmek zorunda olan ama asla dipten yeniden başlayamayan denizciler gibiyiz. Bir kiriş çıkarıldığında hemen oraya yenisi konulmalıdır ve bunun için geminin geri kalanı destek olarak kullanılır. Bu şekilde, eski kirişler ve sürüklenen odunlar kullanılarak gemi tamamen yeniden şekillendirilebilir, ancak yalnızca kademeli yeniden inşa ile.”

    8 Bunun sadece bir benzetme olduğunu düşünmüyorum, bu konuda bu makalenin hakemlerinden birinin görüşlerine katılmıyorum. Aristotelesçi cisimlerin, nesne üzerinde sürekli etki eden bir kuvvete Aristotelesçi bir benzetme olan içsel bir nisus sonucu doğal olarak hareket ettiğini düşünmek elbette mümkün, ancak bence bu çok fazla anakronizm: Bir cismin yerçekimi kuvveti nedeniyle düştüğünü Newtoncu terimlerle söyleriz. Ancak bunu söyleyebilmek için Newton bize hiçbir kuvvetin etki etmediği bir cismin başına ne geleceğini söylemek zorundaydı, ki bu da birinci yasasının amacıdır. Başka bir deyişle, hala doğal hareketin ne olduğunu söylemek zorundaydı: hiçbir kuvvetin etki etmediği bir hareket. Dolayısıyla Newton hala Aristoteles'in doğal ve şiddetli hareket arasındaki orijinal ayrımını kullanıyor (ve bundan çok iyi yararlanıyor). Düşmeyi basitçe şiddetli hareket olarak yorumluyor ve bir etken tanımlıyor: yerçekimi.

    Bu bakış açısından Aristoteles'in fiziği keskin bir yeniden değerlendirmeyi hak ediyor. Tüm sınırlamalarına rağmen, harika bir teorik fizik. Başlıca sınırlaması matematiksel olmamasıdır. Aristoteles, Platon'un fark ettiği ve okuluna aktardığı, özellikle astronomiye uygulanan büyük antik İskenderiye matematiksel fiziğinin geliştiği matematiğin gücüne dair Pisagorcu vizyoner inancı özümsemeyi başaramadı. Ancak Aristoteles, daha sonraki fiziğin üzerine inşa edildiği temel olan güçlü bir fizik açıklaması inşa edebildi. Galileo, eksik bileşenlerin ivme kavramı ve formüllerin kullanımı olduğunu fark ettiğinde, Newton'a giden yolu açtığında, Galileo'nun muhatabı Aristoteles'ti. Aristoteles, zekanın yükselmesi gereken aptalca dogma olduğu için değil. Aristoteles, otuz yüzyıllık medeniyetin bu alanda bugüne kadar ürettiği dünyanın en iyi zekası olduğu için.

    Elbette propaganda ustası ve kelime kullanımında büyük usta olan Galileo, bir deve karşı zorlu bir savaşı kazanma çabasıyla Aristotelesçi fikirleri alaya almak için elinden geleni yaptı. Bundan, Aristoteles'in fiziğinin çektiği kötü ünün çoğu geldi. Ancak Aristoteles'in fiziğine karşı mevcut tutumun büyük bir kısmının türediği Galileo'nun kendisi, rakibinin teorisinin değerini kabul eder: Aristoteles'in yeni deneysel kanıtlar ışığında görüşünü değiştirecek kadar bir deneyci olduğunu tekrar tekrar belirtir. Gerçekten de, onun söyleminin temel bir özelliği, onun sorununun Aristoteles'in kendisiyle değil, çağdaşı 'Aristotelesçilerle' olduğunu vurgulamaktır. Geç bir mektubunda [22] şöyle yazar: "Ben Peripatetik doktrinin bir itirazcısı olarak suçlanıyorum, oysa ben Peripatetikleri veya daha doğrusu Aristoteles öğretilerini, beni onlara karşı çıkan birçok kişiden daha dindar bir şekilde gözlemlediğimi iddia ediyorum ve kesinlikle buna inanıyorum." Ve bir ay sonra yazdığı bir mektupta [23], Aristoteles'in akıl yürütmeden önce deneyimi koyduğunu vurgular ve "Aristoteles Dünya'ya geri dönerse, ona karşı birkaç ama kesin çelişkim olduğu için beni takipçileri arasında kabul edeceğinden eminim" sonucuna varır.

