Konu: Agatha Christie - Styles’teki Esrarengiz Vaka

  1. #1
    Admin
    Üyelik Tarihi
    May 2015
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    1,677

    Seviye: 47 
    Tecrübe: 6,295,453
    Sonraki Seviye: 7,172,237

    Beğenmiş
    1,863
    Beğenilmiş
    17,746
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu




    The Mysterous Affair at Styles’ı ‘Styles’daki Esrarengiz Vaka’ (1920)”, Agatha Christie’nin kaleme aldığı ilk polisiye eseridir.

    Kitap çeşitli yayınevlerince geri çevrildikten sonra 1920’de Bodley Head Yayınevi tarafından kabul edildi. Bu roman, Agatha Christie’nin ilk Hercule Poirot’lu romanıdır.

    Bu cinayet neden işlenmişti? Onu neden öldürmüşlerdi? Cinayet bütün çevreyi bir korku sisi gibi kaplamıştı, herkes evine kapanmıştı. İşte bu sis altında katil elini kolunu sallayarak yeni cinayetlerini planlayabiliyordu. Katil bir ruh hastası mıydı? Katili gören neden konuşmuyordu? Cinayet bir aletle mi işlenmişti, yoksa cani, şaşırtmak için mi böyle bir şüphe uyandırmıştı? Herkesin kulaklarında çınlayan iniltilerin ve boğuk seslerin sahibi kimdi? Uykuları bölen çığlıkların sırrı çözülecek miydi?

    Format....Pdf

    [Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]

  2. #2
    EKDG
    Üyelik Tarihi
    May 2015
    Nereden
    Paraguay
    Mesajlar
    3,180

    Seviye: 51 
    Tecrübe: 11,973,432
    Sonraki Seviye: 13,849,320

    Beğenmiş
    6,147
    Beğenilmiş
    12,271
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    1 Konu
    Agatha ablamızında, bayağı çok kitabı varmış. Teşekkürler Bahadır Abi,ellerine sağlık.

  3. #3
    Ç. R. Düzenleme
    Üyelik Tarihi
    Nov 2015
    Mesajlar
    503

    Seviye: 40 
    Tecrübe: 1,794,839
    Sonraki Seviye: 2,111,327

    Beğenmiş
    2,397
    Beğenilmiş
    2,050
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    0 Konu



    Agatha Christie - An Autobiography ' Autobiographia ':

    It must have been about then that my sister Madge and I had a discussion which was to bear fruit later. We had been reading some detective story or other; I think–I can only say I think because one’s remembrances are not always accurate: one is apt to rearrange them in one’s mind and get things in the wrong date and sometimes in the wrong place–I think it was The Mystery of the Yellow Room, which had just come out, by a new author, Gaston Le Roux, with an attractive young reporter as detective–his name was Rouletabille. It was a particularly baffling mystery, well worked out and planned, of the type some call unfair and others have to admit is almost unfair, but not quite: one could just have seen a neat little clue cleverly slipped in.

    We talked about it a lot, told each other our views, and agreed it was one of the best. We were connoisseurs of the detective story: Madge had initiated me young to Sherlock Holmes, and I had followed hot-foot on her trail, starting with The Levenworth Case, which had fascinated me when recounted to me by Madge at the age of eight. Then there was Arsene Lupin–but I never quite considered that a proper detective story, though the stories were exciting and great fun. There were also the Paul Beck stories, highly approved, The Chronicles of Mark Hewitt–and now The Mystery of the Yellow Room. Fired with all this, I said I should like to try my hand at a detective story.

    Sanırım o sıralarda, ablam Madge ile tartışmıştık, bunun meyvelerini daha sonra alacaktık. Ablamla galiba bir dedektiflik romanı okuyorduk; sanırım, sadece sanırım diyebiliyorum çünkü kişilerin hatırladıkları her zaman tamamen doğru olmayabilir; insan bazı anıları kafasında değişik bir şekle sokabilir, tarihleri yanlış hatırlayabilir, bazen de yerlerde yanılabilir. Sanırım kitabın adı The Mistery of the Yellow Room idi. Kitap daha yeni satışa çıkmıştı, Gaston Le Roux adında yeni bir yazarın imzasını taşıyordu; romanda genç ve güzel bir gazeteci dedektif vardı, adı Rouletabille'di. Bu özellikle insanı şaşırtan romanlardan biriydi; iyi kurgulanmıştı, bazılarının haksızlık bazılarının ise haksızlık sayılabilir diye tanımlayacakları türdendi. İnsan, ipuçlarının romanın içine dikkatlice gizlendiğini görebiliyordu.

