Konu: Anti-politik bir sıkıntı hikâyesi (Radikal Kitap / Levent CANTEK, 29.07.2016)

  1. #1
    Admin
    Üyelik Tarihi
    May 2015
    Nereden
    dünyanın sonu
    Mesajlar
    3,418

    Seviye: 50 
    Tecrübe: 11,100,870
    Sonraki Seviye: 11,777,899

    Beğenmiş
    14,665
    Beğenilmiş
    10,361
    Adı Geçen
    0 Konu
    Etiketlendiği
    1 Konu

    Anti-politik bir sıkıntı hikâyesi!
    Guy Delisle’nin Kuzey Kore’nin başkentinde geçirdiği iki ayın öyküsü... Yaşadıkları, izlenimleri ve karşılaştığı muamelenin anlatımını içeren bu çizgiroman, iddiasına rağmen anti-politik bir hikâye...

    29.07.2016, LEVENT CANTEK



    Geçen yüzyıl, dünya bu denli globalleşmemişken, başka yerler ve kültürler birer muamma iken oryantal gezi kitapları, serüven romanları revaçtaydı. Dünyanın az bilinen yerlerine giden beyaz erkek yazarlar bizi şaşırtan egzotik ve esrarengiz ilginçlikler anlatırlardı. Bu türden bir edebiyat kayboldu denemez ama el hak, gücünü yitirdi. Dünyanın geri kalanına benzemeyen, kendini izole ederek başka bir zihniyetle yaşayan yer kalmadı gibi bir şey. Bütün şehirlerin mimarisinin, sanatının, medyasının, telefonlarının, mobilyalarının aynılaştığı bir dünyayı yaşıyoruz. Pyongyang ve Kuzey Kore, sayılı istisnalardan. Delisle’nin ‘Pyongyang’ albümünün farklı dillere çevrilmesi biraz da bu istisnalıktan geliyor. Görmediğimiz, aşina olmadığımız, insanlarının nasıl yaşadıklarını bilmediğimiz bir yerden söz ediyoruz. Başka bir şehrin hikâyesi bu kadar enteresan olabilir miydi, şüpheliyim.

    1996 doğumlu Kanadalı çizer Guy Delisle, uzun yıllar animasyon stüdyolarında çalışıyor. Ucuz iş gücü nedeniyle çeşitli animasyon projeleri için Çin ve Kuzey Kore’de bulunuyor. Kendisine şöhret getiren iki çalışması ‘Shenzhen’ (2000) ve ‘Pyongyang’ (2003) bu süreçten kalan hatıra ve günlüklere dayanıyor. Pyongyang, Kuzey Kore’nin başkenti. Delisle, uluslararası bir proje olan, Hugo Pratt’ın ünlü çizgi romanı Corto Maltese’nin animasyon uyarlaması için iki aylığına şehre geliyor. ‘Pyongyang, Kuzey Kore’ye Bir Yolculuk, bu misafirliğin hikâyesi. Delisle’nin iki ay boyunca yaşadıkları, kültüre dair izlenimleri, karşılaştığı muamelenin anlatımı da denebilir bunlara. Delisle için kültürel farklılıklar, gündelik hayatın rutinleri, yaşama biçimleri bir hikâye kurgusundan daha önemli. Bir serüven gerilimi, dualistik bir karakter istifi yok anlattıklarında. Havaalanına indiği andan itibaren karşılanmasını, ağırlanmasını, kontrol edilme biçimini resmediyor bize. Totaliter bir şehirde, çevirmen ve rehberlerle sürdürdüğü, kapalı mekânlarda üretilen işleri-çizimleri inceleyerek, onaylayarak ya da revize ettirerek geçirdiği günlerin bir dökümünü yapıyor.
    Hissiyatı hapislikten farksız
    Pyongyang, tek kelimeyle bir sıkıntı hikâyesi; soğuk savaş döneminin anti-komünist edebiyatını andırıyor, Doğu ile Batı’nın mukayesesi, o denli ajitatif olmasa da başka bir biçimde yineleniyor. Delisle duyduğu, gördüğü her şeyin anlamsızlığını vurgulayarak anlatıyor anlatacağını. Hemen hiçbir şeyi sevmiyor, gün sayarak geçiriyor misafirliğini. Hissiyatı hapislikten farklı değil. Dil bilmiyor, tek başına dolaşamıyor, istediği gibi yaşayamıyor. Orwell’in ünlü ‘1984’ romanı, popüler bir metafor olarak, ilk sayfalardan itibaren okura kılavuzluk ediyor. Okura, bir totaliterlikle karşılaştığını, bildiği bir kitapla, ‘1984’ü hatırlatarak anlatıyor veya. Doğrusu, bu kısım, epeyce klişe ve kolaycı bir gönderme. İnsan, Kuzey Kore’ye giderken yanında sahiden de ‘1984’ü götürüyorsa, aklı başında değildir. Roman, yayınlandığı ilk günden bu yana, reel sosyalizme eleştiri olarak algılanmıştır ve muhtemelen Kuzey Kore’de yasak olan kitaplardan biridir. Ha, şu var, albümde gündelik hayatın tekdüzeliği, yasakların yoğunluğu, kontrol deliliği ve korkusu betimlenirken ‘1984’ü kullanmak, işlevsel elbette, algıyı kolaylaştırıyor.