    Galileo’nun kitapları, Aristoteles fiziğiyle göğüs göğüse bir mücadeleye benzer bir mücadele içinde olduğunu kapsamlı bir şekilde kanıtlıyor [8]: Galileo’nun kitaplarından birkaçı, karakterlerden birinin Aristotelesçi olduğu titiz diyaloglardır. Aristoteles’in fikirleri sıklıkla sert bir şekilde eleştiriliyor, ancak bu fikirler yeni Galilean fiziğinin başladığı zemindir. Galileo’nun Aristoteles’le mücadelesi, Kopernik’in Batlamyus’la, Newton’un Descartes’la, Einstein’ın Newton’la veya Dirac’ın Hamilton’la mücadelesine benzer. Bana göre, en iyi bilimin ilerlemesi, geçmiş başarılar üzerine inşa edilmesi ve bunları derinlemesine açarak değiştirmesiyle gerçekleşmiştir. Aristoteles, bizi bugüne getiren tarihin bir parçası olarak düşünülmelidir. Aristoteles ve Newton’un Galileo’dan geçmesi arasındaki süreklilik, bana göre, açıktır. Einstein, Newton'un önceki çalışmaları olmadan düşünülemez, Newton, Galileo'nun önceki çalışmaları olmadan düşünülemez ve Galileo, Aristoteles'in ustaca fiziği olmadan düşünülemez.

    Filozofların doktrinlerini özetlemeyi amaçlayan çok yeni bir kitap, Aristoteles'in fiziğiyle ilgili bölümü şu sözlerle sonlandırıyor: "Aristoteles'in kozmos vizyonundan hiçbir şeyin geçerli kalmadığını söyleyebiliriz." ([24], sayfa 138.) Modern bir fizikçinin bakış açısından, tam tersinin doğru olduğunu söyleyebilirim: "Aristoteles'in hareket teorisinin neredeyse her şeyi hala geçerlidir." Newton'un teorisinin hala geçerli olduğu anlamda geçerlidir: geçerlilik alanında doğrudur, son derece yenilikçidir, son derece etkilidir ve hala üzerinde inşa ettiğimiz düşünce yapılarını ortaya koymuştur.

    Aristoteles fiziğinin kötü şöhreti haksızdır ve yaygın bir cehalete yol açar: Bir an düşünün, farklı ağırlıktaki cisimlerin aynı hızda düştüğüne gerçekten inanıyor musunuz? Neden sadece şunu denemiyorsunuz: Bir madeni para ve bir kağıt parçası alın ve bırakın düşsünler. Aynı hızda mı düşerler? Aristoteles, "havayı çıkarırsak" cisimlerin farklı hızda düştüğünü asla iddia etmemiştir. Havanın veya suyun mevcut olduğu gerçek dünyamızda gerçek cisimlerin düşme hızıyla ilgileniyordu. Her yerde "Aristoteles neden gerçek deneyi yapmadı?" yazısını okumak ilginçtir. Ben de şöyle karşılık verirdim: "Bunu yazanlar, neden gerçek deneyi yapmıyorlar?". Aristoteles'in haklı olduğunu görürlerdi.



    [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]


    " Müstehzi bir tavırla " Pisa kulesinin tepesine çıkan, «aynı yükseklikten bırakılan iki cisimden ağır olanı yere daha hızlı düşer» inancının yanlışlığını göstermek isteyen, " zaferinden emin " Galileo nerede_? " Bilim ve Teknik, S9, " Bilim Dünyasının Büyük Öncüsü: Galileo Galilei " & Felsefeci Cemal Yıldırım, Bilim Felsefesi "

    _ " Aristo'cu profesörler " haklıdır, Galileo d e ğ i l demiştik, değil mi_? : )


    İ ç t e n l i k l e...

    Sevgiyle...

FACEBOOK'TA PAYLAŞ

Konuya Mesaj Yazanlar: 1

profesyonel web tasarım
© Copyright 2021. Tüm Hakları Saklıdır. Çizgili Kitap | Çizgili Kitap Forum Kuralları