    Ablamla bu roman üzerinde uzun uzun konuştuk, birbirimize görüşlerimizi anlattık ve romanın en iyilerden biri olduğuna karar verdik. Dedektif hikâyeleri ablamla ikimizin uzmanlık alanımızdı. Madge, daha küçükken beni Sherlock Holmes ile tanıştırmıştı ve sonra da ben hep onun izinden gitmiştim. Ablamı izlemeye sekiz yaşındayken Madge'in bana okuduğu ve bayıldığım The Levenworth Case ile başlamıştım. Daha sonra sıraya Arsene Lupin girdi, fakat ben onun maceralarını çok heyecanlı ve eğlenceli olmalarına rağmen gerçek dedektif hikâyesi saymadım. Bir de çok beğenilen Paul Beck hikâyeleri vardı. The Chronicles of Mark Hewitt ve şimdi de The Mystery of the Yellow Room vardı. Bu kitaplardan ilham alıp bir dedektif hikâyesi yazmayı deneyeceğimi söyledim.






    Agatha Christie' nin eserlerinde ' daha önceden de denildiği gibi ' bazı analojik bağıntıların var olduğu kuşkusuzdur. Meselâ,

    _
    Gaston Le Roux - Sarı Odanın Esrarı ' Le Mystère de la Chambre Jaune /Mysterium Cubiculi Flavi ':


    Larsan birkaç yüz metre ötede bütün heybeliyle yükselen şatoya doğru ilerledi. Robert Darzac kızmıştı, huysuzluk belirtileri gösteriyordu. Rouletabılle'i ona çok iyi bir dostum olarak tanıtmıştım. Gazeteci olduğunu öğrenince bana sitemle baktı. Gara gitmek için ancak yirmi dakikası kaldığını söyleyerek özür diledi ve atı kırbaçladı. Rouletabille'in gemlere sarılarak arabayı durduğunu hayretle gördüm ve bence hiç anlamı olmayan şu sözleri söyledi:

    "Papazın evi cazibesinden, bahçe de parlaklığından bir şey kaybetmemiş!..."

    Bu kelimeler arkadaşımın ağzından çıkar çıkmaz Robert Darzac'ın sendelediğini gördüm. Zaten sapsarı olan yüzü büsbütün sarardı. Dehşetle genç adama bakıyordu. Anlatamayacağım bir şaşkınlık içinde arabadan indi.


    Agatha Christie - Styles'teki Esrarengiz Vaka ' The Mysterious Affair at Styles /Casus Arcanus apud Styles '

    - Eee... Ben Poirot'ya ne diyeceğim?

    - Gönderdiği haberden hiçbir şey anlıyamadığımı söyle ona.

    - Öyle olacak, anlaşılan.

    Eve dönmek üzere ondan ayrıldığım zaman tekrar arkamdan seslendi:

    - Söylediği cümleyi bir daha tekrarla bakayım, Hastings:

    - «Fazla kahve fincanını bulsun da ancak o zaman huzura ve sükûna kavuşabilir» dedi senin için. Bu sözlerin anlamını anlamadığına emin misin? dedim.

    Başını sallıyarak:

    - Anlıyamıyorum ama, anlamayı da çok isterdim.





    _
    Gaston Le Roux - Sarı Odanın Esrarı ' Le Mystère de la Chambre Jaune /Mysterium Cubiculi Flavi ':

    Müştemilatın Planı:






    Agatha Christie - Styles'teki Esrarengiz Vaka ' The Mysterious Affair at Styles /Casus Arcanus apud Styles '

    Styles' ın Planı:






    Kitap için çok teşekkür ediyoruz.

    İ ç t e n l i k l e...

    Sevgiyle...

FACEBOOK'TA PAYLAŞ

Konuya Mesaj Yazanlar: 2

profesyonel web tasarım
© Copyright 2021. Tüm Hakları Saklıdır. Çizgili Kitap | Çizgili Kitap Forum Kuralları