    Batılı orta sınıftan itiraz
    Pyongyang gibi bir atmosfer hikâyesi anlatıyorsanız, ister istemez, mekân ve renkler büyük önem arzeder. Boş caddeler, büyük binalar, yüksek tavanlar, sürekli bir tenhalık hikâyeye doğal bir katkı sağlıyor. Delisle’nin gri boyaması, ifadesiz yüzleri, donuk tipleştirmesi de bunu pekiştiriyor. Anlatıcı hariç kimseye bir yakınlık duyamıyoruz, hepsi birbirine benzeyen Koreli görevliler giderek önemini yitiriyor. Bir tercüman geliyor, bir başkası gidiyor ama hepsi aynı ezberle konuşuyor. Endişeliler, Delisle’nin başlarına dert olmasından çekiniyor, her biri fıkra gibi anlatılabilecek anlamsızlıklarla sorumluluk almaktan kaçıyorlar. Pyongyang’un başarısı en çok bu kısımlarda kendini gösteriyor, tahkiye, okuru röntgenci (voyeur) ve yabancı bir bakışla özdeştiriyor. Anlatıcı yazar gibi, olup biteni, bir turist, oryantal bir gezgin, daha akıllı bir okur ya da sıkıntılı bir ergen gibi izliyoruz.

    Soğuk Savaş’ın anti-komünist edebiyatıyla bir benzerlik kurmuştum. Albümün böylesi bir niyeti var demiyorum. Rehberlerin Amerikan karşıtlığıyla değil, o karşıtlıktaki nakarat ve bilgisizlikle daha çok ilgileniyor örneğin. Batı’yı savunmak, ikâme edilebilir bir alternatif göstermek gibi bir arzusu yok. Pyongyang’un eleştirisi batılı orta sınıftan, entelektüel bir itiraz olarak nitelenebilir. Monotonluk, körlük, bağnazlık, zamanın gerisinde kalmak mesele ediliyor. Bunu, vasatlığın teşhiri olarak tanımlayabiliriz, Delisle, karşılaştığı herhangi bir şeye yakınlık duymuyor, olup biteni görüyor, kimseyi ikna etmeye uğraşmıyor, susuyor, tespit ediyor, vakit dolduruyor, içine atıyor ve geçip gidiyor. Delisle, ucuz işçilikten faydalanmak için uluslararası sermaye adına orada çalıştığını akla getirmiyor, karşılaştığı sıkıntılar daha önemli onun için. Gerisi zaten herkesin bildiği bir gerçek, kapitalizm sömürür, nokta. Delisle, kapitalizmi falan savunacak değil, bir nokta daha. İnsanlar yaşadıkları yeri, dünya sayarlar, nerede yaşıyorlarsa orası onlar için yaşadıkları ülkedir: Fransa’dır, Türkiye’dir, Paris, İstanbul’dur. İdeal bir biçimde yaşadıklarını düşünürler. Herkesi kendileri gibi bilir, kendileri gibi düşünmenin doğal olduğuna inanırlar. Yaşadıkları yere ve kendilerine benzemeyene şaşırır ve huzursuz olurlar. Delisle, bilinmeyen bir yer ve kültürü deşifre ederken, oryantal bir edayla şaşırtmak istiyor. Sorun şu ki, dünya ‘yaşadığımız yer’ değil, başkalarıyla birlikte yaşıyoruz… Vasatlığın teşhiri, dünyayı değiştirmiyor, Delisle, bir kültürü anlamaya çalışmadığı için eleştirisi bir gösteriden ileri gidemiyor. Pyongyang, bütün iddiasına rağmen anti-politik bir hikâye.

    PYONGYANG
    KUZEY KORE’YE BİR YOLCULUK

    Guy Delisle
    Karakarga Yayınları, 2016
    184 sayfa, 25 TL.



FACEBOOK'TA PAYLAŞ
profesyonel web tasarım
© Copyright 2021. Tüm Hakları Saklıdır. Çizgili Kitap | Çizgili Kitap Forum Kuralları