Ben içeri girerken, sandığın kapağını kapatıyordu.
Alıştığı düzeni bozmayarak asma kilidi yerine taktı, kilitledi ve anahtarı yeleğinin cebine koydu.
Nasıl bir şeydi bu sandık. Sandıkların iki kulpu olur, belki garip gelecek ama bu sandığın dört köşesinde birer halka vardı ve bu halkalara bağlanmış ipler, tavandaki iki beşik halkasına sıkı sıkı bağlanmıştı. Hafif bir temasta bile sandık beşik gibi sallanıyordu.
Bir anlam verememiştim. Kitaplarına gözü gibi bakanı duymuştum ama, bebek gibi sallayanını, hiç...
Bir keresinde merakımı yenemeyerek sormuştum, "neden böyle bir sistem kurdun" diye gülmüştü. "Su baskınından, fare ve böceklerden korumak için"
Şaşırmış, "İlginç, pratik bir çözüm, üstelik kime ne zararı var" demiştim. Başını sallamıştı.
Omuzuma dostça temas eden eli ve "bak" demesiyle daldığım düşüncelerden sıyrıldım "işte sana bir ilk sayı daha"
[Yeni üye olduysanız üye onayınızı bekleyiniz ya da üye olmak için TIKLAYINIZ.]