* Görüntüyü açabilmek için konuya Like verilmeli *
* Görüntüyü açabilmek için konuya Like verilmeli *
Konu Ercu unlu tarafından (22.02.21 Saat 20:09 ) değiştirilmiştir.
defalarca okuduğumuz bir macera, ama nedir, kapağın çekiciliği o kadar fazla ki, bir daha okunacak. sonra bir daha. doğallığını koruyan sayfalarburadan bile harika görünüyor, dolgu tex tone ise, işin cabası.
teşekkürlerimle değerli ercu unlu.
Assad .
Çok leziz ve nefis görünüyor tutmayın beni açım arkadaş...
çok teşekkür ederim üstadım.
Ressamlar kapak resimlerinde kreasyon olarak aksesuar gösterme özgürlüğüne sahipler. Ne de olsa genç okura hitap ediyorlar. Yakıştırdığı belki böyle. Resim değeri taşıyıp taşımadığına da bakıyor olabilir.Ortaya güzel bir resim kompozisyonu çıkıyor. Bunun gibi şeyler..
Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz, kötü çizilmiş ya da yorum hatası, anatomik hata vs. bir çok şey söylenebilir eskinin kapak çizimleri ya da çizerleriyle ilgili ama "Dandik" olarak yorumlamak çizgi tarihçemizi biraz hafife almak anlamına geliyor bana göre,.. Hani bu "Dandiklik" meselesini ilk mesajınızda daha derin bir şekilde irdeleyebilseydiniz, belki de benim gibi düşündüğünü bildiğim bir sürü çizgi dostumuzu da merakta bırakmaz, "ha aslında böyleymiş" dedirtebilirdiniz henüz ilk mesajınızda... Neyse, olan olmuş diyerek resim hakkındaki eskinin çizerlerinin çalışma koşullarıyla ilgili bildiklerimle bağlantılı olarak düşüncelerimi belirtmek isterim,.. Tabi aslında 1930'lu yıllardan bu yan bir çizgi birikimi ve gelişiminden bahsetmek gerekli biraz bu meseleye yaklaşırken,.. 1930'lu yıllardan itibaren özellikle çocuk dergileri aracılığıyla, Flash Gordon gibi, Kızılmaske gibi, Mandrake gibi uluslar arası çizgi karakterlerle ilk kez tanışılması ve sevilerek okunması, hatta II. Dünya savaşı yıllarında bile kağıdın çok zor bulunabildiği bir ortamda dahi haftalık çocuk dergisi ve çizgi roman yayınlarına devam edilmesi, 1950'lerden itibaren gerçek anlamda yaşanmaya başlayan çizgi deneyimleri ve bu sektörün iktisadi anlamda dikiş tutturması ve geniş bir iş potansiyelinin açığa çıkması, akabinde iş yoğunluğuyla çizerlerin baş edememesi gibi meseleler bağlamında ele alacak olursak; Mehmek Tekdal'dan tutun da Samim Utkun'a, Yücel Köksal'dan, Yalçın Dağlı'ya, Cemal Dündar'dan Refet Kartal'a ve adını burada sayamadığım nice emekçi kapak ve çizgi roman çizeri üstada biraz haksızlık etmiş oluruz kanaatindeyim,.. Elbette eleştirmek okurun en tabi hakkı ama biraz da araştırmak, çizgi geçmişimize dair "Dandik" olmamak gerektiğini düşünüyorum,.. Çalışma koşullarına değinmek gerekirse de, özellikle 70'ler ve 80'lerde kapak çizerlerimizin haftalık çıkartılan onlarca fasikülün kapağını çizmek için ne denli zorlandığını tahmin etmek zor olmasa gerek, zira bu naif resimlerin anatomik bozukluk, hata vs'lerinin çok yoğun çalışma şartları nedeniyle gerçekleştiğini ve bu hususu genelde okurun gayet hoş karşıladığını da forumlar aracılığıyla yeri geldiğinde yapılan yorumlamalarla da ne zamandır biliyoruz... Maksadımız ise, bu çatı altında yeri geldiğinde en sert eleştirileri yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz, lakin geçmişi bu denli tahrifata uğratmak da bizleri başka yerlere savurur ki, hiç mi hiç tasvip etmeyeceğimiz bir husus bu durum... Neyse, fazla uzatmadan Ercu Unlu'ye bu naif kapaklı çalışması adına teşekkürlerimi iletiyorum...
Nedense çoğu zaman '' Dikenler içinde gül bitmiş,diye sevineceğimize,gülün dikeni var diye üzülenlerdeniz '' savataged üstada tamamen katılıyorum..Bu kadar çatlak,su kaçırmaz..Paylaşım harika..Teşekkürler Ercu unlu..
.