[Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]
Her okuyuşumda içimin dalga dalga olduğunu bir tek Yaseminler'de yaşadım. Her seferinde Naciye oldum paçalarım dolandı bacaklarıma. Peyker'e ağladım. Afroditi'yi bağrıma bastım her seferinde, Hasanimu ilk oğlum oldu. Arif'e çevremi verdim, Glafkos'un yatağında yesemin koktum.
Düşünülebilen her şeyin yaşanabildiğini, yaşanan hiçbir şeyin silinmediğini, her bulutun altında bir iz olduğunu yeniden bildim, yeniden bildim.
Koruk tadında bir yaşam bütün bunları düşündüren. Akdeniz sahillerinde sürüklenen başıboş bir yaprak, süt beyazı çırpı kollar. On birinde bir çocuk, Kaymaklı'nın Genabası. Eleni Klo Morias Naciye Arif, sen söyle bakalım, Yaseminler Tütür mi Hala?
-Ayşe Nalan Özübek-
(Arka Kapak)
Kitaptan;
1
VAKANÜVİS:
Aziz Paulus, İsa havarisi
Baf, 45 - Güney Kıbrıs
"Sessiz durmalı kadın Kilise'de. Arkalarda, göze batmayacak bir yerde oturmalı. Varsa öğrenmek istediği bir şey, eve saklamalı ve evde kocasına sormalı. Kadın sesinin, kilisede çınlaması aşağılık bir iştir...
Kilise'de başını da örtmelidir kadın. Erkeğin örtmesi gerekmez. Çünkü erkektir Tanrı'nın görüntüsü ve Tanrı'nın görkemini erkek simgeler. Kadın, erkeğin görkemini yansıtandır. Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratılmıştır. Erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratılmıştır. Başının örtüsü, itaatinin simgesidir."
“Kim, nasıl bulsun bir iffetli kadın? Varsa öyle bir kadın, fiyatı kat kat fazladır yakutlardan. Bir kadın ki, kocasının yüreğini emanet etmesinde tehlike yoktur ona.
Bir kadın ki, gönlünü kazanmak için uğraşması gerekmez kocasının.
Bir kadın ki, ömrünün her gününü kocasına iyilik yaparak geçirir, kötülüğe geçit vermez.
Yün bulur, keten bulur ve isteyerek çalışır elleriyle.
O kadın ki bir ticaret gemisi gibidir; uzaklardan erzak taşır.
Öyle bir saattir ki uyandığı, vakit henüz gecedir ve o kadın o saatte ev halkına et dağıtır.
Bir tarla düşünür, satın alır ve ellerinin emeği ile bir bağ yetiştirir.
Belini güçle takviye eder, kollarını kuvvetle donatır.
Bilir ürettiği malın iyi olduğunu ve onun mumu gece de sönmez.
Ellerini iğinin üzerinde tutar ve onun elleridir saran örekeyi.
O eller, fakirlere de uzanır. Evet, kadın ellerini uzandırır yoksullara.
Kendisine işli örtüler yapar, mor ipekten giysiler dokur.
Ve kocası itibar görür otururken şehir meydanında, ileri gelenleriyle ülkesinin.
O kadın en iyisinden keten dokur ve satar ve tacirlere kuşak götürür.
Kendi giysileri ise güç ve onurdur.
Ve, gelecekte gülecektir o kadının yüzü.
Akıllı sözler söylemek için açar ağzını yalnızca ve dili nezaketin dilidir.
Tembellik ekmeğinden yemez o kadın. Evine iyi bakar.
Her sabah çocukları uyandırdıklarında, kutsal, derler ona.
Böyle bir kadını kocası da beğenir.
Ellerinin emeğinden, o kadına da pay verin.
Bırakın o da tanınsın şehirde yaptığı işlerle.
Aziz Andreas Manastırının Kutsal Kitabından
[Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]